NATO'dan barış bekleyenler

14 Temmuz Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

NATO’DAN BARIŞ BEKLEYENLER

NATO Zirvesi, köşe yazarlarının da konusu oldu.

Hürriyet’ten Ahmet Hakan, sonuç bildirgesi için “Savaş ve tehdit çığlıkları atan bir cihadist bildirge gibi bir şeydi.” diyor.

“Özeti şudur koca zirvenin: Rusya düşman. Çin düşman. Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaştırmaya devam. Çin’i tehdit etmeye devam.” diyen Hakan, bir tek Erdoğan’ın barış vurguları ve ateşkes çağrıları olduğuna dikkat çekiyor.

Ahmet Bey, iyi tamam da Türkiye bu sizin deyiminizle “cihadist” bildiriye imza atmadı mı?

Sayın Cumhurbaşkanı’nın o sözleri de havada kalmadı mı?

NATO’dan barış beklemek, dünyanın tersine dönmesini istemek gibi bir şey.

NATO, bir saldırı örgütüdür.

NATO, Kur’ân-ı Kerim yakma örgütüdür.

Türkiye’mize bakalım. Darbeler, fail-i meçhuller, PKK ve FETÖ eylemleridir NATO…

Yurtta barış istiyorsak, NATO’dan çıkalım.

Dünya da barış istiyorsak NATO’dan çıkalım ve NATO’nun dağılmasını başlatalım.

BÖYLE BİR MEYDAN OKUMAYI BEKLEMİYORDUK!

Sabah’tan Hülya Güler dünkü yazısına şu başlığı atmış: “Mehmet Şimşek TÜSİAD üyelerine nasıl meydan okudu”

Meraklanıp hemen bakıyoruz. Heyecanlıyız. Aklımızda düşünceler:

Şimşek ücretler için elinizi taşın altına koyun mu dedi?

“Biraz da siz kârınızdan vazgeçin” mi diye konuştu?

Yoksa vergide adalet çağrısı mı yaptı?

Bakanımız “Sizin o kadar vergi borcunuzu siliyoruz, biraz da siz acı ilacı için mi” dedi?

Yoksa yoksa “Efendiler, şu yurt dışındaki bankalara yatırdığınız paraları getirin Türkiye’de yatırım yapın” sözleri mi çıktı ağzından?

Değilmiş.

Hülya Hanım’dan aktarıyoruz:

“'AR-GE'de dünyanın en cömert teşvik programını uyguluyoruz, daha iyi örnekleri varsa lütfen getirin' diyerek iş dünyasına meydan bile okudu.”

Ne diyelim, TÜSİAD öncesi JP Morgan ve 110 uluslararası kurumdan üst düzey isimlerle bir araya gelmiş. Zaten böyle bir meydan okumayı beklemiyorduk.

BİR NAMIK TAN FİLMİ: LİBERAL DEMOKRASİ

CHP’li Namık Tan, dün Cumhuriyet gazetesinde “Dış politikada hakikat ötesinin tiyatrosu” yazarak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı eleştirdi.

Hakan Fidan elbette eleştirilebilir. Aydınlık gazetesi de Ak Parti Hükûmetinin “denge” politikasını sık sık eleştiriyor. Ama aramızda bir fark var.

Aydınlık, gözünü Asya’dan yükselen kamucu, halkçı, paylaşmacı yeni uygarlığa dikerek Türkiye’nin buradaki onurlu yerini almasını savunuyor. Tan ise emperyalist, yağmacı, dünyayı kan gölüne çeviren ve giderek gerileyen Batı’yı “insan hakları, medeniyet, demokrasi, hukukun üstünlüğü” diye övüyor.

Tan şöyle diyor:

“Fidan, liberal demokratik sistemin otoriter rakibi BRICS’i ‘alternatif ekonomik platform’ şeklinde niteledi. Bu çok yanıltıcı bir kurgu. Sanayileşmiş liberal demokrasilerin kurduğu G7’yi ‘medeniyet alanı’ olarak tanımlarken buradaki kurucu değerin liberal demokrasi olduğunu unutuverdi. Fidan’a göre NATO ‘askeri bir örgüt’. Halbuki NATO demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlı devletleri birleştiren müşterek güvenlik örgütüdür. NATO’da kararları siyasi liderler Kuzey Atlantik Konseyi’nde alırlar. Fidan’ın, AB’nin demokrasi, çoğulculuk ve insan haklarına dayalı kıstaslarını da kabullenemediği anlaşılıyor. Bu hakikat bükücülük ‘Türkiye’nin temsil ettiği dünya’ iddiasını yüceltiyor, bizi el çabukluğuyla siyasal İslamcı, medeniyetçi, ötekileştirici bir zihinsel alana hapsediyor.”

Hakikat bükücülüğü esas “liberal demokrasi” filmiyle Namık Tan yapıyor.

Sayın Tan’a gerçeği çalışma arkadaşları söylemiyorsa biz söyleyelim:

Liberal demokrasi öleli çok oldu sayın Tan. Cesedi bile çürüdü.

Boş Batı ve liberalizm övücülüğü Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Türkiye’nin güneydoğusunda hendeklere gömüldü.

Özetle, dış politikada hakikat ötesinin tiyatrosunu yazanlardan biri de sizsiniz.

Sonraki Haber