20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Porgy ve Bess Operası

Ethem Gönenç

Ethem Gönenç

Eski Yazar

A+ A-

Geçen haftalarda, on dokuzuncu yüzyıl müzikleriyle yolculuk yaptık. Bu hafta da, yirminci yüzyılda, iki dünya savaşı arasında gezinelim. Karşımıza; Rus göçmeni bir ailenin oğlu olan, altı yaşında jazzla, on iki yaşında piyanoyla tanışıp; film müziklerinden müzikallere, operalara varıncaya kadar geniş bir yelpazede besteler ve güfteler yapmış, Amerikan toplumunun ruhunu müzikle yansıtmış, ama henüz otuz sekiz yaşındayken beyin tümöründen hayatını yitirmiş, George Gershwin (1898-1937) çıkar. Hadi, bu hafta; onun ölümünden iki yıl önce, “Ragtime” ve “Jazz” nameleriyle donattığı, librettosu ağabeyi Ira Gershwin tarafından yazılmış, üç perdelik muhteşem eserine, “Porgy ve Bess” operasına gidelim.

Şimdi şu linki açın: https: //www. youtube. com /watch?v= FDGoR2W9ivs. Kısa bir “Allegro conbrio (canlı, ateşli, coşkulu nameler)” girişten sonra, ünlü “Summertime” melodisinin akışına bırakın kendinizi! Operanın, çok sevdiğim diğer bir melodisi, “I loves you Porgy”i de, Nina Simone’den dinleyin daha sonra... Bunları dinlerken, operanın, sizler için derlediğim, Dubose Heyward’ın “Porgy” adlı romanından uyarlanan hüzünlü öyküsünü de okuyun.

Catfish Row’da, yoksul siyahların kullandığı bir binadayız. Mahalleliler; Bess’e karşı duyduğu ilgiden dolayı, sakat bir dilenci olan Porgy ile dalga geçmektedirler. Bess, mahallenin azılılarından Crown’un kadınıdır. Onlar eğlenirken, Bess ile Crown da içeri girerler ve kumar oynamaya başlarlar. Crown, kumarda kaybetmeyi hazmedemeyip, kazanan adamı masada öldürür. Bess, hemen ona bir miktar para verir ve “Kaç Crown” der. Crown kaçar.

Uyuşturucu kullanan Bess, Crown geri gelinceye kadar, kendini koruması için bir erkek bulmak zorundadır.

Ancak hiç kimse de, Crown korkusundan Bess’e yaklaşamamaktadır. Uyuşturucu satıcısı Sporting Life hariç! Ama Bess ona yüz vermez. Sonunda Bess, sakat Porgy’e kalır ve birlikte yaşamaya başlarlar. Bess, Porgy’nin aşkından çok etkilenir ve bir süre sonra, artık Crown’u değil, onu sevdiğini itiraf eder.

Bir gün bütün mahalleli pikniğe giderler. Porgy evde kalmıştır. Piknik sürerken, birden Crown ortaya çıkıverir ve Bess’i zorla alıp götürür. Ama Bess, iki gün sonra kaçıp Porgy’e geri döner. Crown onu izlemiştir. Eve baskın yapar, boğuşurlarken Porgy, önce Crown’u bıçaklar, sonra boğar. Akabinde tutuklanır tabi. Porgy’nin yokluğunda, Sporting Life yine ortaya çıkar ve Bess’e asılmaya başlar. Ona uyuşturucu vermektedir. Porgy bir hafta sonra, bir şekilde serbest kalıp geri geldiğinde, Bess artık yoktur. Komşular Sporting Life’ın onu kandırıp New York’a götürdüğünü söylerler. Ama Porgy vazgeçmez ve Bess’i bulmak için peşlerinden New York’a gider. Umutludur, çünkü deli gibi âşıktır...

Peki, bu dönemde biz ne yapıyorduk? Osmanlı olarak topraklarımızın büyük kısmını kaybediyor, ama Mustafa Kemal’in askerleri olarak Kurtuluş Savaşı yapıp, Cumhuriyeti ilan ediyorduk. Avrupa haritası da bize göre yeniden şekilleniyordu. Ancak faşizmin ayak sesleri de duyulmağa başlamıştı Avrupada!

Haydi, rastgele jazz severlere!