21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

23 Haziran sonrası erken genel seçim!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Yakın geçmişte de yazıp söylediğimiz gibi, ülke ekonomisi; sadece finansal-sanal, üretimle alakası olmayan masa başı-bilgisayar programları ve para hareketleriyle, paradan-para kazanan spekülatörlerin, manipülatörlerin ve mali aflarla meşruiyet kazandırılan kara paracıların cenneti haline getirilmiş vaziyette maalesef.
Bugün Türk ekonomisi, tam anlamıyla bir ahbap-çavuş kapitalizmi (crony capitalism) ve kumarhane kapitalizmi (casino capitalism) denilen bir çıkmaz sokakta, giderek ağırlaşan ve derinleşen bir ekonomik krizin içinde çaresizlikle çırpınıyor adeta.
Finans sermayesinin, borsacıların, spekülatörlerin, para tacirlerinin, milyarlarca doları bilgisayar başında bir “tıklama” ile uluslararası düzeyde, kısa vadeli yüksek karlar elde etmek için dolaştırdığı bir dünyada, üretim ekonomisinin çökmesi kaçınılmaz olur.
Dünyada, finans sermayesinin, uluslararası para tacirlerinin, bilgisayar klavyesiyle ve bir “tıkla” milyarlarca dolarlık para hareketleriyle elde etmek istedikleri spekülatif kazancın egemen olduğu ekonomilere “kumarhane ekonomisi” (casino capitalism)deniliyor. Yapılan da “tıklama kapitalizmi” (capitalism on tick) olarak niteleniyor.
Dünyada 20-30 dolarlık bir finansal işlem hacmine karşılık sadece 1 dolarlık sanayi üretimi yapıldığı göz önüne alınırsa, ülkede üretimi-yatırımını teşvik edecek destekleyecek, planlayacak ciddi bir yeni yapılanma zamanının çoktan geldiği, hatta geçtiği açıkça görülüyor.

Ancak, ulusal mutabakatı en geniş paydada sağlayabilecek ve oluşturabilecek ekonomi-politik ortam ve objektif koşullar ne yazık ki uygun değil.
Son olarak, Cumhur ittifakının kamplaştıran ve kutuplaştıran söylemleri ve eylemleri, Atatürk düşmanlarına gösterilen muhabbet ve nihayetinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin, akla ziyan gerekçelerle, hukuk ve vicdana açıkça aykırı bir biçimde iptali gibi birçok husus, iktidarın aynı tas-aynı hamam zihniyetinde ısrarlı olduğunu gösteriyor maalesef.
Ekonomik krizin daha da derinleşerek uzamasına ve maliyetinin artmasına yol açacak popülist uygulama ve kararlar, bütçe açığının büyümesine, enflasyon, işsizlik ve faizlerin yükselmesine, dolarizasyonun artmasına ve Türk Lirasının hızla değer yitirmesine ve borç yükünün daha da ağırlaşmasına yol açıyor. Bu gidişata karşı hiçbir inandırıcı, gerçekçi ve rasyonel istikrar programının ortaya konulamıyor olması, belirsizliği ve yatırım ortamının kötüleşmesini arttırıyor.
Bu koşullar altında 23 Haziran 2019 tarihinde tekrarlanacak olan İstanbul seçiminin ertesinde ekonomi-politik şartların erken bir genel bir seçim ortamının doğmasına neden olacağı anlaşılıyor.
“4,5 yıl seçim yok” şeklindeki söylemlerin, yaşanan ve yaşanacak olan ağır ekonomik kriz şartları ve politik kamplaşma ve kutuplaşma koşullarında hiçbir kıymeti harbiyesinin olamayacağı da açıktır.
23 Haziran’dan sonra Türkiye istikrar ve uzlaşmadan uzaklaşarak, hızla erken seçim ortamına doğru kaçınılmaz olarak yol almak zorunda kalacak gibi görünüyor.
Çünkü 31 Mart’tan sonra sağlanabilecek olan demokratik ve milli bir uzlaşma fırsatı, ne yazık ki kaçırılmıştır!