10 Temmuz Medyanın Halleri
10 Temmuz Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
MİT, SURİYE’DE TÜRK BAYRAĞINI İNDİRENLERİ TEK TEK YAKALADI
ABDULKADİR SELVİ - HÜRRİYET
KAYSERİ’DE yakılan ateş, zaman ayarlı bir provokasyondu. 30 Haziran gecesi Kayseri’de ‘Suriyeli birisi 5 yaşındaki Türk kız çocuğuna cinsel istismarda bulundu’ haberi üzerine Kayseri’de Suriyelilere yönelik saldırılar yaşandı. Evler taşlandı, işyerlerinin camları kırıldı, araçlar ateşe verildi. (…)
Bu provokasyonları tezgâhlayan istihbarat servisleri cinsel taciz, mülteciler gibi toplumun hassas olduğu konularda fay hatlarını harekete geçirdiler. Ama bir şey daha yaptılar. O çok tehlikeli bir tezgâhtı.
Amaç ne cinsel tacizdi ne de mülteciler sorunuydu. Kendisi cinsel tacizden sabıkalı olan şahsın cinsel taciz diye bir hassasiyeti olur mu? Göçmen kaçakçılığından mahkûm olan birinin mülteciler diye bir sorunu olur mu? O mültecilere, müşteriler diye bakar.
Burada asıl hedef Suriye ile başlayan normalleşme sürecini sabote etmekti. Çünkü savaş ağaları, terör örgütleri, yabancı istihbarat servisleri, Suriye üzerinde hesabı olan ülkelerin en çok korktuğu şey Türkiye ile Suriye ilişkilerinin normalleşmesi, Erdoğan ile Esed’in görüşmesi.
Bu durumda mamaları kesilecek. Bunun için toplumu kışkırtacak ne varsa sahaya sürdüler.
Bunların başında da Türk bayrağına yapılan saldırı geliyordu.
Bu millet bayrağı için canını verir. Hele hele o bayrak sayesinde namusunu, canını kurtaran insanlar bir de bayrağımıza hakaret ederse biz bunu kabullenemeyiz. O nedenle TSK, hemen Suriye’deki tüm birliklerimize ‘bayrağa dokunanı vurun’ talimatını verdi.
Bu devlet yarına bırakır ama kimsenin yanına bırakmaz. Şimdiye kadar olduğu gibi.
MİT ise bayrağımızı yere atanları tek tek tespit etti. Olayları provoke edenlerin bir kısmı etkisiz hale getirildi. Bayrağımıza el uzatan 4 kişi yakalandı. Suçlarını itiraf ettiler.
Al Mohammad Alhac Hasan Hamade: “Yaptıklarım için şerefli Türk halkından özür dilerim.”
Ahmed Nano: “Bazı kesimlerin provokasyonu ile sosyal medyanın provokasyonu ile Türk bayrağına saldırdık. Bu tavrımdan dolayı bütün kalbimle özür diliyorum.”
BATI SARSILIRKEN DOĞU BÜTÜNLEŞİYOR
BERCAN TUTAR - SABAH
Batı'nın iç ve dış krizleri derinleşirken Asya-Pasifik, Orta Asya ile Ortadoğu'dan oluşan ve genel olarak Küresel Güney diye nitelenen Batı dışı dünya ise iç ve dış sorunlarını ezber bozan uzlaşı, ittifak ve reform hamleleriyle çözerek her geçen gün daha da bütünleşiyor. (…)
BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) küresel teveccüh artarken Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Orta Asya'da dengeleri yeniden kuruyor. Gürcistan ve Ermenistan Batı kampı yerine Doğu'ya yöneliyor. Mesut Pezeşkiyan ve Beşar Esad açılımlarıyla İran ulusal Türkiye ise bölgesel barış ile istikrarlarına yönelik tarihi adımlar atıyor.
Böyle bir süreçte NATO'nun 75'inci kuruluş yıldönümü için ABD'ye giden Başkan Erdoğan'ın eli her açıdan çok güçlü. Çünkü Batı'da Putin ile birlikte en çok rağbet gören iki devlet adamından biri. Dolayısıyla meşruiyetleri dibe vurmuş emperyal merkezdeki liderlerin yükselen yeni dünyanın en kritik kurucu siyasi liderlerinden Sayın Erdoğan'ın uyarılarını can kulağı ile dinlemelerinde fayda var. Çünkü hegemonik ölüm döşeğindeki Atlantik'in tek kurtuluş reçetesi Başkan Erdoğan'ın onlara çizdiği küresel adalet ve eşitliğe dayalı yol haritasıdır. Aksi halde çöküşleri daha da hızlanacaktır.
KİRACI OLANA HER ÜCRET DÜŞÜK, EV SAHİBİ OLANA HER ÜCRET YÜKSEK
YUSUF DİNÇ - YENİ ŞAFAK
Bakan Şimşek’in asgari ücretin düşük olmadığını değerlendirdiği sözleri de gündemde yer tutuyor. Asgari ücret düşük mü, değil mi, diye gerçekten üstüne düşündüm. Vardığım sonuç şudur; bugünün şartlarında kiracı olana her ücret düşük, ev sahibi olana her ücret yüksek. Bu ifadem biraz abartılı bulunabilir, abartılı bulanlar haklıdır da… Ancak ortalama hanehalkı bütçesinden kiranın aldığı pay göz önüne alınırsa böylesi bir ifade de kurulabilir işte. “Biz evsahibiyiz ama geçinemiyoruz,” diyecek istisnalar da vardır veya çoktur da. Kabul. Ama şu da bir gerçek ki; zorunlu kiracı durumundakilerin (ihtiyari kiracıları ayırıyorum) geçim zorluğu bunların hepsinden fazladır.
Sadece asgari ücret değil, düşük katma değerli işlerin asgari ücretin biraz üzerinde olsa da mevcut ücret seviyesi ev sahibi yapmadığı gibi kiraları karşılamakta da yetersiz. Ki alt gelir grubunun çoğu kiracı durumda.
Gerçi alt-orta-üst gelir grubu kategorilerini bir tarafa bırakacak kadar büyük bir kiracılık meselesi var ortada. Asgari ücret piyasada 20 bin liraları gördü. İşverenler çekinmiyor bu ücreti vermeye. Belki de asgari ücret vermenin kendi işveren imajlarını bozduğunu da anladılar. Yahut hala aynılar da asgari ücretin yetersiz olduğunu düşünüyorlar. İmalat sanayiindeki büyük işgücü açığı nedeniyle en düşük ücretler o tarafta daha da yüksek. 25 bin liralardan başladığı piyasada gözlemlenebiliyor.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ
SONER YALÇIN - SÖZCÜ
Türkiye’nin bugün Esat’ın yanında olması, çektiği sıkıntıları giderici derman bulmaya yönelik dost tavırları
Arap halkı gözünde Erdoğan’ı yüceltecektir.
Evet, emperyalizm Suriye’de yenilmiştir…
Çözüm namlunun ucunda değildir artık. Askeri seçenek son bulmuştur. Esat zorlu sınavdan başarıyla çıkmıştır. Ki Suriye yenik-moralsiz Arap imajını da düzeltmektedir…
Şimdi barış zamanıdır.
Şimdi Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlama zamanıdır.
Şimdi yıkılan tüm siyasi ekonomik kültürel “köprüleri” onarma zamanıdır.
Güven eksikliğini ortadan kaldırmalıyız. Bu sebeple Erdoğan’ın tepeden bakma tavrından vazgeçmesi olumlu önemli adımdır.
Karşımızda salt Esat yoktur, salt Suriye yoktur, yarım milyar nüfuslu büyük Arap toplumu vardır.
Büyük Atatürk bir kez daha haklı çıkmıştır; 1923’ten beri dış politikamız bellidir; Yurtta Sulh Cihanda Sulh…
Arap milliyetçiliği ile ilk kez bu minvalde buluşabiliriz.
GÜZİN VE ABİDİN DİNO’YU BULUŞTURMAK BİR GÖREVDİR
DOĞAN HIZLAN - HÜRRİYET
GÜZİN DİNO, Abidin Dino’nun yanına gömülmeli.
Güzin Dino’nun Paris’teki mezarının yok olmaz üzere olduğu haberlerini ve bununla ilgili gelişmeleri okumuşsunuzdur. (…)
Onlar Türk edebiyatının, Türk sanatının, entelektüellerinin temsilcisi olarak bir görevi üstlendiler.
Yurtdışında yaşamayı seçmek zorunda kalanların öyküsü, Türk siyasi hayatının da sayfalarında yer almalıdır. Yurtdışındaki kitap fuarları da buluşma, hasret giderme için bir olanaktı.
Sanatçıların, yazarların hangi nedenle olursa olsun gündeme gelmelerini onlara ilgi gösterme vesilesi sayarım.