15 Şubat Medyanın Halleri
Hazırlayan: Ercan Dolapçı
ÇAMUR SAHADA MAÇ OYNANIR MI?
YAVUZ DONAT / SABAH
Anayasa açık ve net... "Savaş hali dışında seçim ertelenemez."
Şimdi... Erteleme için... Meclis'in toplanması ve Anayasa'nın bu maddesini değiştirmesi şart.
Bunun için de uzlaşma gerekir... Büyük uzlaşma.
İktidar ve muhalefetin uzlaşması.
Ve... Günün ikinci sorusu:
Türk siyaseti böyle bir uzlaşmayı başarabilir mi?
Seçim mitingi... Düşünmesi bile ürkütücü...
Depremin izleri, acıları, yaraları yürekleri yakarken...
Seçim kampanyası olacak... Mitingler yapılacak... Seçim otobüslerinde partilerin seçim şarkıları çalınacak.
Bu şartlarda, böyle bir dönemde, seçim kampanyası, mitingler nasıl yapılabilir? Seçim, demokrasi şölenidir... Şenliktir... Düğündür... Bayramdır.
Deprem yarası kanarken, bayram yapılır mı?
Enkazda oy aramak
Kahramanmaraş... Hatay... Osmaniye... Adıyaman... Depremin yıktığı her yerde... Milletin morali bozuk... Psikoloji allak bullak.
Manisa... Bursa... İstanbul... Kayseri... Yurdun her yerinden... Yabancı ülkelerden gelen yüzlerce ekip... Gece-gündüz... "Enkazdan canlı çıkarabilir miyiz?" diye çalışırken... Depremden, enkazdan, acılardan oy çıkarmaya çalışmak siyaset değildir.
Böyle bir siyasetin kimseye yararı olmaz.
Siyasetçi... Üç beş fanatik/ militandan aferin alma uğruna küçük düşünmemeli... Kendisini küçültmemeli.
Yakışmıyor
Hatay'da gördük... Bir Mercedes... Plakasız.
Plaka yerinde bir yazı var.
Bir siyasi partimizin il başkanlığı yazısı.
Osmaniye... Adana... Kahramanmaraş'ta da benzer araçlar gördük... Parti araçları.
Hangi parti olursa olsun... Bunlar doğru şeyler değil... Ayıp oluyor... Yakışmıyor.
HEYBENİ NEYLE DOLDURDUN?
MURAT ÖZER / AKŞAM
Depremde hayatını kaybeden on binlerce insanımız içinde Suriyeli mülteciler de var. Sınırın diğer tarafında hayatını kaybedenlerin sayısı 5 bini buldu. Fakat Fikri Sağlar ve Muharrem İnce gibi sözde siyasetçiler hâlâ "İktidar on binlerce Suriyeli yeni mülteciyi sınırlarımızdan aldı" yalanıyla fitne çıkartmak peşinde. Neden böylesi çirkin bir yalanı ısrarla sürdürüyorlar?
Neden evleri başlarına yıkılan, acıları taptaze olan insanları birbirlerine düşürmek istiyorlar? Ülkenin tüm insanları kardeşlerinin yarasına merhem olmak için çabalarken, huzur ve iç barışı sağlamakla görevli politikacılar neden kargaşa çıksın diye uğraşır? Bunlar bu ülkenin insanı değil mi?
Tüm dünya ülkemize yardıma koşuyor. İspanya'dan Malezya'ya, Japonya'dan Cezayir'e kadar 90'dan fazla ülkede yardım seferberliği başlamış durumda. Dünyanın en fakir ülkesi Afganistan'da dahi 1 milyon TL toplanıp Kabil Elçiliğimize teslim edildi. Arakanlı mülteci kadınlar bile küpelerini bileziklerini gönderirken, bu bozguncular hiç utanmazlar mı?
KONTEYNERLER NEDEN ZAMLANDI?
SEFER LEVENT / HÜRRİYET
Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraş depremi öncesi 30-50 bin TL arası fiyatla satılan konteynerler depremden sonra birden zamlandı.
Sosyal medyada konteyner üreticilerine yönelik eleştirileri henüz okumuştum ki Antalya’dan bir konteyner üreticisi, arkadaşım aracılığıyla bana ulaştı. Antalya merkezli Türkiye’nin en büyük konteyner üreticilerinden olduklarını söyleyen şirket temsilcisinin sözlerini aynen aktarıyorum. Vatandaş konteyner beklerken, yardımseverler çırpınırken deprem fırsatçılığı yapan alçaklar araştırılıp cezalandırılmalı. Konteyner üreticisi, hammadde üreticisi, tedarikçi vs yapılan zamların sorumluları kimlerse ortaya çıkarılmalı...
İLK GÜN!..
ERSİN ÇELİK / YENİ ŞAFAK
Şu noktayı gözden kaçıyoruz: Malatya’da bulunan Kızılay’ın fabrikası şimdi faaliyette, günde 50 konteyner üretmeyi hedefliyor. AFAD’ın Adana Afet ve Acil Durum Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüğü de Kızılay’ın Adana Afet Müdahale Merkezi Müdürlüğü de faaliyette. Belki bina olarak yıkıcı bir hasar almadılar ancak buradaki tüm çalışanlar depremden etkilendi. Kimisi enkazın altında vefat etti, kimisinin evi yıkıldı, kimisi yakınları kaybetti. Onlar afetlerde yardımı koordine etmekle görevliydiler ama kendileri depremzede olmuşlardı. Buna rağmen görevlerinin başına geçtiler ve yürütülen yardım faaliyetlerinin ek destek gelene dek aksamaması için çalıştılar. Yani ilk gün afetle mücadele etmesi planlanan ekibin kendisi zaten enkaz altındaydı. Büyük yara alan koordinasyon çalışmaları insanüstü bir özveri ile en kısa sürede düzene oturdu ve 10 ilin tamamında acil müdahale ve yardım çalışmaları bir haftadır sürüyor. Tüm bu süreci; hem bir muhabir, hem köşe yazarı hem de ilk gün deprem bölgesine yetişmeye çalışan olay yeri habercisi olarak aktarmam gerektiğini düşündüm. Eksiklikler tabii ki vardı. Kargaşa tabii ki oldu. Koordinasyonsuzluklara tabii ki şahitlik ettik. Ancak felaketin boyutunu, coğrafi dağılımını dikkate almadan yorum yapmak, sıcak evlerden “Devlet yoktu” paylaşımları yapmak gerçekten de siyaset yağmacılığıdır.
DEPREM SONRASI STRES BOZUKLUĞUNA DİKKAT
PROF. DR. CENGİZ ŞAHİN / TÜRKGÜN
Depremden kısa süre sonra; korku, kaygı, üzüntü, öfkelenme, kırılganlık, bulantı, titreme, istenmeden tekrarlanan güçlü anılar, uyku sorunları, odaklanamama, dikkat eksikliği, depremi tekrar zihninde canlandırma, ilişkilerinde sorun yaşama gibi tepkiler yaygın olarak görülebilmektedir.
Deprem travmasının uzun dönem etkileri ise dünya ve kendisine ilişkin olumsuz düşünceler, gelecekte benzer olayların tekrar başına gelebileceğine ilişkin karamsarlık, insan ilişkilerinde sorunlar, bedensel sorunlar, duygu durum sorunları, olumsuz benlik algısı, öz güven yetersizliği, mesleki ve kariyer gelişiminde yaşanan sorunlar.
Deprem sonrasında depreme maruz kalanlar, onların yakınları ile şöyle ya da böyle depremden bir şekilde etkilenen insanlara psikososyal destek verilmelidir. Bu destek uzmanlar tarafından sunulmalıdır. Okullarda desteği okul psikolojik danışmanları (rehber öğretmenler) verebilir. Okul dışında ise devlet ve özel kurumlarda psikososyal destek konusunda eğitimler almış psikiyatristler, psikologlar, psikolojik danışmanlar, sosyal çalışmacılar gibi alan uzmanlarından destek alınabilir.
BAKANLIK ŞART
MELİH AŞIK / MİLLİYET
İlk adım mı? Pek çok uzman aynı kanıda birleşiyor. İlk adım olarak bir “Afetler ve Deprem Bakanlığı” kurulmalı.
Yıl içinde sürekli sel, yangın ve depremle karşı karşıya kaldığımız halde her defasında hazırlıksız yakalanıyoruz. İlk müdahale ve kurtarma aksıyor. Kurtulanları beslemek ve barındırmak mesele oluyor. Eşgüdüm kurulamıyor.
Bir bakanlık kurulursa gerekli hazırlıklar tek elden ve daha programlı şekilde yapılabilir. Devlet hızlı hareket eder. Kayıplar aza indirilir. Yaralar çabuk sarılır. Afete hazırlık olarak çıkarılması gereken yeni kanun ve yönetmelikleri de bu bakanlık hazırlar. Hükümete gerekli uyarıları yapmak bu bakanlığın işi olur.
Yeni bakanlık için vakit geçirmeden kolları sıvamalıyız.