22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

24 Haziran Seçeneği

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

24 Haziran 2018 seçimleri için adaylar da bildirgeler de ortaya çıktı.

**

Bu seçimin sürprizi, köklü Milli Görüş çizgisinin bir hayli uzağında olmakla birlikte o çizgiden güç toplama gayretindeki Saadet Partisi’nin Temel Karamollalı yönetimi oldu. Karamollaoğlu’lu Y-SP, Abdullah Gül projesi ve bölücülüğe açılım ilanlarıyla tarihteki bol soru işaretli yerini aldı.

**

CHP de tepeden tırnağa ‘neo’ oldu. 2001’de ortaya çıkan ve AKP 2007’ye kadar sadık kaldığı için AKP’den dahi memnun olunduğu anlaşılan neo-liberal siyaseti giyindi. Eşit vatandaşçı yeni-anayasadan AYYÖŞ’e kadar yok, yok. Elbette bir de, cemaat ya da FETÖ ile mücadele gibi birşeyden zinhar söz etmemek var.

**

İYİP bildirgesi, iktisadi politikalar bakımından Y-CHP’ninkinden farklı değil. Onun bildirgesinde AYYÖŞ -Avrupa Yerel Özerklik Şartı- yok ama, programda “şehirleri küresele bağlamak” gibi akla zarar döküntüler yer aldı. Cemaat-FETÖ konusu bu bildirgede bir kez geçti. Ne var ki, orada da bununla mücadeleden çok bunun siyaset ayağıyla -adı verilmese de AKP’nin kastedildiği sır değil- mücadeleden söz edildi.

**

Bu üç partinin Millet İttifakı adını verdikleri beraberliğe, PKK yöneticilerinden biri, aslında adı Demokrasi İttifakı olmalıydı dedi. Doğru dedi. Bildirgesinde “Türk Milleti”nden söz edemeyen bu ittifakın Millet İttifakı adını alması yakışıksız oldu. Demokrasi de bugünlerde küreselci - Batıcı neo-liberal iktisatla aynı cenahın açılımcılık baskısından başka bir anlama gelmediğine göre....

**

Bu İttifak’ın kağıt üzerinde görünmeyen dördüncü ortağı HDP. Özellikle CHP seçmenini HDP’ye destek vermeye özendirip çağıran çok. Bu işi bazıları Emin Çölaşan gibi soğuk aritmetik hesapla, bazıları Yılmaz Özdil gibi kişisel trajedi öyküsünün ardına gizlenerek yaptılar. Açık gerekçeleri “yeter ki Erdoğan gitsin”den ibaret; “sonrasına bakarız”!

**

“Yeter ki Erdoğan gitsin!” mantığı Cemaat çevresi için anlamlıdır. Bunlar yaşadıkları yenilginin baş sorumlusu olarak Erdoğan’ı görüyorlar; o giderse “paçayı kurtaracaklar”. Ya ötesi? Öyle bir dertleri yok. “Ötesi”, onlar için her durumda çok daha iyi günler anlamına geliyor. Bu mantık kendileri açısından anlamsız mı? Hiç değil! Son derece “rasyonel”.

Peki ama bu kesimden olmayan AKP muhaliflerine ne oluyor? Bizim “paçamızı kurtarmak” gibi bir derdimiz mi var? Bizim derdimiz Türkiye’yi, bizce yanlış olan şeylerden ve kişilerden kurtarmak. Bu nedenle “paça” derdine düşmüş olanlardan farklı olarak bizim için “ötesi”ni düşünmekten vazgeçmek söz konusu bile olamaz. Yalnızca “Erdoğan’dan kurtulmak” uğruna FETÖ-PKK meşrulaştırılamaz, çözümcülük devri yeniden açılamaz, yıllardır kafamıza geçirilmeye çalışılan yeni-anayasa çuvalının yamanıp süslenip kendi ellerimizle kendi kafamıza geçirilmesine izin verilemez.

Türkiye’nin gerçeklerinden kopuk, varoluş ilkelerimizi ezmiş bir ‘Erdoğan’a karşı zafer’, en fazla bir Pirus Zaferi olur. Başka bir şey değil.

**

24 Haziran 2018 seçimlerinde Türkiye’nin gereklerine hem kısa hem uzun vadeli doğru program, Dr. Doğu Perinçek’in başkanlığındaki Vatan Partisi tarafından ortaya koyuldu. Neredeyse kırk yıldır dünyayı perişan eden sözde serbest piyasa ekonomisine karşı planlı ve karma ekonomi tercihi, diğer doğrulara temel oluşturdu.

Hem Millet hem iktidardaki Cumhur İttifakı dünyanın değişen koşullarını inanılması gerçekten güç bir biçimde es geçerken, Vatan Partisi bildirgesi dünya halinin analizini açık seçik yapan ve Türkiye için Avrasya seçeneği diyen tek metin oldu.

Nihayet, özgürlük ve eşitlik ilkelerini etnisite/inanç temelinde değil cumhuriyetçi yurttaşlık temelinde ve özünde de sosyo-ekonomik adalet esasına göre tanımlayarak sahte hürriyetçiliklerle eşitçiliklere meydan okudu.

Bu bildirgeyle kadronun yarışta yer alması, sonuçtan bağımsız olarak, Türkiye için büyük bir kazanımdır. Başarısı, Türkiye’nin kazanımı olacak, buna hiç şüphe yok.