17 Kasım Medyanın Halleri

Hazırlayan: Ercan Dolapçı

SURİYE YAPILANMASI

ABDÜLKADİR SELVİ / HÜRRİYET

Bizim artık Kandil’i tartıştığımız kadar Kobani’yi de konuşmamız gerekiyor. Çünkü son dönemlerde ABD, Kandil’i değil Kobani’yi ön plana çıkarıyor.

ABD’nin 2 milyar dolar destek verdiği, binlerce TIR dolusu silah ve mühimmat desteği sağladığı PKK’nın Suriye yapılanması olan PYD-YPG’nin yeni yapılanmasının bir eylemi ile karşı karşıyayız.

Eylül ayında Amerikan CENTCOM ile PKK-YPG sınırımızın ötesinde Kobani’de namluları Türkiye’ye çevrilmiş silahlarla tatbikat yapmışlardı. ABD’nin, YPG’ye sadece para ve silah desteği sağlamadığı aynı zamanda askeri eğitim verdiği biliniyordu. Ama Türkiye’ye terör eylemleri yapması için Suriyelilerden oluşan yeni bir birim kurulduğu bilinmiyordu.

İstanbul saldırısı ile PYD-YPG’nin bünyesindeki Suriye network’ü ortaya çıktı. ABD’nin kontrolündeki Kobani’de Suriyelilerden oluşan özel istihbarat birimine Türkiye’ye yönelik bombalı eylem talimatı verildiği belirlendi. Onun için Kandil kadar artık Kobani’yi de tartışmamız lazım diyorum.

SİLAHSIZ MUHALEFETİN MANİPÜLASYONU

SALİH TUNA / SABAH

Elbette teröre karşı sınırları kapatmak dahil her türlü önlem alınmalıdır. Lakin öncelikle terör örgütüne karşı gönül/zihin kapılarının kapatılması gerekir.

Şayet bu kapılar kapatılmış olsaydı, İstiklal'e yapılan saldırı hakkında güvenlik güçlerinin verili açıklamalarına dil çıkarıp PKK'nın propagandasına inanılır mıydı?

Daha da kötüsü, PKK'nın açıklamalarına inanmaya bu denli gönüllü olunur muydu?

PKK, AK Parti kurulmadan evvel, mesela, 25 Aralık 1991'de Bakırköy'de yaptığı saldırıda 1'i çocuk 7'si kadın olmak üzere 11 kişiyi öldürdü. Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'na 9 Temmuz 1998'de yaptığı bombalı saldırıda 7 kişiyi öldürdü, 121 kişiyi yaraladı... PKK, AK Parti döneminde de terör eylemlerine devam etti: 22 Mayıs 2007'de Ankara'da Anafartalar Çarşısı'nda 6 kişiyi katletti, 100'ü aşkın vatandaşımızın yaralanmasına sebep oldu. 27 Temmuz 2008'de Güngören'de 4'ü çocuk olmak üzere 17 kişiyi katletti, 154 kişi yaralandı... 31 Ekim 2010'da Taksim'deki terör saldırısından 2011'in 20 Eylül'ündeki Ankara/Kızılay saldırısına kadar daha bir yığın saldırı gerçekleştirdiler.

Tüm bu vakitlerde ne "Suriye sorunu" ne de "Suriye sınır güvenliği" söz konusuydu.

Hayır yani, iyi ki Demirtaş PKK için "Silahlı muhalefet" demiş! Yoksa bunlar biraz daha kaptırsalar, PKK'nın silah kullanmadığını, devletin iftirası olduğunu söylerlerdi.

TAZİYE GÜZEL AMA YETMEZ!

ÖZAY ŞENDİR / MİLLİYET

İstanbul’daki bombalı saldırı için taziyelerini ileten ABD Başkanı, O saldırının düzenleme emrini veren, saldırganı eğitip, Türkiye’ye yollayan terör grubuna, içerisinde kimi NATO üyesi ülkelerde bile olmayan silahların olduğu 1205 TIR dolusu askeri malzeme yollayan, askeri eğitim veren de ABD.

Türkiye’ye F-16 satışı konusunda “Yönetim olarak desteğimiz sürüyor” diyen ABD Başkanı,

S-400 aldığı için Türkiye’yi F-35 programından çıkarıp, yaptırımlar uygulayıp, F-16 satışında da ayak süreyen ABD, aynı S-400’leri alan Hindistan’a, F-16’ının en gelişmiş modelini yapmak için fabrika kuruyor şu anda.

Hindistan’ın ABD Büyükelçisi “Zamanı gelince F-35 programına da dahil olacaksınız” diyor Hintli yetkililere.

Bali’deki iki yüzlüler geçidinin birinci öznesi oldu ABD başkanı Biden.

İstanbul’daki terör saldırısı için taziyelerini ileten Fransa Cumhurbaşkanı,

3 Ağustos’ta Suriye’deki “Kürt savaşçıları unutmayacağız” diyen Fransa Dışişleri Bakanı Colonna.

Terör örgütünün Suriye kolunu “barışı tesis ediyorlar” diyerek kutsayan 102 Fransız Parlamenter.

Sığınak ve tünel yapabilsinler diye terör örgütünün Suriye koluna özel beton sağlayan Fransız Lafarge.

Taziye mesajları, İstanbul’da patlayan terör bombasındaki parmak izlerini yok edemez Washington ve Paris’in.

Biz, Cezayir ve Vietnam’dan kaçan Fransa’yı da Vietnam, Kore, Irak ve Afganistan’dan kaçan ABD’yi de biliyoruz.

Terör örgütünün Suriye kolu da bunu öğrenecek ve emperyalizmin maşası olmanın bedelini ödeyecek...

ÜST AKIL DA BU KALLEŞLİĞİN İÇİNDE

HÜSEYİN LİKOĞLU / YENİ ŞAFAK

Türkiye güçlendikçe, düşmanları çaresizleşiyor ama kalleşçe saldırı riskleri artıyor. İstanbul Taksim’deki saldırının biçimi işte bu kalleşliğin en bariz örneğidir. Bu saldırı sadece PKK’nın değil, diğer terör örgütlerinin ortak olduğu bir saldırıdır. Hatta sadece terör örgütlerinin değil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun isyanından anlıyoruz ki, bu örgütlerin sahibi de, üst aklı da bu kalleşliğin içindedir.

Asıl hayal kırıklığı siyasette yaşanıyor. Biden’ın desteğiyle iktidarı devirme hayali kuran muhalifler de gaye-i hayallerini gerçekleştirecek güçlerinin kalmadığını anladılar. Yuvarlak masa 8. kez toplandı. Evlere şenlik bir açıklama yaptılar, açıklamalarında yine ortak aday konusunun yanından bile geçilmemiş.

İKİNCİ VE ASIL SALDIRI BAKIN NEREDEN GELECEKTİ

TURGAY GÜLER / AKŞAM

Saldırının ardından Türkiye içindeki bağlı/irtibatlı unsurlar canla başla 'kafa karıştırma' gayreti içine girdiler. İnternete kısıtlama getirilmeseydi acaba ne olurdu?

Yeri gelmişken hemen belirteyim bu kısıtlama Türkiye için gerçekten hayati olmuştur. Kimlerin hoplayıp zıpladığına dikkat edin lütfen. Neymiş? Haber alma özgürlükleri kısıtlanmışmış! Hangi haberi alamadın kerkenez?

Yersen! Asıl mesele şu; saldırının ardından ikinci faza geçilecekti. Saldırıdan daha yıkıcı sonuçları olacak bir faza. Yetkililer farkındaydı ve hemen müdahale etti.

Seçime kadar geçecek sürede farklı ve değişik yöntemler kullanacaklar. Toplumsal kargaşa ilk arzuladıkları şey!

O yüzdendir ki İnternetteki 'bant daraltması' canlarını çok sıktı. Bu engeli bir daha yaşamamak için de uğraş veriyorlar. Mahkemeye koştular. Kısıtlamayı 'özgürlük' parantezinde Avrupa başkentlerinin gündemine taşıyorlar.

Hakikaten çok değişik yaratıklar!

ABD VE TASMA TAKTIĞI YPG'NİN SAHTEKÂRLIĞI

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Yüzsüz, pişkin ABD Ankara Büyükelçiliği İstanbul’daki terör saldırısından sonra "ABD’nin Türkiye’deki Diplomatik Misyonu olarak, bugün öğleden sonra İstanbul’da meydana gelen patlamadan derin bir üzüntü duymaktayız. Hayatını kaybedenlerin ailelerine en içten taziyelerimizi sunar, yaralılara acil şifalar dileriz" açıklamasında bulundu. ABD’nin bu tavrı olay yerine gelip herkesten çok ağlayan ve kendini gizlemeye çalışan katil gibi…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ABD’nin bu ikiyüzlülüğüne karşı tokat gibi şu tepkiyi göstermişti: Biz bize verilen mesajı aldık, mesajın ne olduğunu da biliyoruz. Amerikan Büyükelçiliğinin taziye mesajını kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Kobani’yi, terör bölgelerini besleyen, oradan Türkiye’nin huzurunu bozmaya çalışan bu anlayışa, kendi senatolarından para gönderen bir devletle müttefikliğimiz elbette tartışılmalıdır. PYD’yi orada kim besliyorsa, PKK’ya kim iç istihbarat sağlıyorsa fail odur. Piyonları çok fazla tartışmanın bir anlamı yoktur. Dünyada çok fazla piyon bulunur.

Bunun üzerine ABD Ankara Büyükelçiliği Sözcülüğü, “ABD terörün her şeklini kesin olarak kınamaktadır ve değerli NATO müttefikimiz Türkiye ile dayanışma içinde hareket etmektedir” şeklinde cevap vermiş… Dünyada ABD kadar yüzsüz, pişkin, ikiyüzlü olabilen başka bir devlet yoktur.

Tüm dünya biliyor ki, terör örgütü YPG/PYD’nin tüm silahlarını ABD veriyor. YPG/PYD’nin teröristlerini ABD’nin askerleri eğitiyor.

YPG’nin başındaki teröristbaşı Mazlum Kobani’nin bizzat ABD tarafından bir devlet başkanı gibi muhatap alınması ortada iken, ABD’nin “Türkiye ile dayanışma içindeyiz” açıklaması bir karaktersizlik örneği değil midir?

Sonraki Haber