28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Aydınlık 98 yıldır ışıyor

1 Haziran 1921 günü Dr. Şefik Hüsnü önderliğinde, İstanbul’da işgal koşullarında dergi olarak yayın hayatına başlayan Aydınlık, 98. yılını bitirerek 99'e yol aldı.

Aydınlık 98 yıldır ışıyor
ERCAN DOLAPÇI

Milli Mücadele’yi destekleyen Aydınlık, işçi ve köylünün sesi kulağı oldu. Teorik yazılarıyla ağırlıklı çıkan Aydınlık, özel sayılarıyla da işçi hareketlerine geniş yer verdi. Aydınlık işgal yönetiminin baskıları sonucu altı sayı çıkabildi. Yayınına ara vermek zorunda kaldı. Tekrar Temmuz 1922’de yayımlandı. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne destek verdi. 1923 yılında İzmir’de toplanan ilk İktisat Kongresi’ne 23 maddelik ‘Asgari İşçi Talepleri’ programıyla katıldı. Daha sonraki yıllarda özellikle toprak devrimini sık sık gündeme getirdi. Dr. Şefik Hüsnü’nün uzun ve yorucu bir sürgün hayatı nedeniyle uzun yıllar yayınına ara veren Aydınlık, Kasım 1968’de devrimci ve antiemperyalist mücadelenin kabardığı günlerde Dr. Doğu Perinçek ve bir grup arkadaşı tarafından tekrar yayın hayatına başladı.

1968 MÜCADELESİNİN İÇİNDE
‘Aydınlıkçılar’ denilen bu grup, 'Milli Demokratik Devrim' çizgisini savundu. Bağımsızlıkçı ve milli değerlere bağlı devrimci anlayışla bugünlere geldi. Mihri Belli ve arkadaşlarıyla yaşanan ideolojik ayrışmadan sonra da derginin ismi 'Proleter Devrimci Aydınlık' oldu. Ayrıca İşçi-Köylü gazetesi de yayımlandı. 12 Mart 1971 müdahalesinde Aydınlıkçılar da etkilendi ancak seslerini kısmadılar.

HALKIN SESİ OLDULAR
Aydınlıkçılar sıkıyönetim ve baskılardan sonra 19 Kasım 1974 günü tekrar ‘merhaba’ dediler. Aydınlık haftalık teorik dergi olarak çıkmaya başladı. Sıkıyönetim kapattı, arkadaşlarımızı tutukladı ancak yıldıramadı. 15 Nisan 1975 günü de haftalık Halkın Sesi gazetesi çıkarıldı. 151 sayı çıkan Halkın Sesi, 7 Mart 1978 günü yayınına son verdi. Bu süre içinde çok önemli olayları gündeme taşıdı. İşçi ve köylü hareketinin sesi oldu. Özellikle Kontrgerillanın tertiplerini açığa çıkardı. Türkiye Kontrgerillayı ilk kez Aydınlıkçılardan öğrendi.

GÜNLÜK AYDINLIK'A MERHABA
Ustalaşan Aydınlıkçılar, Türkiye'nin en hareketli yıllarında kolları sıvayarak halkın da desteğiyle 20 Mart 1978 günü günlük Aydınlık'ı çıkardı. 12 Eylül 1980 gününe kadar herkesin gözü Aydınlık’taydı. Her sabah ‘Acaba Aydınlık bugün ne yazdı’ diye meraklanılıyordu. Aydınlık neler yazmadı ki: Halka zulmeden ağaları, direnen Maraşlı, Urfalı, Sökeli köylüleri, maden işçilerini, faşist çeteleri halkın üzerine kimlerin saldığını, yine Kontrgerillanın Malatya, Sivas ve Maraş tertiplerini yazdı. Hem de şeflerini bir bir resimleriyle teşhir ederek! Aydınlık’ın yayınları sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında da ses getirdi. Çok önemli devlet adamlarıyla özel görüşmeler, yazı dizileri Aydınlık’ın gazetecilik başarısıydı. İran devriminin lideri Humeyni’yle uçakta ilk görüşen, Afganistan dağlarına çıkıp mücahitlerin direnişini duyuran gazeteydi…

2000'E DOĞRU'LU YILLAR!
Aydınlıkçılar 12 Eylül’de de susmadılar. Ufuklar, Yeni Olgu, Gökyüzü ve Saçak dergilerini çıkardılar. En önemli yayın, ilk sayısı 4 Ocak 1987 günü çıkan haftalık haber dergisi 2000'e Doğru'ydu! O da yayınını, 1 Mayıs 1993 günü tekrar günlük olarak çıkan Aydınlık gazetesine devretti. Derginin her haberi olay oldu. Çok sayıda arkadaşımız gözaltına alınmasına ve milyarlık davalara rağmen görevini canla başla yaptı. Dava rekorları kırıldı ama asla kalemlerimiz kırılmadı!

Aziz Nesin'lerle 1993'te tekrar yayına başlayan Aydınlık, Çiller'in '5 Nisan Kararları'nın ağır koşullarında yayınını tekrar haftalığa düşürdü. O da bayrağı 1 Mart 2011 günü çıkan günlük Aydınlık'a devretti.
Altı yıllık yayınımızda Ergenekon tertibini bozduk. Arkadaşlarımızı ve Türk Ordusunun subaylarını zindanlardan çıkardık. FETÖ'cü baskıya boyun eğmedik. 15 Temmuz darbesine birlikte karşı koyduk... 30 Ağustos 2016 günü Aydınlık için yeni bir dönüm noktası oldu. Günlük gazetemizin yanına çağın gereklerine uygun Aydınlık.com.tr'yi de ekledik. Aydınlık.com.tr 1 yıl gibi kısa sürede Türkiye'nin sayılı haber siteleri arasına girdi. 97 yıllık mücadelemiz bir solukta bugünlere böyle geldi...

Aydınlık “Devrim oldu” manşetini attığı gün, -Doğu Perinçek'in deyimiyle- “Türkiye'deki bütün Atatürk anıtları Zeybek oynayacak!” O günlerin umuduyla sözü, ilk Aydınlıkçı büyük şairimiz Nazım Hikmet'e veriyoruz ve nice yıllara diyoruz:
Bütün bunların
şunların
onların hepsi
Hepsi Aydınlıkçılardan
Hepsi Aydınlıkçı.

'AYDINLIKÇILIK' AKIMININ TEMELİNİ ATTI
1887 yılında Selanik’te doğdu. Paris Sorbon Üniversitesi Fen ve Tıp Fakültelerini bitirdi. Paris’te tanıştığı Polonyalı Leokadya Sterniaka ile Varşova’da evlendi. 1916 yılında Meryem isminde bir kızı oldu ve ikinci dünya savaşı sırasında 1 Ağustos 1944 günü 28 yaşında Varşova direnişinde şehit oldu. Paris’teyken ilerici fikirlerle temasa geçti ve hayıtın değiştirdi. Sosyalizm ve işçi sınıfı mücadelesini son nefesine kadar devam ettirdi, hapislerde ve sürgünlerde…

Şefik Hüsnü, Paris yıllarında Jön Türklerle temasa geçti ve bu mücadelesi İstanbul’da devam etti. Çanakkale Savaşı’na doktor subay olarak katıldı. Savaştan sonra Türkiye devrimcilerini birleştirme çabasına girişti. 23 Eylül 1919 tarihinde Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’nı kurdu. Genel sekreterliğe seçildi. 20 Eylül 1919 günü de Kurtuluş dergisini yeniden faaliyete geçirdi. Yazılarında mütareke ve işgal yıllarında İstanbul’da ağır koşullarda çalıştırılan işçilerin sesi oldu. Onları dayanışmaya ve direnişe davet etti.

Şefik Hüsnü, mücadelesine daha sonra Ankara’daki Milli Mücadelecilere adam göndermekle devam etti. Ankara yönetimini canla başla savundu. 1921 yılı haziran ayında da Aydınlık dergisini çıkarmaya başladı. Bu dergi güç koşullarda mücadelenin bayrağı oldu. Cumhuriyetin ilanından sonra da yayınlarını eleştirel yönde devam ettirdi...

Yoldaşları Şefik Hüsnü'nün mücadele geleneğini günümüze kadar devam ettirdi. Şefik Hüsnü, Türkiye tarihine ‘Aydınlıkçılar’ olarak geçen bir fikir akımının da başlangıcı oldu. Bu çigi ‘milli demokratik devrim’ çizgisiydi. Şefik Hüsnü yazılarıyla ve eylem çizgisiyle milli demokratik devrimin temelini o yıllarda atmıştı…

SON NEFESİNE KADAR

1 Mayıs 1923 günü Aydınlık’ta yayımladığı bildiriden dolayı tutuklandı. Serbest kaldıktan sonra Aydınlık’ı İstanbul’da çıkarmaya, işçi sınıfının sesi olmaya devam etti! O yılarda İstanbul sanayisi ve işletmeleri yabancı kumpanyaların elindeydi. Çok ağır şartlarda insanlar çalıştırılıyordu. Şefik Hüsnü bunların sesi oldu. Hem örgütçü hem de fikir adamı olarak! 1 Mayıs 1925 günü de takrir-i sükûn kanunu çıkmadan az önce yurt dışına çıktı ve gıyabında 15 yıla mahkûm edildi. Hüsnü mücadelesini yurtdışında da sürdürdü. Yurtdışında TKP içinde mücadele etti. 1927 yılında ise yurda döndü. Bir ihbar sonucu yakalandı ve 1928 yılına kadar cezaevinde kaldı.

Tekrar yurt dışına çıktı. Mücadelesini Komintern içinde yürüttü. Almanya’da, Reichstag provokasyonu sırasında tutuklandı. Altı ay sonra tahliye oldu. Komintern’de Stalin ile birlikte çalıştı. 1939 yılında tekrar Türkiye’ye döndü. Askere alındı ve 1941 yılında da terhis oldu. Hitler faşizmine karşı içerde mücadelesini sürdürdü. 20 Haziran 1946 yılında ise Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi’ni kurdu. Parti hızlı bir şekilde teşkilatlandı. Parti’nin sesi olarak Emekçinin Sesi gazetesini çıkaracakları sırada, 19 Aralık 1946 günü partili bir grup arkadaşıyla tutuklandı. TSEKP kapatıldı ve Şefik Hüsnü Değmer beş yıla mahkûm edildi. 1950 yılında tahliye olduktan sonra yine tutuklandı. Tekrar beş yıla mahkûm oldu. Daha sonra Manisa’ya sürgün ettiler.

7 Nisan 1959 günü 72 yaşında hayatını kaybetti.

Son Dakika Haberleri