13 Haziran Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

BATI’NIN PROJESİYDİ

NEDİM ŞENER / HÜRRİYET

Kitledeki nefret ve öfke öyle bir hale geldi ki, 12 yıldır herkesin gözü önünde yaşanan gelişmeler bir anda bir cümle ile söyleniyor artık.

İş çığırından öyle çıktı ki, Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’ın sürekli kazanması için Batılı ülkeler tarafından bir proje olarak CHP Genel Başkanı yapıldığı gibi akla ziyan yorumlar yapılmaya başlandı. Hatta Fatih Altaylı bunu emekli bir büyükelçi olan eski CHP’li bir milletvekiline dayandırıyor.

Evet, CHP eski milletvekili olan emekli büyükelçi Onur Öymen, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına gelişinin bir proje olduğunu söylemişti ama bunun ulusalcı Deniz Baykal’ın gönderilmesi ve CHP’nin dönüştürülmesi için amaçlandığını şöyle anlatmıştı:

“Wikileaks belgelerinden önce size şunu anlatayım. İpekyolu diye bir enstitü var İsveç’te. Türkiye ve Orta Asya ülkeleri hakkında raporlar hazırlıyor, değerlendirmeler yapıyor. ABD’deki John Hopkins Üniversitesi ile birlikte çalışıyorlar. Bunun yöneticileri beni 2009 yılının başlarında ziyaret etti. Dediler ki, biz Türkiye ile ilgili son raporumuzu size getirdik. Türkiye ile ilgili muhtemel senaryolar. 60-70 sayfalık bir rapor. 3 senaryo var. Birinci senaryo, Türkiye Batı’dan tamamen kopar, tamamen bir İslam devleti olur. Böyle olursa nasıl olur, bunun olumsuz sonuçlarını da tamamen anlatıyor. 2’nci senaryo, 2011 yılında Türkiye’de bir askeri darbe olur. Şu olur, bu olur, o da kötü olur. 3’üncü senaryo, iç politikada önemli değişiklikler olur. Deniz Baykal istifaya zorlanır, mecbur edilir. İpekyolu Enstitüsü’nün raporu. ‘İslam ile Demokrasi Arasında Çekiştirilen Türkiye’ başlıklı bir çalışma. Deniz Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu gelir, Kılıçdaroğlu partinin politikalarını değiştirir.”

Evet, her şey Onur Öymen’in dediği gibi oldu. O proje için taşeron olarak FETÖ devreye girdi. 2010 yılında FETÖ’nün kaset kumpasıyla Deniz Baykal partinin başından gitti, yerine Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Ama o proje Erdoğan kazansın diye değil, Kılıçdaroğlu Atatürkçü CHP’yi dönüştürsün ve Erdoğan yerine iktidar olsun diye yapıldı. Evet, Kılıçdaroğlu CHP’yi dönüştürdü ama başarılı olamadı. Yani Kılıçdaroğlu Batı için kötü yatırım oldu. Tek başına başaramayınca, 6’lı Masa projelendirildi ama o da çuvalladı.

AVRUPA’DA ‘SAVAŞ EKONOMİSİ’ TARTIŞMASI

KEREM ALKİN / SABAH

Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupa'yı, bilhassa Rusya ve Ukrayna'dan ithal edilen tarım ve gıda hammaddeleri, gübre, doğalgaz ve petrol ürünleri, madenler, nadir metaller, otomotiv gibi kritik imalat sanayi sektörü ara mamulleri ile, ayçiçek yağı gibi nihai gıda ürünlerinden başlayarak, pek çok tüketim malı tedariğinde zorlamaya devam ediyor. Türkiye'nin etkili desteği ile, Türkiye ile Birleşmiş Milletler'in (BM) inisiyatifinde 1 yıldır sürdürülmekte olan Karadeniz Tahıl Koridoru İnisiyatifi sayesinde, küresel gıda fiyatlarında, bilhassa orta ve düşük gelir düzeyindeki ekonomileri rahatlatacak şekilde, düşüşler gözlense de, son 1,5 yıldır küresel gıda fiyatlarındaki dalgalanmadan etkilen Avrupa'nın gıda üreticisi ve tedarikçisi olan firmaları ise henüz bu düşüşleri yeterince ürünlerin satış fiyatlarına yansıtmış değiller.

Bu nedenle, Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, geçtiğimiz Cuma günü Fransa'nın önemli bir ulusal ekonomi kanalında yaptığı açıklamada, 75 büyük gıda şirketinden gelecek aydan başlayarak yüzlerce üründe fiyat indirimi yapma sözü aldıklarını ifade etti. Le Maire, gıda şirketlerinin indirim sözlerini tutmamaları halinde 'ciddi vergi cezaları' gibi finansal yaptırımlar ile karşı karşıya kalma riskini göze alacaklarını da bilhassa vurguladı. Ülkemizde de Ticaret ile Hazine ve Maliye Bakanlığımızın Türkiye'nin önde gelen üreticileri ve perakende zincirleri ile son bir yıldır yürüttükleri bu yönde çalışmalar ve uymayanların mali açıdan cezalandırılabileceğine yönelik duruşu 'kendine göre' eleştirenler, dönüp Fransa'ya baksınlar. Üstelik, Türkiye'de ve Fransa'da gözlenen bu duruş, sadece bu iki ülke ile de sınırlı değil.

‘FETÖ-MEN'LERİN YÜKSELİŞİ VE DÜŞÜŞÜ

KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM

14-28 Mayıs seçimlerinde Fetö-menlere çok iş düştü. Bu listeyi ekonomist Fetö-men'ler, türkücü, reklamcı, basketbolcu, oyuncu, komedyen Fetö-men'ler vs. biçiminde uzatmak mümkün. Seçim sürecinde muhalif propaganda, dezenformasyon ve manipülasyonun büyük kısmı bu kişilerin hesaplarından yapıldı. Bazen iftira attılar, bazen bile bile yalan paylaşımlar yaptılar. Fakat arka çıktıkları parti ve adaylar kaybedince düşüşe geçtiler.

Şimdi kısa bir tatil molası verip, kendilerini biraz unutturduktan sonra, tekrar yeni maskelerini takarak sahalara geri dönmeye hazırlanıyorlar.

Sonuçta olan kamuoyunun doğru bilgilenme ve haber alma hakkına oldu. Toplumu yordular, kutuplaştırdılar, insanları birbirine karşı nefretle yüklediler. Bu dezenformasyon ve manipülasyon biçimiyle toplumsal ve siyasal iletişim kanalları neredeyse tıkandı. İnsanlar arasında temel iletişim biçimi, yani konuşup anlaşma yolu bile dinamitlendi. Konuşarak bir yere varmak artık hiç mümkün olmayacak sanki.

Buradan çıkış için sosyal-medya alanının temel ve öncelikli bilgilenme alanı olmaktan çıkması ve önemini büyük ölçüde yitirmesi gerekiyor. Bunun için de öncelikle Fetö-men'lerden kurtulmamız lazım!

HAFİF YENİLGİ

KADİR YILDIZ / TÜRKGÜN

CHP’nin mevcut Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kazanmadık ama ağır yenilgi de almadık” diyerek koltuğunu korumaya çalışıyor.

Parayı basanın düdüğünü çalan anketçilerin “kazanıyoruz” sözleriyle kulak zarlarını deldiklerini söylüyor. Rakamların kendisini kandırdığını, hesap uzmanı da olsa masadaki hesabın sandığa uymadığını itiraf ediyor. Muharrem İnce’yi çırak çıkarma hesaplarının tutmaması da ciğerini dağlıyor.

Konu ne zaman “değişim” taleplerine gelse kulak zarlarının tahrip olduğundan dert yanıyor, kendisi dışında herkesin değişmesi gerektiğini düşünüyor. Önceliği de yardımcısı olarak görevlendirdiği başarısız iki belediye başkanına veriyor ve “yerel seçim kapıda, görüşürüz” mesajı veriyor. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a “ya başarısızlığa ortak olun ya da değişim değişim diyerek baş ağrısı yapmayın” diyor.

CHP, yenilgilerin amiral partisi olarak bayrağı kimseye kaptırmıyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun da üst üste yenilen parti unvanını taşıması sebebiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “yılın çetesi” ödülü vermesi gerekiyor.

Hak etmedi mi?

Anasının ak sütü kadar…

ÜLKE BAYRAĞINA KARŞI LGBT PAÇAVRASI!

ERSİN ÇELİK / YENİ ŞAFAK

Çocuğunuzun öğretmeni travesti olsa ne yaparsınız? Şaşkınlıkla, “Türkiye’de mi?” karşı sorusu gelecektir hemen. Türkiye’de böyle bir zemin yok, çünkü henüz ilk ve orta öğretime sızamadılar. Ancak çaba sarfediyorlar. LGBT ekosistemi ülkemizde; medyada, dijital içerik platformlarında, iş dünyasında, sivil toplum kuruluşlarında, siyasette, üniversitelerde ve sanat camiasında belli aşamada kök saldı. Bunu kabul etmeliyiz. LGBT lobileri tüm dünyayı böyle aşama aşama baskı altına aldı zaten.

Bakın Amerika ne hale geldi. Bir zamanlar dizilerde ve Hollywood filmlerinde eşcinsellik mizah konusuydu. Yıllar içinde dizi ve filmlerdeki dil değişti. Bir süre sonra da dev markalar, ünlü oyuncular LGBT güzellemeleri yapmaya başladı. Geldiğimiz noktada Amerika’da eşcinsellik dokunulmazlık zırhına hatta üstünlüğe dönüştü.

ABD’de 20 eyalet dışındaki tüm eyaletlerde eşcinsel evlilik yasal. LGBT’liler artık sadece sokaklarda ya da ekranlarda değil, okullarda ve kiliselerde dahi çocukların karşısına rol model olarak çıkarılıyor. Endişeli aileler de meydanlara inerek “Çocuklarımızı rahat bırakın” diye feryat ediyorlar. Ancak seslerini kimse duymuyor. Çünkü Amerika, LGBT ekosistemini inşa eden devlet aynı zamanda. Başkan Joe Biden da LGBT'lilerin resmi ev sahipleri ve politik hamileri.

Sonraki Haber