100 binleri katledenin kırmızı halıyla karşılandığı zirve: G7 Hiroşima
Bugün G7, uluslararası refah ve kalkınmanın önündeki büyük engellerden biridir. Çin’in barışçıl gelişimi, Rusya’nın NATO ve aparatlarına karşı Ukrayna’da verdiği başarılı mücadele, gelişen Türkiye, İran, Hindistan, Brezilya gibi ülkeler, ABD üstünlüğünün ölüm çanını çalmaya devam ediyor.
6 Ağustos 1945’te sadece modern zamanın değil, bütün bir insanlık tarihinin en korkunç saldırısı yaşandı. ABD savaş uçakları Japonya’nın Hiroşima kentine, ‘küçük çocuk’ adı verdiği atom bombası attı. Katliamda şehrin yarısından fazlası yok oldu, ilk beş yılda 200 bin insan öldü, yüz binlerce insan sakat kaldı.
Dönemin ABD Hava Kuvvetleri Generallerinden Curtis LeMay “Savaşı kaybetseydik, hepimiz savaş suçlusu olarak yargılanırdık.” açıklaması yaptı.(1) 1946’da ABD Stratejik Bombalama Araştırmalarının yayımladığı resmî belgede ise “Atom bombası atmasak da Japonlar teslim olacaktı.” itirafı yapıldı. (2)
ABD resmi olarak savaş suçlusu olarak yargılanmadı ya da Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı atom bombalarından dolayı herhangi bir tazminat ödemedi.
KİŞİDA KUZENİNİ HATIRLAR MI?
78 yıl önce Hiroşima köprüsünün yakınlarında Eiji Kişida adında 4 yaşında bir çocuk annesiyle birlikte yürüyordu. Amerikan pilot Enola Gay tarafından atılan atom bombası, iki kilometreden daha az bir mesafede, üstlerinde patladı. O gün Hiroşima’da bulunan çocuğun teyzesi, kısa bir süre sonra Eiji’yi bulduğunda gördüklerini şöyle anlattı: “Küçük bedeni tanınmaz hale gelmiş, erimiş bir et parçasına dönüşmüştü. Ölümü onu acıdan kurtarana kadar zayıf bir sesle su için yalvarmaya devam etti.”(3)
İnsanlık tarihinin bu en ağır katliamının üzerinden 80 yıl geçmeden, Hiroşima, kırmızı halılarını G7 Zirvesi için şehre gelen ABD yönetimi için serdi. Hiroşima’daki kırmızı halının bir ucunda ABD Başkanı dururken diğer ucunda onun “sadık müttefiki” ve ABD ordusu tarafından daha 4 yaşında katledilen Eiji Kişida’nın kuzeni Japon Başbakan Fumio Kişida duruyordu...
ANA GÜNDEM: RUSYA VE ÇİN
Kişida, Japon halkının ve hatta kendi akrabalarının katillerine kırmızı halı seredursun, uluslararası gelişmeler hem ülkesi hem de G7 grubu için olumsuz devam etmekte. Kovid-19 küresel salgını sonrası dünya ekonomisinde süregelen daralma, bozulan tedarik zinciri, ABD’nin temerrüde düşme riski ve batan bankalar, küresel ekonomide resesyon olasılığının artması, özellikle küresel güney ülkelerinde yüksek borç riski ve döviz sıkıntısı vs. gibi uluslararası sorunların arttığı dönemde G7 zirvesinin ana gündem maddesi ise tüm bunlar yerine yine Çin ve Rusya oldu.
G7 Hiroşima Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde ilk sırada “Rusya’nın yasadışı saldırısı karşısında Ukrayna’yı gerektiği sürece desteklemek” vardı. Bu maddeden hemen sonra ise Çin’e karşı “Özgür ve açık bir Hint-Pasifik’i desteklemek ve statükoyu güç veya zorlama yoluyla değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimlere karşı çıkmak” ifadeleri yer aldı.
Bildirgenin içeriğinde Rusya’ya desteğini sunan ülkeler “Rus savaş makinesini destekleyenleri, G7 teknolojisi, endüstriyel ekipman ve hizmetlerden mahrum bırakacağız” sözleri ile tehdit edilirken; Pekin’i de Güney ve Doğu Çin Denizlerindeki “militarizasyon faaliyetleri” ve “genişletici denizcilik” iddiaları konusunda ‘uyardı’.(4)
Bildirinin 51. ve 52. maddelerinde bu sefer daha ayrıntılı biçimde Çin hedef alındı, “üye devletler Çin’in ekonomik baskılarına direnmeli” ifadeleri kullanıldı. “Çin’in yarattığı jeopolitik zorluklar”dan dem vuruldu ve “G7 üyelerinin kilit tedarik zincirlerindeki aşırı bağımlılığı azaltmak üzere kendi ekonomik dinamizmlerine yatırım yapmak için bireysel ve kolektif olarak hareket edecekleri ve Çin'in küresel ekonomiyi bozan piyasa dışı politika ve uygulamalarının yarattığı zorlukları ele almak için çalışacakları” belirtildi. Hong Kong, Tibet, Sinciang, Tayvan ve Güney Çin Denizi’ne yönelik Batı kara propagandası papağan gibi yine tekrarlandı.
‘ESKİ DÜNYA ÖLÜYOR’
Ünlü İtalyan devrimci Gramsci “Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor.” demişti. G7’ye bakınca akıllara gelen ilk analoji bu olur sanırım. Bir zamanlar dünya ekonomisinin %70’ini oluşturan bir “zenginler kulübü” olan G7, son yıllarda ekonomik ağırlığı ve siyasi albenisinin azalmasıyla birlikte ciddi bir varoluşsal krizle karşı karşıya.
G7 sonuç bildirgesinde Rusya 23 kez, Çin ise 20 kez geçiyor. Bildirgede “Ukrayna” ve “Hint-Pasifik” başlıklarının peşi sıra gelmesi, Ukrayna’dan Tayvan Boğazı’na kadar ezilen ulusların aynı cephede yer aldığının bir başka göstergesi.
Zirveye Rusya ve Çin’den tepki gecikmeden geldi. Çin Dışişleri Bakanlığı “en büyük zorba” olarak nitelendirdiği ABD’yi “zorlayıcı diplomasi” yapmakla eleştirdi(5), Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise “G7’nin Rusya ve Çin’i ikili biçimde çevrelemeyi amaçladığını” belirterek “ABD, G7 Grubunu Ukrayna’da Rusya’nın kaybetmesi için zorluyor” açıklaması yaptı.(6)
‘ESKİ DÜNYA’ HİROŞİMA’DA ÖLÜRKEN ‘YENİ DÜNYA’ XİAN’DA CANLANIYOR
G7 Zirvesine ABD’nin Çin ve Rusya’yı kuşatma stratejisine uygun olarak Güney Kore ve Ukrayna gibi “kulübün piyon ülkeleri” de davet edildi. Çin ise buna karşılık olarak Antik İpek Yolu’nun başladığı kadim başkent Xian’da (Şian) Orta Asya Devletleri Konferansı düzenledi. Böylece yoğunlaşan jeopolitik çatışmanın kalbi Hiroşima ve Xian (Şian)’da attı.
Toplantının ana maddelerinden biri, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in (Şi Cinping) Kuşak ve Yol Girişimi’ni ete kemiğe büründüren “Küresel Kalkınma”, “Küresel Güvenlik” ve “Küresel Medeniyet” Girişimleri oldu. Bu bağlamda Orta Asya’nın 5 önemli ülkesinin (zirveye Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan liderleri katıldı) Çin ile birlikte güvenlik risklerine karşı koymak ve ülkelerinin modernleşmesini ve kalkınmasını gerçekleştirmek için birbirlerini desteklemeleri gerektiğine yönelik ortak anlayış geliştirmelerinin farkında olduğu görüldü. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Xi, “karşılıklı yardımlaşma, ortak kalkınma, evrensel güvenlik ve sonsuz dostluk özelliklerine sahip ortak bir geleceğe sahip Çin-Orta Asya Topluluğu için birlikte çalışmak” başlıklı bir açılış konuşması yaptı.(7)
ABD, 78 yıl önce yıkıma uğrattığı Hiroşima’da “ölen eski dünya” ortaklığını canlandırmaya çalışadursun; Xian’da, “dünyanın kalpgâhı” olarak adlandırılan Orta Asya ülkeleri liderleri, Çin öncülüğünde “ABD merkezli” dünyadan çıkışın taşlarını döşemeye devam etti. ABD’nin iki yıl önce Afganistan’dan “utanç verici” kaçışı sonrası Orta Asya’nın kalkınması ve yeniden inşası için inisiyatif bölge ülkelerine ve Çin’e geçti. Eski dünya, Hiroşima’da atom bombasının izleri arasında “ölmeye” devam ederken, yeni dünya Xian’da canlanmaya devam etti. Neoliberal dogmaya gerçek bir müminin sadakati ile hâlâ bağlı olanlar, tek kutuplu uluslararası düzen piramidinin tersine döndüğünü ise elbette fark edemiyorlar.
‘ÇİN-RUSYA ÇATIŞMASI’ MI?
Batılı dergilerde yayımlanan “Orta Asya’da Çin-Rusya çatışması” tespitleri ise çürüyen bir sistemin kalemşorlerinden çıkan ve somut karşılığı olmayan tezlerdir. 2022 başında Kazakistan’da karşı devrimci ayaklanma girişimine karşı Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü uyarınca Rusya askeri olarak müdahale etti, Çin de siyasi ve ekonomik olarak Kazakistan hükümetine desteğini sürdürerek karşı durdu. Kaldı ki Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü aracılığıyla Rusya ve bölge ülkeleri ile ortak tatbikatlar yaparak hem Kazakistan’da karşı devrimci ayaklanmaya hem de ABD’nin Afganistan’dan kaçışı sonrası ortaya çıkabilecek olası terör eylemlerine karşı ortak askeri işbirliği mekanizmalarını geliştirdi. Ayrıca Sinciang-Uygur Özerk Bölgesi’ne yakın Afganistan’ın Horasan bölgesinde ABD’nin desteklediği ayrılıkçı grupların bulunması da Çin’in bölgede askeri olarak varlığını güçlü kılmasını gerektirmektedir.
Yani Amerikan elitlerinin iddia ettiği gibi “Orta Asya’da Rusya ve Çin’in çatışma” değil, tam tersine askeri, ekonomik ve siyasi ortak paylaşımı bulunmaktadır. ABD yanlısı herhangi bir “renkli devrim”in ne Çin’e ne de Rusya’ya faydası olacağını iki ülkede çok iyi bilmektedir.
DÜNYA G7’DEN BÜYÜKTÜR
Bugün G7, uluslararası refah ve kalkınmanın önündeki büyük engellerden biridir. ABD’nin stratejik çıkarlarına hizmet etmeye zorlanan bu “yalnız kalpler kulübü”, yeni rotasını belirlemelidir. ABD dışındaki G7 içindeki ülkeleri, ABD’nin peşine takılarak jeopolitik çatışmayı artıran ve “Yeni Dünya”nın yükselişini kanının son damlasına kadar umutsuzca engellemeye mi çalışacak? Yoksa yeni uluslararası düzendeki şerefli konumunu almanın yollarını mı arayacak? Çin’in barışçıl gelişimi, Rusya’nın NATO ve aparatlarına karşı Ukrayna’da verdiği başarılı mücadele, gelişen Türkiye, İran, Hindistan, Brezilya gibi ülkeler, ABD üstünlüğünün ölüm çanını çalmaya devam ediyor. G7 için kendisi açısından “olmak ya da olmamak” sorunu budur.
Kaynaklar
(1) http://www.errolmorris.com/film/fow_transcript.html
(2) https://apps.dtic.mil/dtic/tr/fulltext/u2/a421958.pdf
(3) https://www.wsj.com/articles/in-hiroshima-biden-will-meet-leader-whose-family-knew-atomic-bomb-tragedy-db677b53
(4) https://www.whitehouse.gov/briefing-room/statements-releases/2023/05/20/g7-hiroshima-leaders-communique/
(5) https://www.globaltimes.cn/page/202305/1291028.shtml
(6) https://tass.com/politics/1620575
(7) https://www.mfa.gov.cn/eng/zxxx_662805/202305/t20230519_11080116.html