Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO zirvesinde: Hükûmetin masaya getiremediği dosya
Bu yıl 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü ile NATO'nun Vilnius Zirvesi aynı döneme denk geldi. Türkiye'de ise kimileri hala NATO'nun darbedeki rolünü keşfedemedi. 'NATO'nun genişlemesini' savunanlara kısa bir FETÖ hatırlatması yapmanın tam zamanı...
Dünya bugün Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta başlayacak NATO Liderler Zirvesi'ne kilitlendi. 2 gün sürecek toplantıda, İsveç'in üyeliğinden Ukrayna'ya verilecek güvenlik garantilerine, yeni askeri planlardan savunma harcamalarının yükseltilmesine kadar oldukça hassas konular ele alınacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Vilnius'a giderken İsveç'in İttifak'a katılımına soğuk görünüyordu. Ancak bu soğukluk, NATO'nun genişlemesine yönelik bir tavrı ifade etmiyor. Nitekim Cumhurbaşkanı da geçen günlerde Ukrayna'nın üyeliğini gündeme getirerek “Genişlemeye karşı değiliz.” mesajı verdi. Ayrıca Vilnius Zirvesi'nde görüşülecek bölgesel askeri planlara da onay verilmesi bekleniyor. AK Parti Hükümeti'nin NATO'ya bakışındaki bu çarpıklığı ise iktidara yakın medya açık ediyor. Örneğin dün NATO'yu eleştiren bir manşetle çıkan Yenişafak gazetesi, İttifak'ın Türkiye'yi terörle mücadelede ve 15 Temmuz darbe girişiminde yalnız bırakmasından yakınıyor. Halbuki tüm bulgular, resmi beyanatlar, tanık ifadeleri, mahkeme kararları ve çok daha fazlası gösteriyor ki; NATO bizi yalnız bırakmamış (!), aksine darbeyi ve öncesindeki tüm tertipleri bizzat planlayıp uygulamaya kalkmış.
NATO'nun genişlemesini savunmadan önce 15 Temmuz gecesini, NATO ile FETÖ'nün ilişkisini bir kez daha hatırlamamız gerekiyor. İşte 15 Temmuz'daki NATO...
1) KERRY: MEKANİZMA HAREKETE GEÇTİ
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 15 Temmuz günü Moskova'da Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile toplantıdaydı. Kerry’nin, saat 18.45’te aniden görüşmeyi yarıda keserek ABD Büyükelçiliğine gittiği ortaya çıktı. 4 saat boyunca Pentagon ve Beyaz Saray ile görüşmeler yürüten ABD'li Bakan, darbe girişiminin başladığı sıralarda Lavrov ile tekrar buluştu. Bu ikinci görüşmede Kerry, Türkiye'deki darbe girişimiyle ilgili olarak “Mechanism launched.” (Mekanizma harekete geçti.) ifadesini kullandı. Arkasından da ekledi: “Erdoğan artık gidici!”
2) ERDOĞAN'IN UÇUŞ KOORDİNATLARI YAYINLANDI
Amerikan televizyon kanalı NBC, darbe girişiminin tam ortasında, ABD askeri kaynaklarını dayanak göstererek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’ya sığınmak için yola çıktığı yönünde yalan haber yayınladı. Haber, anında tüm dünyaya yayıldı. ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA)’ya yakınlığından dolayı 'Gölge CIA' olarak bilinen Stratfor da kendi sitesinden ve internet hesaplarından yalan haberi paylaştı. Yine Stratfor, darbe gecesi Erdoğan’ın uçuş koordinatlarını sosyal medya aracılığıyla paylaştı.
3) İNCİRLİK'TEKİ ABD'Lİ KOMUTANIN DARBE MESAİSİ
Darbenin kritik noktalarından biri İncirlik Üssü'ydü. Türkiye'ye ait 10. Tanker Üssü'nün eski komutanı Tuğgeneral Bekir Ercan Van, o gece kalkan jetlere defalarca yakıt sağlamıştı. Kendisini tutuklamaya gelen Türk komutanlara ise direndi ve arka kapıdan kaçarak ABD 39. Kanat Komutanlığı'na sığındı. Burada üssün eski komutanı Albay Red Walker'dan kendisini Almanya'ya götürmesini istedi. Ancak Türk askeri, ABD Karargahı'nın etrafını sardı ve uçuşları engelledi. Böylece Van, ABD'liler tarafından teslim edilmek zorunda kaldı.
4) ABD KAMUFLAJLI 2 YARBAY
Darbe girişiminde yoğun çatışmaların yaşandığı Jandarma Genel Komutanlığına ilişkin iddianamede ise, cuntacılarla birlikte hareket ettiği belirtilen Amerikan kamuflajlı 2 yarbaya dikkat çekildi. 15 Temmuz’da B nizamiyesinde nöbetçi olduğunu söyleyen müşteki Emrah Döner, ifadesinde şunları anlattı: “B nizamiyesinden biri harici elbiseli, diğeri Amerikan kamuflajlı iki yarbay, diğer nöbetçi arkadaşım Uzman Çavuş Selim Kaya ile beraber bizim yanımıza geldiler. İki yarbay ve bir binbaşı etrafımızı sardılar. Bize 'tabancalarınızı verin' dediler. Vermek istemedik. Amerikan kamuflajlı yarbay kolumdan çekerek, silahımı tekrar istedi 'sizi gözaltına alıyoruz.' dedi.”
5) ADİL ÖKSÜZ TELEFONLA ARANDI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Akıncı Üssü’nde yaşananlara ilişkin yürüttüğü soruşturmadan da yine ABD çıktı. Başsavcılık tarafından yapılan bilgilendirmede, 21 Temmuz 2016 tarihinde saat 10:22’de ABD İstanbul Başkonsolosluğu adına kayıtlı numaradan FETÖ’nün sivil imamlarından Adil Öksüz’ün cep telefonunun arandığına dair kayıt olduğu kaydedildi. FETÖ’nün Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz darbe girişimi gecesi Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının rehin tutulduğu Akıncı Üssü’ndeydi. Öksüz'ün Türkye'den kaçtıktan sonra da Almanya'da NATO üssünde saklandığı iddia edildi.
6) NATO’DAKİ KAÇAK SUBAYLAR
Darbe girişiminin ardından NATO’da görevli 462 subaydan 237’si hakkında FETÖ’den işlem yapıldı. Bu subaylardan 200’ü “Geri dön!” çağrısına uymadı. Ayrıca bu 237 subaydan, 3’ü general 17’sinin ByLock kullandığı saptandı. Bu kaçak subaylar Hollanda, İtalya, Belçika, ABD, Almanya, İspanya, Avusturya, Norveç, İngiltere ve Yunanistan’daki NATO üslerinde görevliydi.
Bu firarilerden en üst rütbelisi ise Norfolk’ta bulunan NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı (ACT)'nda görevli eski Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu idi. Turuncu darbelerin merkezi olarak bilinen bu merkezde 26 Türk'ün görev yaptığı öğrenildi. Mustafa Zeki Uğurlu hakkında darbeden 3 gün önce FETÖ soruşturması açılmış ve ifade vermesi için geri dönme emri verilmişti. Vertigo raporu alıp ifadeye gelmeyen Uğurlu, 15 Temmuz'un ardından da ACT'de çalışmaya devam etti. Hatta NATO’nun internet sitesinde, Uğurlu’nun toplantıdaki üniformalı fotoğrafı yayınlandı. TSK’dan ihraç edilen Uğurlu, birkaç gün sonra da ABD’den sığınma talep etti.
7) 'MUHATAPLARIMIZ TUTUKLANDI'
ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel ve ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James R. Clapper, Türkiye’deki başarısız darbe girişiminin ardından, “Amerika’nın iyi ilişki içinde olduğu askeri liderlerin tutuklandığını” söyledi. 28 Temmuz 2016 tarihinde panelde konuşan Clapper, “Muhataplarımızın çoğu tasfiye edildi ya da tutuklandı. Hiç kuşku yok, bu nedenle Türklerle işbirliği gerileyecek ve daha da zorlaşacak.” diye yakındı.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel de aynı forumda, Türk ordusunda DEAŞ'la mücadele konusunda müttefiklerinin olduğunu belirterek, tutuklamaların Türkiye ve ABD arasındaki işbirliğinin seviyesini etkileyebileceğini söyledi.
8) CIA DARBENİN İÇİNDE
Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın Özel Kalem Müdürü Lawrence Wilkerson da dönemin CIA Direktörü John Brennan’ın Türkiye’deki başarısız darbe girişiminde rolü olduğunu belirtti. Wilkerson, “Bence John Brennan ve diğerlerinin Türkiye’de neler olup bittiğinden haberdar olduklarına şüphe yok.” diye konuştu.
9) FETÖ'YE INTERPOL KALKANI
Kalkışmadan sonra Türkiye, Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı Interpol'ün ortak veri platformuna 60 bin kişilik arananlar listesi yüklemek istedi. Ancak teşkilat, 'sayı çok' deyip 'güven sorununu' öne sürerek talebi reddetti. Türkiye'nin yeni veri girişi askıya alındı. Böylece firari FETÖ'cülerin dünyada rahatça dolaşabilmesinin önü açıldı.
10) FİRARİ ŞÜPHELİ NATO TATBİKATINDA
Balyoz davasında harddiskler ve CD’lerle ilgili ‘gerçektir’ raporu veren, ‘kumpas’ davalarında bilirkişi olarak görev yapan firari FETÖ şüphelisi, eski TÜBİTAK Siber Güvenlik Enstitüsü Müdürü Hayrettin Bahşi’nin, Estonya’da NATO ülkelerinin katılacağı Siber Güvenlik tatbikatında görevli olduğu ortaya çıktı. Bahşi'nin, tatbikatı yönetecek hakem heyetinin de içinde yer aldığı White Team’de (Beyaz Takım) olduğu, Türk görevlilerin dikkatini çekti.
11) CIA VE FBI EĞİTTİ
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede ise “yabancı gizli servislerin 'Cemaat'e ait kültür merkezlerinde yetişmiş kadroya değişik konularda eğitim verdiği” bildirildi. İddianamede, tanık ve müşteki beyanlarına dayanarak şunlar kaydedildi: “CIA ve FBI tarafından, hükümete yönelik faaliyetlerine ilişkin geliştirdiği strateji gereği, Cemaat'e ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik konularda eğitimler verildi. Bahsedilen eğitimlere dahil olan adli ve güvenlik kurumlarında çalışan ancak Cemaat kadrosu içerisinde yer alan şahıslar bu görevi üstlenerek harekete geçmiştir.”
12) ‘AMERİKA’NIN, NATO’NUN İZNİ VAR’
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 15 Temmuz iddianamesindeki konuşmalar da oldukça dikkat çekiciydi: “15 Temmuz 2016 tarihinde şüphelilerin Etimesgut Bağlıca'daki evde buluştukları, aralarında konuşurken Ramazan Genç'in eliyle omzunu işaret etmek suretiyle askerleri kastederek ‘...Amcalar Amerika ile anlaşmış, duruma müdahale etmeye karar vermişler; bütün komuta kademesi anlaştı; Amerika'nın izni var, NATO'nun onayı var.’ dediği, askerlerin darbe yapacağını, TRT ve TÜRKSAT'a gidecek askerlerin teknik desteğe ihtiyaçları olduğunu, askerlerin gelip alacaklarını, ilgili yere götüreceklerini söylediği, aralarında söz konusu teknik desteği vermek üzere anlaştıkları...”
BU SADECE FRAGMAN
Yukarıda bahsedilen örnekler, 15 Temmuz'da ABD ve NATO'nun rolünü gösteren kısa bir fragman niteliğinde. Firari FETÖ'cülerin Batı basınındaki beyanatlarından tutun, FBI'ın resmi sitesinde yer alan FETÖ ile işbirliği ilanına kadar 15 Temmuz'un arkasındaki gücü gösteren daha yüzlerce örnek var. Aslında Türk yargısı da bu ilişkiyi saptamayı başardı. Küçük bir örnek olarak 15 Temmuz iddianamesinden şu bölümle bitiriyoruz:
“Yurtdışı görevlere seçilerek NATO kadrolarına atanan FETÖ/PDY mensubu subayların bazı millî ve askerî bilgileri, gerek NATO makamlarına servis ettikleri gerekse de millî menfaatlerimizin söz konusu olduğu bazı konuların örgütün istediği şekilde gerçekleşmesini sağlayacak şekilde kullandıkları tespit edilmiştir.”
NATO NEDEN SORUŞTURMADI?
Emekli Tuğgeneral, Prof. Dr. Fahri Erenel, NATO-FETÖ ilişkisinin ayrıntılarını Aydınlık'a anlattı. NATO'nun derin devlet yapılanmasına dikkat çeken Erenel, “FETÖ hala yabancı istihbarat örgütlerine en nitelikli bilgileri temin eden örgüttür.” dedi. Prof. Dr. Erenel, şunları söyledi:
NATO'DA NEDEN BİR SORUŞTURMA YOK!
“FETÖ'nün sadece ABD ya da NATO ile değil bir kısım ülkelerin derin devletleriyle de ilişkili olacak şekilde geliştirildiğini düşünüyorum. Çünkü aksi olsaydı; NATO'da görev yapan bu subayların ilişiği kesilmesine ve Türkiye'de aranıyor olmalarına rağmen görevlerine bir süre daha devam etmeleri açıklanamazdı. Kaldı ki NATO üyesi ülkeler içerisinde de çok sayıda üst düzey görevli personel vardı. NATO'nun bunlar hakkında herhangi bir araştırma yaptığı yok, yani NATO'nun hangi tür belgelerini ele geçirdikleri, bu belgeleri Rusya'ya verip vermedikleri gibi konular NATO içinde soruşturulmuyor. Çünkü bunlardan o kadar eminler ki; bu bilgilerin asla verilmeyeceğini biliyorlar. Yoksa NATO, Amerika, CIA bu FETÖ'cülerin hepsinin peşine düşerdi. 'Vay siz buradan ayrıldınız, bir müttefikimize ihanet ettiniz.' denilirdi. “Bu isimler böyle sıradan değil, büyük bir kısmı albay ve general rütbesinde olan isimler ve bunlar hem Türkiye'de hem NATO'da bir takım önemli verilere sahipler. NATO'nun kendi iç mevzuatı gereği böyle bir öncelikli soruşturma başlatması lazımdı. NATO'dan çıt çıkmadı ve uzun süre bunları muhafaza ettiler, arkasından da ABD ve başta Almanya olmak üzere faaliyette bulunmalarına göz yumdular. Bütün bu verilere baktığımızda bunun tamamen Amerikan merkezli, NATO'da dahil, ortaklaşa kurulan bir mekanizma olduğunu görüyoruz.”