15 Haziran Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

İMAMOĞLU, KILIÇDAROĞLU’NDAN NE KADAR ‘DEĞİŞİK’

NEDİM ŞENER / HÜRRİYET

Elbette “değişim” derken herkes neyi kastettiğini soruyor. Aynı zamanda herkes biliyor, “değişim” derken “Kılıçdaroğlu gitsin ben geleyim” mesajı veriyor.

CHP Genel Başkanlığı hedefini sadece “değişim” kavramının arkasına gizleyen İmamoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’ndan farklı bir yönünü bilen, gören, duyan var mı?

Her ikisi de Türkiye’yi eskisi gibi etkisi altında tutmaya çalışan ABD ve Avrupa ülkelerinin temsil ettiği küresel sistemin en uyumlu adamları.

ABD Temsilciler Meclisi’nin Dış İlişkiler Komitesi’nin iki alt komitesi 31 Mart 2022 tarihinde “Doğu Akdeniz’de Fırsatlar ve Sınamalar: ABD’nin Çıkarlarını ve Bölgesel İşbirliğini İncelemek” başlıklı bir oturum düzenlediğinde, toplantıya başkanlık eden Bill Keating, Türkiye’nin yeniden Batı rotasına girmesinin kaçınılmaz olduğunu, bu doğrultuda İmamoğlu’yla da görüştüklerini söylemişti. İmamoğlu ile görüşmeyi şöyle açıklamıştı: “İstanbul Belediye Başkanı’yla, başka insanlarla oturumlar için görüştük. Bence bu artık oynamamız gereken bir kart. Türkiye’nin bu noktaya gelmesi için bekleyemeyiz. Onları bunun içine çekmemiz lazım. Onların öz çıkarları için, onların egemen çıkarları için. Gerçek çıkarlarının nerede olduğunu fark etmeleri için ABD mutlaka harekete geçmelidir.”

Nitekim, daha sonraki süreçte de İmamoğlu’nun, yolları kapatan kar yağışına rağmen İngiliz Büyükelçi ile yemeğe gidişi, ABD büyükelçilerini ağırlaması, Batılı gazetecilere sürekli Türkiye’yi kötülemesi yaptıklarından bazıları. Basına yansıyan görüşlerinden yola çıkarak hazırladığım şu basit tabloda bile belli başlı konularda Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında görüş farkı olmadığını siz de göreceksiniz.

13 YIL SONRA KEŞFETTİKLERİ RAPOR

KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM

Vay be, Amerika'yı keşfediyorlar!

13 yıl boyunca Kılıçdaroğlu'na yandaşlık yaptılar, Baykal'a kaset operasyonunun taşeronluğunu üstelenen FETÖ'yü alkışladılar, Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi terör örgütü PKK'yla ittifak içine sokmasını desteklediler; fakat şimdi birdenbire Kılıçdaroğlu'nun bir istihbarat operasyonuyla CHP'nin başına getirildiğini gösteren, bugüne kadar da yok saydıkları 13 yıl önceki bu raporu keşfediyorlar!

Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin başına getiren Silk Road senaryosuna dün oyuncu yazılanların, bugün Kılıçdaroğlu'nu devirmek için yine aynı senaryoyu gündeme getirmeye çalışması tabii hiç mantıksız değil. Ne de olsa çalıştıkları, parçası oldukları bir senaryo bu!

Başka bir senaryo daha yoktur ki, gündüz gözüyle gerçekleşsin; bir başka bir rapor daha yoktur ki, bire bir hayat bulsun; evet, Silk Road Enstitüsü'nün raporu böyle bir rapordu.

Bunu 13 yıl önce bütün gazeteciler, siyasetçiler gördü. Bu konuda uyarı yapan Onur Öğmen gibi isimleri buharlaştırıp CHP'den sildiler. Şimdi hangi yüzle kalkıp Kılıçdaroğlu'nun Amerikan derin devletinin projesi olduğunu söylüyorlar? Bari ilk taşı, bu konuda günahsız olanınız atsın.

CHP’DE ‘ESAS OĞLAN’ KİM OLACAK?

ÖZAY ŞENDİR / MİLLİYET

CHP’ye genel başkan seçilecek kişi bu farklılıklardan birine destek verecek kişi mi olmalı yoksa sosyal adalet ve fırsat eşitliği paydasında herkesi aynı hedefin etrafında toplamayı başarabilen biri mi olmalı?

Asıl soru şu: CHP, iktidar olma umudunu mevcut iktidarın hata yapması ve kitlelerin iktidardan uzaklaşması üzerine mi kurmalı, yoksa mevcut iktidar hata yapmasa bile, halka “Bunlar Türkiye’yi daha iyi yönetir” güvenini verecek bir siyaset yoluna mı sapmalı?

Eğer ikinci seçenek geçerliyse o zaman neoliberal politikalar yerine bir başka ekonomik model, bir başka toplumsal barış projesini çizecek ve halka anlatıp umut olacak bir genel başkan ve kadrolara ihtiyaç var.

Bugün CHP’de süren tartışma öyle bir tartışma değil. Genel Başkan Kılıçdaroğlu hem sosyal demokrat hem Atatürkçü oluyor hem Gazi Mustafa Kemal’in koltuğunda oturduğunu söylüyor hem de “24 saat Atatürkçülük yapmaya gerek yok” diyor.

Kılıçdaroğlu’nun karşısındaki en güçlü aday adaylarından biri olan İmamoğlu’na gelince, ana mesajı: “Benimle CHP daha fazla oy alır.”

Peki nasıl? Kurucu parti CHP’de, ANAP’taki 4 eğilimi birleştiren bir yol işler mi ki?

CHP’yi kurtaracak “esas oğlan” kim derseniz, onun tek cevabı halktır.

Yeter ki CHP’nin başına gelecek kişi, CHP’yi kuran adamın, “Köylü milletin efendisidir” cümlesini unutmasın.

KÖYLÜNÜN DOSTU DEDİLER DÜŞMANI ÇIKTI

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Bir Atatürk’ün köylüye verdiği değere bakın, bir CHP’nin 6 okundan biri olan halkçılık ilkesinin anlamına bir de Atatürk’ün mirasının başında duran Kemal Kılıçdaroğlu’nun köylüye yaptığı ithamlara bakın… Kemal Kılıçdaroğlu her ne kadar hesap uzmanı olsa da(!) sosyolojiden bihaber siyasetçidir. Köylerden gelip şehirlere yerleşmiş insanların, köylerde bulunan anasından, babasından, kardeşinden, ninesinden, dedesinden, halasından, teyzesinden, dayısından habersiz bir zekâ sahibidir.

Bu son seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme açıklaması yapsa da daha önce onu, “Kemal Kılıçdaroğlu'yla bir öğle yemeği yedim. Yanından ayrılırken çok üzüntülü ayrıldım. Çok samimi söylüyorum size. Dedim Atatürk'ün partisinin başı buysa vah yazık bize. Gittik gürültüye.” şeklinde değerlendiren Prof. Dr. Celal Şengör’ün bir bildiği ve gördüğü vardı…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun zihniyet olarak bu toprakların adamı olmadığını defalarca vurgulamıştık. Kendisi köylüler hakkındaki sözleriyle bu durumu bir kez daha tescillemiş oldu.

Kılıçdaroğlu, köylerden aldığın oyları da bi zahmet iade eder misin?

Gerçi, köylü yerel seçimlerde sana dersini yine verecektir!

EKONOMİ BATI’YA EL AÇTIRIR MI?

NEDRET ERSANEL / YENİ ŞAFAK

ABD Genelkurmay Başkanı Milley’in şu sözlerini de düşünelim; “Bazı bölge ülkeleri kendi coğrafyalarında oynadıkları rolü artırmaya başladı ve ön plana çıkmaları işleri karmaşıklaştırıyor. Bazıları ‘süper güç’ statüsüne talip olabilirler.”

Orta hatta kısa vadeli asıl belirleyici iki olay ise Ukrayna savaşının nasıl sonlanacağı ile önümüzdeki yıl yaşanacak ABD Başkanlık seçimi. İkisi aynı zamanlamaya oturabilir. Ankara kutusuna mı gidecek, bir kutba mı ondan sonra daha netleşebilir.

Hasılı, Türkiye fiilen NATO toplantısında olacak ama gözü BRİCS zirvesinde olacak. ‘Kalbi nerede’ derseniz, cevabı 28 Mayıs’ta siz zaten verdiniz’ derim…

Sonraki Haber