25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vitor Pereira tartışması

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Monaco karşılaşmasının yitirilmesinden sonra Vitor Pereira'nın teknik adamlık özellikleri tartışmaya açıldı yeniden. Yeniden diyorum çünkü Portekizli hocanın geçen yılki teknik adamlık uygulamaları sonucunda yaşanılanlardan sonra yeterince tartışılmış ve Fenerbahçe'nin bu hocayla devam etmesinin geleceğe ilişkin olumlu sonuçlar doğurmayacağı futbol kamuoyunun birleştiği ortak nokta haline gelmişti. Ama Aziz Yıldırım böyle durumlarda herkesi karşısına almaya bayılıyor! Ersun Yanal için de çoğunluk başarılı olduğu yolunda yorum yapıyordu ki, Aziz Bey bir yolunu bulup onu kulüpten uzaklaştırdı. Şimdi aynı oyunlar Pereira için sahneye konuluyor. Önce yardımcılarının görevine son verilerek onun etrafındaki çember daraltılmaya çalışılıyor.

Ne var ki, Vitor Pereira -en azından sözleşmedeki haklarını yitirmemek için- hani herşeyi hesaplayıp ona göre davrananlara "anasının gözü" derler ya, Portekizli de tam anasının gözü çıktı. Geçen yıl yitirilen şampiyonluktan sonra, kulüpte kalmak için ell bin takla atıp yeni sezon başlamadan önce milleti "sistem değişikliği" ile oyaladı. Ortaya attığı 3.5.2 dizilişi ile bir süre etrafını özellikle de sistemler konusunda kafası karışık olan hatta sistemlerle taktikleri birbirine karıştıran bizim spor medyasını da oyalamayı bildi. Basında, özellikle Fenerbahçe'yi izleyen yazar ya da muhabirlerin hiçbiri "bu sistemin artık uygulanabilirliği kalmadı" diyemedi. Çünkü bunu ileri atmak için sistemin açılımını ve bu açılımın içinde uygulanabilecek taktikleri bilmek gerekiyor. Şu an görev yapan spor basınının içinde bu bilgilere sahip olan birileri olmadığından Fenerbahçe'ye ya da Pereira'ya yol gösterici çıkmadı. Monaco maçı her şeyi gözler önüne serince, bu kez görüntülerden hareketle başladılar sallamaya: "Hasan Ali Kaldırım orda oynar mı?" Elbette ki oynamaz. Ama İsmail Köybaşı transfer edildiğinde "Hasan Ali Kaldırım en az iki İsmail eder" diyende sizlerdiniz.

Evet, eder etmesine de 3.5.2 sisteminde değil. Biliyorsunuz 3.5.2 sistemini dünyanın başına Piontek bela etti! Piontek'e zamanında sormuştum "Nasıl buldunuz bu sistemi". "Çaresizlikten" dedi ve devam etti: "Danimarka Ulusal takımının başındaydım. Kadromda 5 orta alan oyuncusu vardı. Hiçbirinden vazgeçemiyordum. En güçlülerini iki kenara koydum ve Avrupa şampiyonu olduk". Sonrasında bu sistem moda oldu. Ama futbol öylesine dürüst, doğru ve ne koyarsan onu alabildiğin bir alan ki, elindeki oyuncularının özelliklerine bakmadan herkes 3.5.2 oynayıp şampiyon olacaklarını sandılar. Sistemin anahtar faktörü orta alandaki iki kenar oyuncu ve tandemi oluşturan iki stoperdi. Takımlar ya birbiriyle uyumlu, savunma yönleri gelişmiş iki stoper bulamadı ya da 90 dakikayı yorulmadan tamamlayabilen, gerektiği zaman savunma ile ileri uç arasında üst üste 60 metrelik deparlar atabilen, bu uygulama içerisinde bedeni Laktik Asit'e boğulmayan iki kenar oyuncu...

Hal böyle olunca çok büyük bütçelerle kurulan büyük takımlar, sıradan ekiplerin iki kenar oyuncunun arkasına adam kaçırarak sistemi çökerttiler. Bunun üzerine savunma yeniden dörtlenerek orta alan sistemlerinin değişik varyantlarına geçildi. Günümüzde UEFA eğitim kriterlerinin içinde 4.4.2 sistemini önermektedir ki, Fransa 2016'nın finallerinde çoğu takım bu sistemi uyguladı. 3.5.2'nin çökmesi şu futbol gerçeğini bir kez daha kafamıza vurdu: "Sisteminizi elinizdeki futbolcuların yeteneklerine göre kurun". Daum Fenerbahçe'yi o günlerde hiç kimsenin uygulamadığı "Noel Ağacı Sistemi" ile şampiyon yapmıştı. Bu arada, yeri gelmişken bir anımsatma yapmak isterim; UEFA yeni kriterlerinin içinde sistemlerden söz ederken kaleciyi de eklemek gerektiğini öngörüyor. Yani bundan sonra bir sistemden söz edilirken, örneğin 4.4.2 denilmeyecek, doğrusu 1.4.4.2 olacak. Gerçekten de eski sistemler kaleciyi yok sayıyordu. İnsan ve sporcu haklarına aykırı bir durum ortadan kaldırılıyor böylece.

Başa dönecek olursak, Vitor Pereira bugün dünyada geçerliliği kalmamış olan 3.5.2 sistemi ile Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nin dışına itmiştir. Geçen yıldan bu yana geçen süre içerisinde stajyer antrenörlerin yapmayacağı büyük kusurlar işleyerek kendi sonunu getirmiştir. Artık Fenerbahçe ile Pereria birlikte yürüyemezler. Yürüseler bile en küçük yol ayrımında, biri mutlaka yoldan çıkar. Yeni yolda yürüme hakkı doğaldır ki Vitor Pereira'nıdır...