14 Ekim Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkanları...
GAZZE ŞERİDİ’NDEN ‘BOĞMA TELİ’ NASIL YAPILIR?
Nedret Ersanel - Yeni Şafak
Küresel güney-kolektif Batı arasındaki rekabetin, yani Doğu-Batı hesaplaşmasının yeni sahasına girmiş bulunuyoruz. Türkiye, bir yandan “haklının” yanındaki yerini-asla bozmadan-korurken, diğer taraftan jeopolitiğin dayattığı riskleri bertaraf edip, fırsatları değerlendirmek zamanına yaklaştı. Mesela, son G-20 zirvesinde ortaya atılan ve Ankara’nın yüksek perdeden itiraz ettiği Hindistan-Körfez-İsrail-Avrupa koridoru HAMAS atağıyla-kim bilir ne kadar zaman-sakatlanmış oldu. Fırsatlardan bir örnek budur. Irak-Suriye denklemlerindeki ve Kafkaslar’daki İran pozisyonunu da zayıflatır. Karadeniz’deki Amerikan baskısını düşürür. Batı nezdinde Ankara elini güçlendirir. Cumhurbaşkanı’nın düşürülen SİHA’mız için kurduğu, “deftere yazdık” mealindeki açıklaması Washington’a değil CENTCOM’a, o mahfilin akıl hocalarına yöneliktir. Malûm, CENTCOM da attığı tweeti silmişti. Bu da yeni durumun PKK/YPG ile mücadelede de fırsatlar sunabileceğini akla getiriyor.
FİLİSTİN’İN TOPRAKLARINI SATTILAR MI?
Melih Altınok - Sabah
Bir halkın bağımsızlık ve insanca yaşama talebini, mücadelesini değersizleştirmekten başka hiçbir işlevi olmayan iddialara gelince... İki dünya savaşı arasında bazı Filistinlilerin evini, arazisini sattıkları kişiler arasında Yahudilerin olması gayet normaldir. Bu oranın çok çok düşük olduğuna dair pek çok yayınlanmış çalışma da mevcut. Filistin halkı "Holokost" konulu İkinci Dünya Savaşı sonrası topraklarından oldu. BM 1947'de Filistin topraklarının bölüşülmesine karar verince başlayan İsrail-Arap Savaşı'nda başarı elde edemeyince yaşadıkları bölgelerden sürüldüler. Geçtiğimiz gün de kullandığım yukarıdaki harita, İsrail'in ur gibi yayılışının noter satışıyla değil, araya kan girdikten sonra başlayan çatışmalarla olduğunun en net kanıtı. Ayrıca, her şey bir yana... İsrail uçaklarının bombalamasında ölen Filistinli bir bebeği görünce aklınıza bebeğin dedesinin verdiği "yanlış" karar falan geliyorsa ya ruh hastasısınız ya da gerçek bir kötü. Zira bu savunma, zamanlaması itibarıyla olsa olsa Gazze'de bebeklerin başına bomba atma emrini vicdanına kabul ettiren pilota ait olabilir.
AMERİKA VE İSRAİL RAHAT DURMAYACAK
Eray Güçlüer - Akşam
ABD'nin İsrail'e göndermiş olduğu askeri güç ve yardımların aslında iki temel faaliyeti icra etmek için oluğu ABD yönetimince ilan edildi. Birincisi Gazze'ye İsrail kara saldırısı yaptığında üçüncü tarafların Hamas'a ve Filistin'e olası yardımlarını önlemek için kara sınırlarında tedbir almak. İkincisi ise İsrail'in Gazze'yi denizden ablukasına destek olmak. Ancak bu noktada temel sorusu normalden daha fazla güç birikmesi olmuşsa acaba ABD ve İsrail Hamas'la hesaplaşmasını bitirdikten sonra duracaklar mı? Bugüne kadar İsrail'i rahatsız eden Suriye'deki Şii milisler ile Lübnan'daki Hizbullah güçlerini cezalandırmak için birtakım girişimlerde bulunacaklar mı? İlk etapta ABD ve İsrail'in hedefi Hamas'mış gibi görünüyor. Tabii emperyalist güçler Hamas'la hesaplaşma planları yaparken Allah'ın da bir planı olduğunu unutmamak gerekir. Ancak Hamas'la hesaplaşma bahanesiyle bu mesele Suriye ve Lübnan'dan toprak koparma, başta PKK/YPG olmak üzere emperyalistlerin taşeronlarını destekleme ve hatta yeni Ortadoğu planını hayata geçirmeye dönebilir mi? Aslında bu sorunun çok basit bir cevabı var. Eğer ortada bir silah varsa bu silah bir gün mutlaka patlar. Olayın bizi ilgilendiren yönü ise tedbirli ve adil bir yaklaşımla Filistin'deki savaşın daha fazla kan dökülmeden çözümüne destek olmak ama aynı zamanda işin büyüyebilmesi ihtimaline karşı da şimdiden hazır olmak. Çünkü ABD ve İsrail rahat durmayacak gibi görünüyor.
HAYIRSEVER İŞ ADAMINA BAK HELE!
Yıldıray Çiçek - Türkgün
Hangi hayırsever bir iş adamı(!), on binlerce insanı öldürmüş terör örgütünün televizyon kanalı IMC Tv’ye çıkar ve PKK’yı "PKK Türkiye'de kalmalı ve mücadele etmelidir” diyerek ve üstüne “Rasyonel siyaset yapma kapasitesine sahip bir örgüt” şeklinde bir propaganda yaparak PKK’yı kutsallaştırmaya çalışır ki? Osman Kavala’nın ilişkileri, diyalogları ve kimden yana olduğu alenen ortadadır. Sırf ona sahip çıkanlara bakarak kimin adamı olduğunu herkes anlayabilir. Böyle birine, Avrupa Konseyi’nin en büyük insan hakları ödülü olan Vaclav Havel Ödülü veriliyor. On binlerce insanı öldürmüş terör örgütü PKK ile iş tutan Osman Kavala’ya “en büyük insan hakları ödülü” veriliyor. Avrupa Konseyi ona-buna ödül dağıtacağına kendine bir beyin nakli yaptırsa iyi olmaz mı? İnsanları öldüren terör örgütü destekçiliğine “insan hakları ödülü” vermek, beyinsizlik değil de nedir?