1 Eylül Medyanın Halleri
HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI
AKŞENER, GÜL'ÜN ADAYLIĞI İÇİN Mİ KOŞTURUYOR?
KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in kan ter içinde kaldığı seçim gezilerinin yanına 6'lı masanın "ortak adayı" olmak için Abdullah Gül'ün ofis bahçesinden, kuş sesleri arasında çektiği videoyu koyup değerlendirin.
Abdullah Gül'ün tepeden inmeci, hazıra konan siyaset tarzı, sokakta kendini paralayan muhalefet liderlerine galebe çalabilir mi?
Ne yazık ki 6'lı masanın aday belirleme süreci buraya doğru ilerliyor.
Kamuoyunun karşısına çıkmaktan uzun süredir kaçınan Abdullah Gül'ün, 30 Ağustos gibi CHP'liler için sembol olan bir günde, 9 yıl önceki eleştirileri yanıtlamaya kalkması pek anlaşılır olmadı. Meselenin "ağaç" olmadığını herkes biliyor. Gül'ün, aday belirleme sürecinin tam ortasında kendini göstermeye başlaması son derece manidar.
(…)
6'lı masa için "ortak aday" belirleme işi gittikçe sarpa sarıyor. Gül'ü açıklasalar çarşı karışacak. Kılıçdaroğlu'nu daha baştan "kazanamayacak aday" olarak ilan ettiler. Tanınmamış bir adayın akıbeti, daha önceki tanınmamış aday olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nunkinden farklı olmaz. Ayrı ayrı girseler iddialarını kaybetmiş olacaklar. Bu açmazdan çıkmaları, adaylık düğümünü çözmeleri oldukça zor görünüyor.
ŞABAN İLE BARIŞ’TAN FİTNE FÜCUR HAREKETLER
HİKMET GENÇ / AKŞAM
Ortak aday vurgusuymuş. Aday yıpranmasınmış. Daha vakit varmış. Sonbaharmış, ardından kışmış...
Siz böyle devam edin bakalım. Siz uzattıkça, biz değil CHP'nin içindeki Bay Kemal karşıtları bitirecek sizi.
Dışarıdan da bazı "tarafsız bağımsız" CHP'li gazeteciler Bay Kemal'in adaylığını sabote etmeye çalışıyorlar.
En başta Şaban ile Barış.
Dedikodu yapıyorlar. Yok efendim Abdullah Gül; 'Kılıçdaroğlu kazanamaz' demiş. 'Yavaş'ın kalibresi yetersiz' demiş. 'Bundan olur, şundan olmaz' demiş...
Abdullah Gül nerden çıktı şimdi?
Ne demek istiyorsunuz? 'Bay Kemal olacağına Gül mü olsun' diyorsunuz?
Adayın tarifi var. Robot resmi ortada. Ceket dikildi.
Yapmayın arkadaşlar. Resmen fitne fücur hareketler bunlar!
BU BOZGUNCULAR KİM?
SALİH TUNA / SABAH
Yazık ki yazık, "patırtı" devam ediyor; 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda bile. (…)
İyi de 30 Ağustos'la ne alakası var?
Laiklik Cumhuriyet kurulduktan çok sonra, 5 Şubat 1937'de Anayasa'ya girdi.
Kaldı ki, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'na, 29 Ekim 1923'te alınan ve 30 Ekim 1923'te Resmi Gazete'de yayımlanan, "Türkiye devletinin dini, Din- i İslam'dır" ibaresi eklendiğine göre Türkiye Cumhuriyeti, "İslam Cumhuriyeti" olarak kuruldu demektir. Ki bu ibare 1924 Anayasası'nda da yer alır.
Hayır yani, Büyük Taarruz dönemimde, "Türkiye laiktir laik kalacak" sloganı atan birileri olsaydı, Gazi Paşa ve Mehmetçik, "Bu bozguncular da kim, içimizdeki Yunan ve İngilizler mi?" derlerdi.
KREDİYLE YAŞAMAK UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞINA DÖNÜŞMÜŞ
YAŞAR SÜNGÜ / YENİŞAFAK
Bugün krediyle yaşamak bütün dünyada bütün kesimlerde uyuşturucu bağımlılığına dönüşmüştür. Krediye ihtiyacı olmadığı halde kredi çekerek iş yapma alışkanlığı sadece iş adamlarının değil, tüketiciye dönüşen insanların da vazgeçemediği bir alışkanlıktır, hem de en tehlikelisidir, çünkü devlet ve bankalar tarafından meşru kabul edilen ve teşvik edilen bağımlılık yapıcı tek uyuşturucu türüdür. Üstelik uzmanlar tarafından bu uyuşturucunun düzenli bir şekilde alımı da tavsiye edilmektedir. Bütün bu değerlerin ters yüz edilişleri sürerken, borç almayanlar, kendi yağıyla kavrulanlar, borcunu hemen ödeyenler de sessizce toplum gözünde itibarsızlaştırmıştır. Bu zihinsel bir savrulmadır. Taşların yerine oturması zaman alacaktır.
DÜŞMANI YALNIZLAŞTIRMANIN ÖNEMİ
BARIŞ DOSTER / CUMHURİYET
Kurtuluş Savaşı’nın bir de diplomatik yönü vardır elbette. Afganistan, bizi tanıyan ilk devlettir, SSCB ise ilk büyük devlet. Savaşta, düşmanı kendi içinde parçalamak, Fransızların ve İtalyanların, İngilizlerle yaşadıkları çelişkiyi derinleştirmek, diplomasideki önceliklerimiz arasında olmuştur. Bunun sonucunda Fransa ve İtalya, Kemalist hareketle görüşmüş, onu muhatap almış, onunla anlaşma imzalamıştır. Hatta Ankara Hükümeti, Fransız ve İtalyanlardan silah alabilecek siyasi güce ulaşmıştır. Türk ordusu da bu güçle, donanımını daha da pekiştirmiştir. Sonra da Sakarya Meydan Muharebesi’nin ardından savunmaya geçen Yunan ordusuna yaptığı baskın taarruzla, Anadolu’yu dar etmiştir. Ardından Türk ulusu; gücünü Mustafa Kemal Paşa ve TBMM’den alan İsmet Paşa’yla Lozan’da, dünyanın en büyük diplomatik zaferlerinden birini kazanmıştır. Genç Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında eşit, saygın, onurlu yerini almıştır.
ERKEN SEÇİM VAR MI?
ABDÜLKADİR SELVİ / HÜRRİYET
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Bahçeli’nin, “Erken seçim yok. Seçimler zamanında yapılacak” açıklamalarından sonra erken seçim iddiasında bulunmak doğru değil. Ama Erdoğan’ın seçim gündemiyle MYK’yı toplamasının da bir anlamı olması lazım. İki ihtimal var.
1- Erdoğan nabız yokluyor.
2- Seçim hazırlıklarına önceden başladı.
AK Parti kulislerinden edindiğim izlenim, erken seçim olmadığı yönünde. Ha muhalefeti dağınık görüp baskın basanındır der, seçime giderse orasını bilemem. Ama yeni çıkan seçim yasasını uygulamak istiyorlar. En fazla 14 Mayıs’ta erkene çekilmiş bir seçim olabilir deniliyor. Üniversite sınavları, LGS, Kurban Bayramı derken yoğun bir haziran ayı bizi bekliyor. Bu yoğunluğun içine seçimleri sokmamak için belki 1 ay önceye çekilebilir deniliyor. Erdoğan bazı tarihleri sever. 12 Eylül’de referanduma gitmiştik. Demokrat Parti’nin tek başına iktidar olduğu 14 Mayıs düşünülebilir.