17 Eylül Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları....

BOĞAZLAŞMANIN NEDENİ

Işık Kansu- Cumhuriyet

Son haftalarda Irak’ın Kerkük, Suriye’nin Deyr ez Zor bölgesinde yaşananlar, Irak’ın kuzeyinde kurulan ABD uydusu Kürt manda yapısını genişletmeye yönelik girişimler olarak algılanmalıdır.

Türkmenlerin yoğunlukta olduğu Kerkük, bir petrol kenti olması nedeniyle dünya sömürgeni ülke ve güçleri açısından önem kazanıyor. İran, Şii Araplar üzerinden bölgede bir nüfuz elde etmek isterken ABD, Irak’ın kuzeyindeki işbirlikçisi, Barzani aşiretinin başı tarafından güdülen Irak Kürt bölgesel yönetiminin Kerkük’ü denetim altına almasını istiyor. Kerkük’te son ortaya çıkan gerginliğin en önemli nedeni de bu. ABD mandası aşiret yapısının silahlı gücü peşmergenin Kerkük’te egemen olmaya çabalaması, Türkmenlerin yanı sıra, İran yanlısı Arapların da tepkisine yol açtı. Gerçekleşen karşı tepki ve çıkan olaylar nedeniyle peşmergenin kente dönüşü askıya alındı.

Benzer durum Deyr ez Zor bölgesi için de geçerli. Bu bölgede de Amerika’nın paralı askeri YPG, ABD adına Irak-Suriye sınırını denetlemekle görevli. Tıpkı Suriye’deki kimi petrol kuyularını ABD adına silahla koruduğu gibi.

YPG’ye burada ABD tarafından biçilen rol, İran’ın bölgede güçlenmesine izin vermemek...

PKK’nin bölgedeki kolu olan YPG, ABD’nin yönlendirmesi ile taban bulamadığı Rakka ve Deyr ez Zor çevresinde para karşılığı Arap aşiretlerinin de katılımıyla “Demokratik Suriye Güçleri” adı altında yapay bir oluşum gerçekleştirdi. Bu oluşumun amacı da aynı. İran’ın Suriye’nin bu bölgesindeki etkinliğini kırmak...
Durum karmaşık gelse de aslında çok açık. ABD, feodalite artıklarını kullanarak yörenin petrolünü ve kaynaklarını sömürüyor. İran da benzer bir işin peşinde. O da etnik ve mezhepsel ayrılıklar üzerinden kendi çıkarını kolluyor.

Sonuç: Araplar Araplarla, Kürtler Kürtlerle, Araplar Kürtlerle, Kürtler Araplarla kendi topraklarındaki petrol için başkası adına boğazlaşıyorlar.

CHP’DE ‘ÖZEL’ TİYATRO

Mahmut Övür- Sabah

İyi de şimdi CHP'liler sormayacak mı, bütün bunlar olurken sen neredeydin? Neden hiç itiraz etmedin?
Tam aksine Özel, itiraz etmediği gibi Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığını açıkladığı grup toplantısında en çok gözyaşı döken kişiydi.

Hayalini kurduğu İçişleri Bakanlığı'nın Ümit Özdağ'a verildiğinden haberi olmadığı gibi ona da itiraz etmedi.
En ilginci de CHP'nin dış politikasını danışman olarak Ünal Çeviköz'ün belirlemesine yönelik söyledikleriydi. Oysa o günlerde ne o göreve karşı çıktı, ne "Libya'da ne işimiz var" denildiğinde konuştu ne de seküler Hafter'in desteklenmesine itiraz etti.

Ama daha vahimi, HDP dayatmasıyla CHP'nin Suriye tezkeresine "hayır" demesine en ateşli desteği Özel'in vermesiydi.

Bırakın son 12 yıllık sorumluluğu, Özel mayıs seçimlerinde yaşanan derin yenilgiden sonra bile Kılıçdaroğlu siyasetine açık destek verdi. İkinci turdan hemen sonra 5 Haziran 2023'te aynen şöyle diyordu:

"Parti içinde Kılıçdaroğlu istifa etsin diyen yok. Sosyal medyada var. Alınan sonuç genel başkanımızı rencide edecek, istifa çağrıları yapılacak sonuç değildir. Sosyal medyada Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AK Partili ya Cumhur İttifakı trolü çıkar."

Gördüğünüz gibi çelişkilerle dolu bir Özgür Özel var. Ve ne yazık ki CHP'nin yeni siyasi aktörlere en fazla ihtiyaç duyduğu bir zaman diliminde yaptığı bu çıkışla umut değil hayal kırıklığı yarattı.

Şimdi CHP'liler oturup şu soruya cevap versinler: 100 yıllık kurumsal bir parti, nasıl oluyor da cumhuriyetin 100'üncü yılında "Atatürk'ün koltuğu için" Özel çapında bir siyasetçi çıkarıyor?
Burada bir sorun yok mu ve tek sorumlu Kılıçdaroğlu mu?

ÖZGÜR ÖZEL ‘DİKİNE' DEĞİL, ‘YATAY' ZIPLADI!

Hikmet Genç- Akşam 

"En kolay alkışın 'Atatürk' denilerek alındığı bir siyasi partinin siyaset üretme pratiğinde sorun var" demişti.
Dün "Atatürk'ün emaneti" dedi, alkışı aldı. Sonra gerildi ve hoop zıpladı!

"Adayım" dedi, Kılıçdaroğlu'ndan Genel Başkanlık koltuğunu istedi.

Tavşan aday mıdır?.., hülle aday mıdır?.., Ekrem'in 'zoomcusu' mudur?.., yoksa Baykal'a kumpas kurup

Kılıçdaroğlu'nu koltuğa oturtanların yeni bir denemesi midir?.., bilemiyorum.

Ama şurası bir gerçek ki, çok eğleneceğiz çook!..

Ne diyor?

"Bu ağır travmaya rağmen, hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilmeye çalışılması, üzgün, kaygılı ve özeleştiri isteyen herkesin beklentileriyle taban tabana zıttı. Partimizin yönetimi, yenilginin nedenlerini ciddiyetle araştırıp yeni bir yol haritası çizmedi. Alınan sonuca farklı bahaneler üretti ve yenilginin siyasi sorumluluğunu üstlenmedi. Parti içi iktidarı korumaya odaklandı..."

Özgür Özel'in Kılıçdaroğlu'na bu kadar sağlam giydireceğini kimse tahmin edemezdi!..

Konuşurken "elini diğer elinin sırtına vurmak suretiyle, anlam kuvvetlendirici..." bir hareket çekecek diye korktuk yahu...

Ha, Kılıçdaroğlu'ndan farklı bir şey mi söyledi?..

Hayır.

Farklı bir ideolojik bakış mı ortaya koydu?..

Hayır.

Yeni bir politika, çizgi, eksen mi vardı?

Hayır.

Kılıçdaroğlu'nu ve 'parti yönetimini' suçladı.

İyi de, "sen neredeydin, ne iş yaparsın?" diye sormazlar mı adama?..

Neyse canım CHP'de olur böyle şeyler...

TERBİYE

Melih Aşık- Milliyet

Cumhuriyet tarihini okurken kenarda kıyıda kalmış çok ilginç bilgilere rastlıyoruz. Örneğin...
“Seyyar Terbiye Sergisi” diye bir şey duymuş muydunuz?
Biz duymamıştık...
Neymiş Seyyar Terbiye Sergisi...
Üç vagonlu bir trendir bu...
Milli Eğitim Bakanlığı ve TCDD’nin beraber hazırladığı bu tren, 1930’larda Ankara, Kırıkkale, Yerköy, Fakılı, Kayseri, Şarkışla, Sivas, Zile, Amasya, Havza, Samsun gibi demiryolunun ulaştığı şehir ve kasabalarda belirli süre kalıyor... Bu vagonlarda eğitimdeki son yenilikler, halk sağlığına ilişkin faydalı bilgiler sergileniyor. Eğitim cihazları, beden sağlık bilgisine ait filmler, afişler, kitaplardan oluşan ekipman ile bir doktor, bir maarif müfettişi de bulunuyor. Cumhuriyet hükümetleri Anadolu’da halkı eğitmek için böyle projeler uygulamış.

Sonraki Haber