22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP’nin ‘hem ABD hem Rusya’ çıkmazı

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Emmanuel Macron. Küreselleşmeci başkan. Fransızların, “aman Marie Le Pen gelmesin” derken tutuldukları dolu.

Pek bir Atlantikçi.

***

ABD ve İngiltere’yle birlikte Suriye’yi vurdular ya.

Onu değerlendirmiş.

Söylediklerinden ikisi önemli.

Biri, Avrupa Atlantikçiliğinin durduğu yeri gösteriyor.

“Trump askerlerini Suriye’den çekeceğini söylemişti...”

“Kalmaya biz ikna ettik.”

Bunu zihnimizin bir köşesine kaydedelim.

Élysée sarayının kötü sicili kabaracak gibi.

***

Macron’un diğer sözü doğrudan AKP’yle ilgili.

“Biz bu operasyon ile Türkler ve Rusları ayırmayı başardık.”

Nasıl olmuş bu?

“Türkler kimyasal saldırıyı kınadılar ve ardından operasyonu desteklediklerini söylediler.” (15.4.2018).

***

Cevap, Bekir Bozdağ’dan geldi.

Hükümet Sözcüsü’nden.

Önce siyasi prensibi koydu ortaya.

“Suriye politikamız, herhangi bir ülkenin yanında veya karşısında olma politikası değildir.”

Sonra ahlaki zemini gösterdi.

“Hakkın ve doğrunun yanında olma politikasıdır”

“Hak” neymiş?

Üç emperyalistin komşumuz Suriye’yi füzelerle vurmasıymış.

***

(Bir parantez açalım.

ABD, İngiltere ve Fransa’nın günümüzün “Haçlı”larını temsil ettiğine...

En büyük destekçilerinin de Siyonist İsrail olduğuna...

Saldırıyı “memnuniyetle” karşılayarak...

AKP’nin de onlarla saf tuttuğuna şimdilik girmiyorum.)

***

Bozdağ, “komşu”larımızı da ihmal etmedi güya.

“Bölgedeki hedeflerimiz Rusya ve İran’la örtüştüğünde onlarla birlikte hareket etmekten çekinmedik” (16.4.2018).

Üsluba dikkat.

Bozdağ’ın ruh hali: Sanki geçmişte kalanı hikaye ediyor gibi.

***

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu.

Dün Ankara’da NATO Genel Sekreteriyle görüştü.

Ardından basın toplantısı.

Macron’un açıklaması soruldu.

Daha dengeli bir ses verdi.

“Türkiye ve Rusya’yı ayrıştırdık sözü doğru bir söz değildir.”

Rusya ve İran’la ilişkiler?

“Farklı düşündüğümüz alanları parantez içine alıyoruz. İşbirliğine devam ediyoruz.” (16.4.2018).

***

Devam edelim.

Hem ABD, hem Rusya: AKP’nin yeni sloganı gibi.

Bir süredir sıkça dillendiriliyor.

Hem de en üst düzeyde.

Erdoğan da böyle konuşuyor.

“Ne ABD ile olan müttefikliğimizden ne de Rusya ile geniş alanda kurduğumuz stratejik ilişkilerimizden ne de İran ile birlikte çalışmaktan vazgeçme niyetimiz yoktur” (12.4.2018).

***

Genel planda bakılırsa...

Bazıları için fazla sorunlu görülmeyebilir.

Ama bir şartla.

İstikrarlı bir dönemden geçiliyorsa.

Hele “savaş” durumu yoksa.

***

Diğer coğrafyalar bir yana...

Meseleye Batı Asya’dan (Ortadoğu) bakalım.

1991: Irak.

2003: Yine Irak.

2011-2018: Suriye.

Bölgemizde siyaset savaşla yapılıyor.

***

Görmüyor musunuz?

Suriye sahası, Doğu Akdeniz fazla kalabalıklaştı.

Herkes yığınak yapmakta.

Atlantik: ABD, İngiltere, Fransa...

Körfez’in işbirlikçileri: Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri...

Ve tetikçileri: PKK, IŞİD, El Kaide.

***

Avrasya: Rusya, İran...

Başta Hizbullah...

Lübnan, Afganistan, Pakistan, Irak ve İran’dan milis güçleri.

Ve Türkiye.

***

Bütün bu ülkeler...

Siyasi olarak değil...

Ordularıyla...

Donanmalarıyla bölgede mevzilendiler.

***

Cepheler kuruldu.

Ama sakin bir bekleyiş durumunda değil.

Silahlar Afrin’de, Guta’da henüz sustu.

Atlantik füzeleri daha 3 gün önce ateşlendi.

Sırada Menbiç var.

Ürdün sınırı...

Golan tepeleri...

Özellikle de Fırat’ın doğusu var.

***

Bu mevzilenme içinde...

Atlantik’in hedefi belli: Bölgeyi parsellemek.

Türkiye’yi de “kelepir arsa” görüyorlar.

Türkiye’nin mecburiyeti bellidir: Bölünme projelerini yırtmak.

AKP liderliğinin tercihi farklı olursa...

Bunu kendi partilerine de...

Türkiye’ye de kabul ettiremezler...

Sonunda Türkiye’nin dediği olur.

***

Demagojiyle strateji yürütülmez.

Mesele: Rusya’nın ya da İran’ın yanında olmak değildir.

Türkiye’nin kendi milli varlığını korumasıdır.

***

Not: Gelişmeler İran cenahında nasıl görünüyor?

Güvensizlik, hayal kırıklığı, öfke...

Özel sohbetlerdeki “sıfatları” buraya almak istemiyorum..