30 Ağustos’un 95. yılında Türk Ordusu bu kitapta
30 Ağustos 1922 Zaferi’nin 95. yılındayız.
Türk Ordusu bugün yine vatan savaşı vermektedir.
PKK’nın kara propagandasına alet olanların “Saray savaşı” iddiası yerle bir olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri, yalnız Türkiyemizin birliği ve bütünlüğü için değil, Batı Asya ülkelerinin vatan bütünlüğü için de savaşıyor. Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve Rusya ile omuz omuza yürütülen bu savaş, Batı Asya’da barışın ötesinde dünyaya barışı getirecek önemdedir. Bu açıdan bütün insanlık içindir. O nedenle örneğin Meksika’da toplanan 45 parti, Vatan Partisi’nin önerisiyle bir bildiri kararlaştırarak, Türkiye’nin vatan savaşıyla dayanışmasını açıkladı ve ABD’nin piyonu olan PKK/PYD’yi mahkum etti.
TÜRK ORDUSUNU HEDEF ALAN FESAT KAMPANYASI
Her vatan savaşının, iç cephesi vardır. Bugün de öyle. ABD emperyalizminin denetimindeki fitne merkezleri Türk Ordusunu yıpratmak, milletin ve askerin güvenini zayıflatmak için kampanya yürütüyorlar. Ordunun Mustafa Kemal geleneği, Cumhuriyete bağlılığı, devrimci subay karakteri, Mehmetçik ve komutanlar, düşmanın hedefindedir. Düşmanın propaganda temalarını bu köşede zaman zaman ele aldık.
Fitne ve fesadı cepheden bozguna uğratan vatan savaşının kendisidir. Millet, bu savaşta Ordusunun yanındadır.
TÜRK ORDUSUNUN BUGÜNKÜ İDEOLOJİK ÇİZGİSİ
Kaynak Yayınları, 30 Ağustos’un 95. yılını çok önemli bir yayınla karşıladı. Kitabın adı Türk Ordusunun Bugünkü İdeolojik Çizgisi. Kitap, Ordunun dışından yapılan bir inceleme değil, Genelkurmay Başkanlığı’nın mührünü ve imzasını taşıyan bir kimlik açıklaması. Türk Ordusu bugün hangi mevzidedir, komutanlarının duruşu nedir, bu kitaptan öğrenebiliriz.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu, 29 Kasım 2016 tarihli ve 2016/103566 sayılı talimatla Genelkurmay Başkanlığı’ndan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) konusunda bilirkişi raporu hazırlamasını istiyor.
Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanı Korg. Selçuk Bayraktaroğlu tarafından imzalanmış olan 30 Aralık 2016 tarihli yazıyla bilirkişi görevlendiriyor.
Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu başkanlığında oluşturulan üç kişilik Bilirkişi Heyeti, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) konusunda 64 sayfalık bir rapor hazırlıyor. Raporun başlığı şöyle: “Fethullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ve Türk Silahlı Kuvvetleri”
30 Aralık 2016 tarihli Rapor, sıradan bir rapor değildir. İncelendiği zaman görülmektedir ki, aslında Türk Ordusunun bugünkü ideolojik çizgisini yansıtmaktadır.
ATATÜRK DEVRİMİNE BAĞLILIK
Genelkurmay’ın FETÖ Raporu, genel ideolojik tutum olarak Türk Ordusunun Atatürkçülüğe bağlılığında kuvvet ve başarı kaynağı görmektedir.
Genelkurmay Raporu, FETÖ örgütünün varlığını “Küresel devletlerin Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti üzerindeki hesaplarına ve çıkarlarına bağlamaktadır.” (s.51)
TSK, 15 Temmuz darbesinde emperyalist sistemin namlularıyla ülke içinde de tanışmıştır ve bu karşılaşmayı kayda geçirmiştir. Genelkurmay Raporu, FETÖ darbesini yabancı güçlerin desteklediğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı güçlerin müdahalelerine rağmen darbeyi başarısız kıldığını vurgulamaktadır (s.49).
Yine Raporda, yurtdışında NATO gibi kurumlarda görevli personelden “yurda geri dönmeyerek firar durumuna düşen personelin tümünün” TSK’dan ihraç edildiği belirtilmektedir. Yurtdışında “Hassasiyeti yüksek noktalarda çalışan personelin değişimi sağlanmış ve sorunlu olduğu düşünülenlerin yeni atamaları yapılmıştır.” (s.49 vd) Kısacası TSK’da NATO temizliği yapılmıştır.
LAİKLİK VE İRTİCAYA KARŞI MÜCADELE
Rapor, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “laik sistemin güvencesi” olduğunu belirtiyor (s.29). Ordunun irticaya karşı mücadele görevinin altını çiziyor (s. 40). “Devletin tarikat ve benzeri yapılardan uzak tutulmasına özen gösteren bir yönetim geleneğine” dikkat çekiyor (s.51).
TARİHSEL ÖNEMDE
Genelkurmay Başkanlığının yargının talebi üzerine hazırladığı bilirkişi raporu, TSK’nın bugünkü ideolojik duruşunu yansıttığı için tarihsel önemde bir belgedir.
TSK ve komutanları hakkında yürütülen psikolojik savaş, bu belgeyle geçersiz kılınmaktadır.
TSK içinde irticanın güçlendiği, FETÖ’den boşalan yerleri başka tarikatların işgal ettiği yönündeki propaganda bütünüyle yalandır. TSK’nın tarikat ve cemaat bağları içinde olduğu gerçek dışıdır.
Öte yandan bu raporda da görüldüğü gibi, TSK, FETÖ darbesine varan süreçte iktidarın sorumluluklarını bir bir saptamaktadır.
Türk Subayı Cumhuriyetçidir, Milliyetçidir ve Atatürk Devrimine bağlıdır. Türk Subayı Atatürk Devrimine, en başta İstiklâl Savaşı değerlerine bağlı olmazsa subay değildir.
FETÖ Darbesinin ezilmesinden sonra TSK’da yükselen değerler, Türk Ordusunun son iki yüzyılda vatan savaşında geliştirdiği değerlerdir.
Peki Türk milletinin, Türk Aydınının, sorumlu olan yurttaşın Türk Ordusuna karşı sorumlulukları yok mudur? Vatandaşın görevi, Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında ileri geri yargıda bulunmak mıdır, yoksa Vatan Savaşı veren Ordunun arkasında sağlam bir cephe gerisi oluşturma mıdır?
VATANDAŞIN GÖREVİ
Vatan Savaşında vatandaşın görevi yok mudur?
Bu kitap, okuyucuya bu soruyu hatırlatmak için yayınlanmaktadır.
Her vatansever, her aydın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konumunu araştıran her bilim adamı bu kitabı okumalıdır.
Kitabın başında Doğu Perinçek’in bir değerlendirmesi yer almaktadır.
Türk Ordusunun Bugünkü İdeolojik Çizgisi başlıklı kitabı Rota köşesinde değerlendirmeye ileriki günlerde devam edeceğiz. Siz okuyucularımızın görüşlerini bekliyoruz.
30 Ağustos Zaferi milletimize kutlu olsun!
BUGÜN 30 AĞUSTOS NEDENİYLE ARA VERDİK, YENİ DÖNEMİN STRATEJİ VE SİYASETLERİNİ İŞLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ.