21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Albayrak’a açık çağrı: İzmir İktisat Kongresi’ni toplayın!

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Kurtuluş Savaşı’nı kazanan genç Türkiye Cumhuriyeti’ni çok daha uzun ve çetin geçecek yeni bir savaş bekliyordu. O da ‘Ulusal Ekonomik Kurtuluş Savaşı’ydı. Verilecek bu uzun mücadelenin planlanması adına İzmir ilimizde 17 Şubat–4 Mart 1923 tarihlerinde bir iktisat kongresi düzenlendi. Kurucu yöneticilerin ilk iktisat kongresini İzmir’de yapmaları bir tesadüf değildi. Zira İzmir düşmanın denize döküldüğü yer olması ile fiziki savaşın bittiği, lakin yeni savaşın tam da o bitiş noktasından başlayacağı bir mekandı.

Ayrıca İzmir, değişik uluslardan insanları barındıran bünyesi ile milli duruma geçişin simgesi, işgali en ağır şekilde hisseden yapısı ile kimi yerde bir enkazın sembolü idi. Bu özellikleri ile küllerinden doğacak bir ekonominin ilk kıvılcımlarının çakması için seçilmiş en iyi yerdi.

İlk İzmir İktisat Kongresi’nden sonra yine aynı ilimizde dört kongre daha yapıldı. Kongrelerin yapıldığı tarihlere bakacak olursak, Türkiye’nin iç veya dış değişkenler nedeni ile büyük dönüşümler geçirdiği yıllara denk düştüğünü görebiliriz. Bu kongrelerin tarih ve alınan ana kararları şu şekildeydi:

*İkinci İzmir İktisat Kongresi 2-7 Kasım 1981 tarihlerinde gerçekleşmiş, dışa açık büyüme stratejisi benimsenmiştir.

*Üçüncü İzmir İktisat Kongresi 4-7 Haziran 1992 tarihlerinde gerçekleşmiş, makro ekonomik istikrar ve politik entegrasyonların önemi vurgulanmıştır.

*Dördüncü İzmir İktisat Kongresi 5-9 Mayıs 2004 tarihlerinde gerçekleşmiş, uzun vadede bilgi toplumuna dönüşme ve AB’ye üyelik ana konu olmuştur.

*Beşinci İzmir İktisat Kongresi 30 Ekim–1 Kasım 2013 tarihlerinde gerçekleşmiş, küresel ekonomik yapılanma sürecinde Türkiye tartışılmıştır.

NEDEN İZMİR?

Bugüne nasıl geldiğimizi, nerelerde doğrular, nerelerde hatalar yaptığımızı biliyoruz. Esas olan mesele, güney sınırlarımızda bir ordu halini alarak askeri saldırı için fırsat bekleyen haydut sürüsünün yarattığı risk, bu haydutları oluşturanların finansal alandaki saldırılarının dozunun daha da artması ihtimaline karşın bizim nasıl karşı koyacağımızdır.

Verdiğimiz, vereceğimiz askeri ve finansal savaşların kazanılması için ana şartın güçlü bir ekonomi olduğu konusunda ülke olarak mutabık olduğumuzu düşünüyoruz.

Güçlü ekonomi ise vatandaşların ve küresel yatırımcıların algılarının nasıl olduğu ile doğrudan ilgili bir konu. Bu bağlamda mevcut durumu Ak Parti yönetimi sadece kendi tabanına dayanarak aşmayı beklerse bu vahim bir hata olacaktır. Zira olay artık ulusal bir boyut taşımakta, karşı duruş için de ulusal birlik gerekmektedir.

Bu bağlamda İzmir’de altıncı iktisat kongresinin yapılması son derece faydalı olacaktır. Zira İzmir tarihsel olarak bu kongrelerin ev sahibidir. Askeri kurtuluş savaşın bittiği, ekonomik kurtuluş savaşının başladığı ilk noktadır.

Ayrıca İzmir, Ak Parti’nin alamadığı bir CHP kalesi, muhalefet blokunun en önemli sembollerinden birisidir. İşte tam da bu yönüyle İzmir, bu mücadelede çok önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü İzmir, aynı zamanda Türk bağımsızlığının bir sembolü, vatanseverlerle dolu bir kenttir. İzmir’in nezdinde muhaliflerin de bu mücadeleye destek vermesi ekonomik zafer için elzemdir.

Sayın Albayrak, Altıncı İzmir İktisat Kongresi’ne tüm siyasi partileri ekonomik manifestolarını açıklamak üzere davet etmelisiniz. Başta CHP olmak üzere, büyük küçük tüm siyasi oluşumlar bu kongrede temsil edilmelidir.

Siyasi partilerin açıklayacakları manifestolar ortak kurullarda iktidarın hazırlayacağı orta vadeli planla birleştirilerek nihai şekle dönüştürülmeli, oluşan milli mutabakat metni tüm dünyaya ilan edilmelidir. Bu durum ekonomi konusundaki iç ve dış algıyı müspet yönde değiştirecektir.

İç siyasilerin daveti haricinde, şuursuzca ve küstahça ülkemize finansal saldırı yapanlara inat, ekonomik ve siyasi işbirliği yaptığımız Rusya, Çin ve Almanya’nın da en üst düzeyde bu kongrede temsilini amaçlamanız faydalı olacaktır. Bu ülkelerin sadece görüntüde değil planların içinde de yer alması ekonomik/siyasi geleceğimiz için önemli bir durumdur.

Milli bir meselede davete icabet etmeyenlerin Türk halkı tarafından not alınacağı da unutulmamalıdır.

NEDEN ALTINCI KONGRE?

Mevcut ekonomik ve siyasi durumu incelediğimizde küresel manada yaşanan ticaret savaşları, merkez bankalarının bilançolarını küçültmeleri, komşu devletlerin sınırlarının yeniden çizilmeye çalışılması, Akdeniz enerji sahalarındaki ihtilafların büyüme potansiyeli, Türk devletinin bekasına doğrudan tehditler gibi sorunlar görüyoruz. Ayrıca dünya büyük bir dijital dönüşüm ve Asya ekonomilerinin yükselişine şahitlik etmekte. Türk ekonomisinin anılan bu sıkıntılar ve dönüşümlere ayak uydurması açıklanacak paketler, programlarla değil ancak çok büyük nitelikteki değişimlerle mümkün olabilir.

Bu değişimlerin özünü ise ithal ikame stratejisinin yeniden ihyası ile cari açığın azaltılması ve artan katma değerli üretimle enflasyon azalışı ve ihracat gelirlerinin artışı oluşturmalıdır.

Bunun için eğitimin nitelikli işgücü sağlayacak şekilde yeniden ele alınması da unutulmamalıdır.

Bu özün milli bir ilke olarak her siyasi akım tarafından benimsenmesi, yapılacak planların geniş halk kitleleri tarafından benimsenmesi ve desteklenmesini doğuracak. Bu da planın başarı şansını artıracaktır.

Özetle siyasi ve ekonomik olarak makası değiştirmemiz gereken günlere gelmiş bulunuyoruz. Artık doğru çözüm önerilerinin kusursuz bir şekilde uygulanma zamanıdır. Ertelemek, günü, yılı idare etmek telafisi imkansız sonuçlar doğurabilir.