27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

22 Haziran 1919, Amasya Tamimi

Tuğrul Kihtir

Tuğrul Kihtir

Eski Yazar

A+ A-

Bİrİncİ Dünya Savaşı’nın ilk yarısında Avrupa cephesinde ve Çanakkale’deki başarısızlıklar sonucu istifa eden Herbert H. Asquith hükümetinin düşmesiyle, 1916 yılının sonlarında İngiltere başbakanı olan David Lloyd George, Türklere karşı takındığı sert ve tavizsiz tutumuna ve Osmanlı devletini bir an önce ortadan kaldırma plânını uygulamaya devam ediyordu. Birinci Dünya Savaşı’nın Osmnalı cephesini bitiren Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan iki hafta sonra da İstanbul geçerli hiçbir neden olmadan 13 Kasım 1918 günü işgal edildi. İşgalin geçerli hiçbir nedeni yoktu ve anltaşmanın İngiliz tarafı olan Amiral Calhrope tarafından verilen söze aykırı olarak gerçekleşmişti. Sonuçta İstanbul 22’si İngiliz, 17’si İtalyan, 12’si Fransız ve 4’ü Yunan donanmasından olmak üzere 55 gemi ve 3 bin 500 asker tarafından işgal edilmişi. Türk ordusu da zaten antlaşma gereği terhis edilmiş, komutanları ve paşaları başkent İstanbul’a dönmüştü.
Bir süre sonra da Lloyd George, Anadolu’yu işgal konusunda daha önce anlaşmış olduğu İtalyanlar yerine onlardan daha güçsüz ve kontrol edebileceği bir devlet olan Yunanlıların Anadolu’ya çıkmasını istedi, destekledi ve İzmir de 15 Mayıs 1919 günü işgal edildi.
İzmir’in işgalinin ertesi günü ise Mustafa Kemal Paşa, köhne Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan Samsun’a hareket etti. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığında artık yeniden Anadolu topraklarındaydı. Kendisine savaş sonrasında Samsun ve havalisinde isyan eden Türklerle baş edebilmesi ve hükümetinin gücünü gösterebilmesi için mutlak yetkiler verilmişti.
GENİŞ YETKİLER
Mustafa Kemal Paşa’nın hangi neden ve şekilde olursa olsun kimsenin karşı çıkmadığı bu hassas görevlendirme ve şartlarını içeren ferman bizzat Mustafa Kemal Paşa’nın istediği şekilde yazılmıştı. Kendisine 9. Ordu Müfettişliği verildi. Görevi bölgede düzenin kurulması, olayların araştırılması, silah ve cephanelerin toplanarak Osmanlı depolarına yerleştirilmesi ve Türk direniş topluluklarının dağıtılmasıydı. Fermanda Mustafa Kemal’in 3. ve 4. Kolordular ile Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara ve Kastamonu illerinin Kolordu Komutanlarına doğrudan emir verebileceği yetkisi de yazıyordu. Bu ferman ile 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal, Anadolu coğrafyasının tüm doğu kısmına emir verebilecek yetkilere sahipti. Mustafa Kemal Paşa’ya 38 yaşındayken verilen yetkiler, imparatorluğun diğer bir zor döneminde, 80 yaşındaki Köprülü Mehmed Paşa’ya sadrazamlığı kabul etmesi için Sultan IV. Mehmed tarafından 1656’da verilen çok geniş yetkilerle aynı düzeydeydi.
Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Bandırma Vapuru’nda 18 kişi vardı. Miralay-Albay 3. Kolordu Komutanı Refet Bey, Miralay Manastırlı Kâzım Bey, Miralay Doktor İbrahim Tali Bey; Kaymakam-Binbaşı Mehmet Arif, Hüsrev, Kemal, Doktor Refik Beyler; Yüzbaşı Cevat, Mümtaz, İsmail Hakkı, Ali Şevket ve Mustafa Beyler ve Yaver Hayati, Abdullah, Hikmet, Muzaffer, Faik ve Memduh Beyler onun yanındaydılar. Eski Bahriye-Denizcilik Nazırı ve Hamidiye Kahramanı Hüseyin Rauf Bey, İzmit Eski Sancak Beyi İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Nuri Bey ile Mülazım-Teğmen Recep Zühtü ve Abdurrahman Beyler de kendisine karayoluyla gelerek katıldılar.
İZMİR’İN İŞGALİ

Amasya%20Sarayd%C3%BCz%C3%BC%20K%C4%B1%C5%9Flas%C4%B1
Amasya Saraydüzü Kışlası

Mustafa Kemal bir hafta boyunca Samsun’da Mantıka Palas’ta kaldı. Bölgedeki çatışmaları araştırdı. Ancak fermanda yazılı Türk direniş topluluklarının dağıtılması görevinin aksine bizzat kendi eliyle milli direniş örgütleri kurulmasını teşfik etti. İngilizlerin denetiminden uzaklaşmak için de 25 Mayıs günü Samsun’dan Havza’ya gitti. Orada on yedi gün kaldı. Havza’da Anadolu’nun ve halkın genel durumunu bizzat yerinde görerek milli istiklal hareketin fikirsel alt yapısını oluşturdu. Erzurum ve Ankara’da bulunan kolordular ile telgraf yoluyla iletişim kurdu. Mondros Mütarekesi sonrasında yurdun dört bir yanında kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetleri’ne 28 Mayıs 1919 günü bir genelge gönderdi ve İzmir’in işgalinin protesto edilmesini istedi. İnfial ve umutla bekleyiş içindeki Anadolu halkı ona çoktan hazırdı. Anadolu’nun heryerinde 96 miting gerçekleşti. Havza’dan da 12 Haziran günü Amasya’ya geçti. Anadolu’nun kalbindeki mücadelesi başlamıştı.
Amasya’da 21 Haziran günü Saraydüzü Mevkii’ndeki 5. Kafkas Fırkası’nın karargâhı olan Saraydüzü Kışla Binası’nda ilk milli toplantısını düzenledi. Toplantıya Mustafa Kemal Paşa’nın yanında 3. Kolordu Komutanı Refet Bey, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa, Yıldırım Kıtası Müfettişi Mersinli Cemal Paşa, Hüseyin Rauf Bey, Arif Bey, İbrahim Süreyya Bey, Osman Nuri Bey, Tufan Bey, Recep Zühtü Bey, Abdurrahman Bey ve Arif Bey katıldılar. Erzurum 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa ile Edirne 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa da telgraf aracılığıyla toplantıya katıldılar.

Mustafa%20Kemal%20Pa%C5%9Fa%20Amasya
Mustafa Kemal Paşa Amasya'da

HALKIN BEKLEDİĞİ KIVILCIM
21 Haziran günü başlayan görüşmeler 22 Haziran sabahına kadar devam etti. Toplantı sonunda alınan kararlar, yurdun dört bir yanına gönderilen Amasya Tamimi (Genelgesi) ile duyuruldu. Halka beklediği kıvılcım gelmişti. İstiklal mücadelesi başlamıştı ve mücadele bir milli hareketti. Amasya Tamimi “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyordu, Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetleri ve belediye başkanları tarafından seçilecek delegelerle Erzurum ile Sivas’ta toplanacak milli kongreleri duyuruyordu ve askeri ya da sivil kuruluşların hiçbir suretle terk ve başkasına verilmemesini belirtiyordu. Amasya Tamimi’nin birinci maddesi şöyleydi:
“Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir. Hükümet merkezi İtilaf Devletleri’nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan, sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var, kendi yok durumuna düşürmektedir. ‘Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.’ Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir milli heyetin varlığı gerekmektedir. Bunun için her taraftan vuku bulan teklif ve milli istek üzerine Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta milli bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır. Bunun için, bütün illerin her livasından parti ayrılıkları dikkate alınmaksızın muktedir ve milletin güvenini kazanmış üçer kişinin olabildiğince çabuk yetiştirmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir. Her ihtimale karşı bunun bir milli sır halinde tutularak ve delegelerin gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmeleri gereklidir.”
Amasya Tamimi, tam bağımsız ve ulusal egemenliğe dayanan yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan ilk belgeydi. Anadolu, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yeniden dirilmişti. Ertesi gün, yani 23 Haziran’da Mustafa Kemal Paşa, İngiliz Yüksek Komiseri’nin baskısıyla İstanbul’daki hükümet tarafından görevinden alındı. Ancak Anadolu’da İstiklal Savaşı’na giden süreç resmen başlamıştı.