1 Eylül Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

KARAR VERİN ARTIK

Yıldıray Çiçek- Türkgün

Bir parti elbette başarı grafiğini yükseltmek için pazarlık yapar, ittifak şartlarından kendine en iyi payı almak ister. Bakınız: Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal, Ali babacan.

Ama Meral Akşener’in partisi gibi, pazarlık bu kadar mı ayağa düşürülür? Konuştuğunu, aldığı kararı bir saat içinde, bir gün içinde değiştiren bir parti düşünün?

Masaya oturursun, şartlarını koyarsın. Şartlarını kabul etmiyorlarsa masadan kalkarsın. Bu kadar kolay oysa. Bu ne böyle otur-kalk yahut “Aç-Kapa Artema muslukları” gibi…

Türkiye’nin bunca gündemi varken sizin papatya falı açıp “İttifak olacak-olmayacak” şeklinde gündem kirletmenize ne gerek var?

Meral Akşener ve avanesi!

Belli ki seçimlere tek başınıza girerseniz bir Büyükşehir ya da İl Belediyesi kazanmanız mümkün değil. İlçelerde de bu şansınız çok kısıtlı. O yüzden CHP ile büyükşehirlerde pazarlık adına elinizi güçlendirmek için “bir ileri- iki geri” yapıyorsunuz. Ama acizliğiniz paçalarınızdan akıyor.

Meral Akşener ya sen konuşma ya da "Ben 'dur' dedim durdu, 'gel' dedim geldi." diyerek partine alıp sözcü yaptığın Kürşad Zorlu’yu sustur. “Yerel seçimlerde el güçlendirme yapacağız” diye siyasi ahlak anlayışını zayıflatmayın.

KİM KİME DESTEK VERİR?

Hasan Basri Yalçın- Sabah

Dünya siyasetinde çok belirgin bir davranış kalıbı kendini hissettiriyor. Yeni kutuplaşmalar ve kamplaşmalar bekleniyor; ama bu kamplaşmalar nedense bir türlü ortaya çıkmıyor. Devletler herhangi bir kriz anında kendi tarafında olmasını istediklerine destek vermek şöyle dursun herkes birbirini yalnız bırakmaktan keyif alıyor. İster kriz bölgelerine bakın ister pozitif siyaset arayışındaki kurumsallaşma çabalarına, aynı resmi görürsünüz.

Ukrayna Savaşı'nda Batı tek sesle konuşmaya özen gösterse de tek bir cephe kurdu diyemeyiz. Çin, Rusya'ya destek verecek diye bekleyebilirsiniz; ama o destek hiç de beklenen seviyelerde görünmüyor. Türkiye mesela Ukrayna Savaşı sırasında kendini hiçbiri tarafa bağlamamak için özen gösteriyor. Afrika'da yaşananlara bakın. Dün de Gabon'da bir darbe oldu. Ben Afrika'da yaşananları Ukrayna Savaşı'nın bir uzantısı olarak görüyorum. Bir çeşit hesaplaşma, bir çeşit cepheyi genişletme çabası. Rusya, Fransa, ABD ve Çin gibi önemli aktörler, her Afrika ülkesini vekâlet savaşlarının bir parçası olarak görüyor gibi. Ama şimdilik Rusya ve Fransa ön planda. Dikkat ederseniz Rusya bastırıyor. Fransa ise doğrudan mücadeleye girmekten kaçınıyor; ABD desteği arıyor. Fakat bulacak gibi görünmüyor.

Afrika'daki diğer ülkeler de Fransa ile tam ittifak halinde bulunmaktan kaçınıyor. İşin ilginç tarafı Çin, tüm Afrika'yı hâlâ ekonomik ve ticari bir alan olarak görüyor ve Rusya'nın çabalarına doğrudan destek verdiğini söylemek mümkün değil. Çin en fazla Rusya ile Fransa'nın çekişmesinden doğacak boşlukları değerlendirmek istiyormuş gibi görünüyor. Bir de Türkiye'ye bakın. Afrika'ya çok önem verdiği sır olmayan Türkiye, neredeyse hiç sesini çıkarmıyor. Kendini yine bir tarafa yaslamaktan kaçınıyor.

GÖZLÜK

Melih Aşık- Milliyet

Gözlüğümü yenilemem gerekti... Hollanda sermayesi tarafından devralınan yerli bir firmanın şubesine gittim. Vasat bir çerçeve seçtim, fiyatı 900 lira... Camın fiyatı ise 3800 lira... Camın boyamasıyla birlikte fiyat 5 bin lirayı geçiyor... Sordum:

- SGK masrafa katılıyor mu?

- Katılıyor... Çerçeve için 100 lira, cam için 30 lira ödüyor...

- Yok canım... Peki mesela milletvekillerine ne destek sağlanıyor?

Gözlükçü arkadaş bir küçük defter çıkarıp açtı:

- Milletvekiline cam için 293, çerçeve için 510 lira destek sağlanıyor...

- Demek SGK’lıya 130 lira, vekile 800 lira destek var...

- Aynen öyle...

Bu arada gözlük için benim ölçülerimi alan arkadaşın pek de işin ustası olmadığını gördüm. Bu firma eskiden usta elemanlar çalıştırıyordu. Demek onlar da işin ucunu bırakmış. Oysa gözlükçülük hassas bir olay. Doğrudan göz sağlığıyla ilgili bir konu... Domates değil bu, sağlık satıyorsunuz...

ERDOĞAN'IN DÖNÜŞ HIZINA ERİŞEMİYORLAR

Soner Yalçın- Sözcü

Türkiye, 2013 yılında  (FETÖ eliyle) Rusya uçağı düşürülünce, gerilmiş siyasi ilişkileri yumuşatmak için BRICS’e tam üye olmak için çaba işine girdi.

Hatırlayınız süreci; PKK açılımının son bulması, FETÖ darbesinin başarısız olması ve sol liberal kamburdan kurtulma süreciyle AKP/Erdoğan’ın ilişkileri hem ABD hem de AB ile hayli gerildi.
Erdoğan’ın, 2018 yılında yine Johannesburg’daki BRICS zirvesine katılması Türkiye’nin yeni dönemdeki arayışları açısından önemli görüldü. Öyle ki:

Son beş yılda Erdoğan BRICS konusunda hep istekli göründü. Hele 2022 yılında Putin’in Türkiye’yi BRICS’e katılmaya davet etmesiyle ilişki doruğa çıktı. Peki:

2023 seçimi ardından AKP/Erdoğan yine eski dış politikaya dönüş mü yaptı? Seçimden sonra Erdoğan’ın dış politika üzerine ettiği sözlere bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız!

ENFLASYONU DÜŞÜRMEK İÇİN ÖNCE BU SORUNU ÇÖZMEK GEREK

Mustafa Yıldız- Haber7

Türkiye’de şu anda 1 numaralı sorun nedir?
Birçok kişinin hiç tereddütsüz “enflasyon” dediğini duyar gibiyim.
Hayat pahalılığı görmezden gelinemez bir sorundur.
Meselenin çözümü için hükümet canla başla çalışmaktadır.
Ev, otomobil piyasasını belirleyen kesim yani emlakçı - galerici; sektörde lider firmaya ilan veriyor. 
O platformdan vazgeçip daha düşük fiyatla başka sitede aynı ilanı yayınlamak isterse buna izin verilmiyor.
Yani koca ülkede emlak ve otomobil piyasasını sadece bir internet sitesi belirliyor.
O siteye büyük bir ceza kesildi.
Ama olan vatandaşa oldu. 
Hükümet ise emlak ve otomobil fiyatlarını dengeleyemediği için muhalefetin ağır eleştirilerine maruz kaldı.
Birkaç örnek olarak yazmaya çalıştıklarımız meselenin sadece PARA KAZANMAK amaçlı olmadığını ortaya koymaya yetmektedir.
Dışardan büyük ve açık saldırıya maruz kalan ülkemiz içerde para babalarının kartelleşerek ekonomiyi siyasi bir koza dönüştürmesine neden olmuştur.
Hükümet, enflasyonla tabi ki mücadele etmelidir. 
Alım gücünü arttırmak için daha çok gayret gösterilmelidir.
Ancak öyle görünüyor ki ülkemizde ekonomide söz sahibi olan rakamlardan öte küresel rekabetin dengeleridir.

Sonraki Haber