26 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonomi alev alev

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Dolar sürekli değer kazanıyor. Yılbaşından beri TL yüzde 17.7 değer kaybetti. Bu kayıp TL’yi Arjantin pesosu ve Meksika pesosundan sonra en çok değer kaybeden para yapmış durumda. Bu değer kaybına korkmayın daha devalüasyon yok, diyenler var. Devalüasyon; bir ülkenin parasının diğer ülkelerin paralarına göre değişim değerinin düşürülmesidir. Bu düşürülme Merkez Bankası tarafından da yapılabilir, piyasalar tarafından da. Şu anda piyasalar doların değerinde rekor seviyede artışlara neden olmuşsa Merkez Bankası buna kayıtsız kalıyorsa bu sonuca devalüasyon dememek gerçekleri gizlemek demektir.

DÖVİZLİ BORÇLAR

Özel sektörün dövizli borcu (iç ve dış borcu) dolardaki bu artış nedeniyle daha da artmış durumda. İhracatçılar, kullandıkları döviz kredileri için daha fazla TL’ye ihtiyaç duyuyorlar. Ayrıca dövizli krediler nedeniyle ciddi kur zararı doğmuş durumda.

Borçlu işletmeler daha fazla TL bularak dolara kaçıyorlar. Dolara olan bu talep doların değerinin artmasının diğer bir nedeni.

FAİZLER İNSİN DE

Reel sektör çok yüksek faizle aldığı kredilerle bugüne kadar döndü. Faizlerinin indirilmesi kampanyası reel sektörü özellikle inşaat sektörünü bu girdaptan kurtarmaya yönelik. Ancak faizler inince kur artıyor. Bundan sonra faizlerin indirilmesi çok zor ve yanlış.

Öte yandan bir yanlış da sanki faiz oranları bir iki puan inse işletmeler hemen kredi alacaklar ve bankalarda koş gel sana kredi vereyim, diyecek. İşin gerçeği hiç de öyle değil. İşletmeler kredi batağında. Borcu borçla çeviriyor. Üstelik yeni kredi alıp cirosunu artıracak ve yatırım yapacak ne mecali var ne teminatı.

BATAK ALACAKLAR

Reel sektör alacaklarının tahsil edemiyor. Fetö ilişkili firmalardan alacaklı olanlar veya o zincirde mal veya hizmet almış ve vermiş firmalar ciddi zarara uğramış durumda. Alacak vadeleri uzadıkça uzuyor. Artık firmalar için satmadığı mal ve hizmet için avans çeki almak hayal. Reel sektör çek yaratamıyor.

İNŞAAT SEKTÖRÜ DURDU

Terör derecesinde gelişen inşaat sektörü her yeri şantiyeye çevirdi ve durdu. Konut satışları durma noktasında. Müteahhitler satacağı konuta güvenerek girdiği inşaat işinden zarar etmeyi göze aldığı halde borçlarını çeviremez durumda. Büyük ölçüde kredi ile dönen inşaat sektörünü büyük bir tehlike bekliyor.

BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN

Ekonomi yangın yerine dönmüşken iktidar çevreleri vurdum duymaz. Hâlâ sorun yok diyebiliyorlar. Cumhurbaşkanı danışmanı Bülent Gedikli, “Merkez Bankası’nın faiz indirmesi için zemin var. Türk lirasının bu dönemde en büyük kaybedenler arasında değil.Paniğe gerek yok” diyor.

İhracat Zirvesi’nde konuşan Zeybekci, “Türkiye’nin bütün ekonomik göstergelerine baktığımızda, endişe edeceğimiz hiçbir şey yok. Speküle edebilecekleri, biraz endişeye sevk edebilecekleri, gayret edebilecekleri alanlardan bir tanesi kur oyunu. Kurla ilgili endişeye gerek yok” diye konuşabiliyor.

Elbette yangına körükle gitmemek lazım. Ama gerçekçilikten de uzaklaşmamak ve toplumu aldatmamak da gerekiyor.

BİZİ BEKLEYEN TEHLİKELER

Ekonomide bizi ciddi tehlikeler bekliyor. Bunlar için ciddi önlemler almazsak ve bir şey yok, biz güçlüyüz,diye hava yaparsak durum daha da vahim hale gelecek.

- FED Aralık ayında faizleri artıracak. Bunun sonucu doların daha da değer kazanması ve gelişmekte olan ülkelerden yabancı yatırımcının çıkması.

- TRUMP küresel ekonomik dengeleri sarsacak gibi gözüküyor. Buna hazırlıklı değiliz. Çok borçluyuz ve tüketim ekonomisi ile TRUMP politikalarını karşılayacağız.

- AB ile gerilen ilişkiler ekonomimiz için hiç de iyi olmayacak.

- İdam cezasının konuşulması bile kurda etkisini gösterdi. Eğer çıkarsa ekonomik çalkantıya hazır olun.

- Suriye-Irak savaşının nerelere gideceği belirsizliğini koruyor. PKK terörü devam ediyor.

- Başkanlık gündemin birinci sırasında iken ekonomiye sıra gelmeyecek ve birçok önlem zamanında alınamayacak.

Gün ekonomin en büyük gündem olması gerektiği gün. Ama gündemde daha önemli şeyler var! Hayırlısı bakalım...