15 Eylül Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkanları...

ÇİFTÇİYE AĞIR DARBE

Yalçın Bayer - Hürriyet

Kuraklıktan, ayçiçeğinde yaşanan verimsizlikten başka taban fiyatı dahi verilmedi.
Trakya’da ayçiçeği üretiminde istenen verim alınamadı. Görüştüğümüz köylü ve çiftçiler, böyle bir verim düşüklüğünü şimdiye kadar hiç yaşamadıklarını anlatıyorlar. Ürünün yaklaşık 200-250 kilo verim beklenirken, ortalama 100 kilo ve altında kalması çiftçiler arasında ‘şok’ etkisi yarattı. Biz bile böyle bir üretim düşüklüğünü ömrümüz boyunca görmedik. Bu tablo, zaten borç içinde olan üreticileri iyice çıkmaza soktu.
İlginç bir durum da şu; tek alıcı olan Trakyabirlik’in ayçiçeği hasadı bitmesine karşın şu günlerde daha alım fiyatlarını açıklamaması üretici için tam bir darbe olarak nitelendiriliyor. Bunu fırsat bilen Tarım Kredi Kooperatifleri’nin ilan etmiş oldukları 14.5 TL’lik alım fiyatını 13’e düşürmesi ayrıca kriz yaratmış. Bu tablo görülmeyen bir durumdur. Hem üretimden hem de verilmeyen bedeller nedeniyle görülmemiş ve yaşanmamış bir darbeyi üzülerek yaşıyoruz.
İktidardan bir müdahale olmazsa, daha büyük zarar karşısında kalacağız.
Bir kooperatif yetkilisi bize “İktidarın referans fiyatı açıklamasını bekliyoruz” dedi.
Acı tabloyu (kuraklığı) Trakya’yı gezerken görebilirsiniz. Mezarlıklara giderseniz, bir mezar yerinin en az üç kişi tarafından zorlukla kazılabilmesi, ibretlik bir manzara sayılmalıdır.

KUZEY KORE’NİN YENİ ROLÜ

Hasan Basri Yalçın - Sabah

Putin ile Kim Yong-un arasında beklenen görüşme oldu. Zaten Kuzey Kore ile Rus Savunma Bakanlıkları arasında anlaşma yapılmıştı. Şimdi devlet başkanları düzeyinde de sembolik onay yapılacak ve Kuzey Kore ile Rusya arasında  silah ve mühimmat ticareti hız kazanacak.
"Hız kazanacak" diyorum; zira hepimiz zaten bu tür bir alışverişin halihazırda var olduğunu öngörebiliyoruz. Ancak bu anlaşmanın kendine has özellikleri olacak. Uzun yıllar boyunca Rusya'nın Kuzey Kore'yi desteklediğini biliyoruz.
Bu sefer, Kuzey Kore Rusya'yı destekleyecek. Tabii ki Kuzey Kore'nin tek başına savaştaki bir Rusya'nın ihtiyaçlarını karşılayamayacağını da biliriz. Bu ticaretin ardında Çin'in olacağına dair delil sunamam ama zerre kadar da şüphem yok. Yani Kuzey Kore'nin bir transit merkezi olacağını sanırım herkes anlıyor.
Batılı devletler de zaten bu yüzden bu anlaşmayı önemsiyor ve tehditler savuruyor. Tabii bunlar yine yaptırım tehditleri. Uluslararası kamuoyunun kınaması gibi uyarılardan ibaret. Ancak işin gerçeği, bu tehditler ne Kuzey Kore'yi ne de Rusya'yı caydırabilir.
Zaten ikisi de yaptırımlar altında olduğundan çok endişelenecekleri bir durum söz konusu değil. Zaten transit merkezi ortaya çıkarmanın mantığı da bu. Çin, Rusya'yı açıktan destekleyecek olursa Batılı ülkelerin yaptırımlarına maruz kalabileceğini biliyor. Hem ekonomik büyümesini hem de ordu inşasını sürdürmek için Çin doğrudan Rusya'yı desteklemekten kaçınıyor. Ancak Çin yine biliyor ki, Rusya Ukrayna'da yenilecek olursa Batı için bir tehdit olmaktan çıkar ve sıra Çin'e gelir. Rusya, Batılı devletleri Ukrayna'da ne kadar oyalarsa Çin için o kadar iyi. Çin, Ukrayna Savaşı devam ettiği müddetçe kendini daha güvende hissedecektir.

BİZ NİYE ÇIĞLIK ATMIYORUZ

Soner Yalçın - ODA TV

Kesinlikle acıları karşılaştırmak istemiyorum...
Hele, “Türkler 1 milyon Ermeni, 40 bin Kürt’ü kesti” diyerek Batı’dan ödül- övgü alma fırsatçılığı da değil derdim!
Çözümlemek istediğim Türkün acıyla sınavı!
Bizler, Türk’e/kendimize yönelik soykırımları neden hiç konuşmuyor, yazmıyoruz?
Şunu düşündüm.
Biz, acılarımızı unutma eğilimindeyiz!
Oysa. Hristiyan kültürü -örneğin çarmıhtaki- acıyı, çileyi yüceltmeye meyilli…
Biz, bu nedenle “ötekinin” dramıyla ilgiliyiz ama kendi acımızla değil.
Biz, acımızı halının altına süpürme telaşındayız…
Biz, acının yıldönümünü bile hatırlamak istemeyiz...
Biz, acıya (ister kadercilik- ister feodaliteyi aşamamaktan) sessizce katlanırız, ağırbaşlı dururuz.
Bir de bizim “yukarıdan bakma” tavrımız var; “Yunan, Bulgar, Ermeni, Arap kim ki onları Türk’e soykırım yapmış gösterip yüceltelim!”
Psikolojik propagandasını bile yapamayız. Devlet, -1988’de Behmenin Mezrası’nda sekizi çocuk, ikisi kadın 11 kişiyi öldürmesi gibi- PKK'nın nice katliamını “üç beş çapulcuyu önemsemeyelim” diye hatırlatmak istemiyor...
Bizim kültürümüzde acı, dilsizdir…

CANLAR

Melih Aşık - Milliyet

Televizyon haber merkezlerine uyarı... Sevgili arkadaşlar... Eşim, sizin bazı cümlelerinize fena halde üzülüyor. Son haftalarda birkaç kez oldu... Falanca ormanlık alanda yangın meydana geliyor. TV ekranında alevler yükselirken spiker konuşuyor: “Yangında can kaybı olmadı.” Eşim işte bu söze fena halde takılıyor... Diyor ki: - Bu yangında nasıl can kaybı olmaz... İnsanlar ölmemiş iyi. Ama yüzlerce kedi, köpek, tilki, tavşan, sincap, kuş, karınca, böcek alevler arasında kavruluyor. Can çekişerek ölüyor. Onlar can değil mi? Ormanlardaki canlılar insanlardan mı ibaret? Orası insanlardan çok hayvanların yaşam alanı değil mi? Lütfen bütün canlara saygılı olun... Onların yanarak ölmesini olağan göstermeyin... İnsan kaybı olmadı, deyin ama can kaybı olmadı, demeyin.

Sonraki Haber