17 Temmuz Medyanın Halleri

17 Temmuz Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

ŞAM İLE GÖRÜŞME SÜRECİ NASIL İLERLEYECEK?

HANDE FIRAT - HÜRRİYET

PKK/PYD ile mücadele ve mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşü Ankara’nın en önemli iki gündem maddesi. Irak da Şam-Ankara hattında arabulucu olabileceğini söyleyerek, harekete geçti. Ancak unutmayalım ki Suriye’de ağır aktör Rusya. Rusya, Irak’ın arabuluculuğuna sıcak bakmıyor. Şam’ın da Rusya’dan bağımsız hareket etmesi mümkün değil. Peki süreç nasıl ilerleyecek?

- Cumhurbaşkanı Erdoğan liderler düzeyinde bir araya gelinmesi için Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı görevlendirdi.

- Ancak liderlerden önce bir süredir izlenen sıralı politikanın yani istihbarat, dışişleri bakanları ve en son liderler toplantısından oluşan yol haritasının işlemesi bekleniyor.

Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır:

- Rusya, Türkiye, İran ve Şam rejiminden oluşan dörtlü istihbarat toplantısı geçen Eylül ayında yapılacaktı. Ancak Suriye’nin ön şart koyması ile o toplantı yapılamadı.

- Süreçte, özellikle de son dönemde aktörlerden olumlu mesajlar gelmeye başladı.

- Rusya harekete geçti. Bir süre önce Ankara’yı arayan Moskova dörtlü istihbarat toplantısının bu ayın sonlarına doğru yapılması için çağrıda bulundu.

- Bir aksilik ya da yeni bir ön şart konulması durumu olmazsa, dört ülkenin istihbarat başkanları bu ay sonunda buluşabilir.

- Masada bir uzlaşı olursa, bu sürecin hızla ilerleyeceği anlamına gelir. Eş zamanlı olarak dışişleri bakanları arasında da temas beklenebilir.

- İki süreç yürürse, üçüncü bir ülkede liderlerin iki üç aya kadar bir araya gelmesi kimseye sürpriz olmasın.

BEKLENİYORDU, OLDU

HAŞMET BABAOĞLU - SABAH

Neymiş?

ABD başkanları ve başkan adayları çok iyi korunurmuş...

Önemli kişiler için çok yüksek güvenlik önlemleri varmış...

Adamların dışkıları bile zehir var mı diye sürekli tahlil edilirmiş...

O yüzden Trump'a suikast girişimi çok saçmaymış, hiç inandırıcı gelmiyormuş...

Sonra gelsin, türlü çeşitli teoriler...

Üzücü bir zihin yapısı bu...

Özellikle 40 yaş altı kitlede çok yaygın...

Muazzam bir temel malumat eksikliğine dayanıyor.

Bu malumatın işlenmiş bilgiye dönüşmemesi için gösterilen inatçı savrukluk...

Her doğru şüpheye komplocu yaftası ekleyen ama kendi komplo teorilerinden asla şüphe duymayan çocuksu bir iddiacılık...

Yahu 46 ABD Başkanı'nın 4'ü ölümle sonuçlandı. Yani bu işte suikasta kurban gitmek yüzde 8.9 gibi yüksek bir ihtimal taşıyor.

Görev süresince defalarca suikast girişimine uğrayıp kurtulan ABD başkanlarının sayısını hiç söylemeyeyim...

Reagan, Bush gibileri yaralanarak kurtuldular.

Başkan seçilecekken, bir mitingde konuşma yaptıktan sonra oradan ayrılırken vurulup öldürülen Robert "Bobby" Kennedy gibileri de sayarsak, tablo çok fena...

Ama bizim "Yok böyle şey olmaz yaa"cılara gel de anlat!

SIKIŞAN KOVBOYLAR YİNE SİLAHA SARILDI

BERCAN TUTAR - SABAH

Zira Trump'a küreselci çetelerin fiyaskoyla sonuçlanan Rusya ve Türkiye karşıtı siyasetini restore etme ve Çin ile olan savaşı ise devam ettirme görevi verilmişti.

Ancak Trump, Çin'e yönelik ekonomik savaşta başarılı olamadı. Ya da olmasına izin verilmedi. İran ile nükleer anlaşmayı bozan Trump, İsrail'in bütün aşırı taleplerini kabul ederek bugün Gazze'de maruz kalınan soykırımın tohumlarını ekti. Yerine 2016'da Joe Biden 'atandı.' O da Türkiye ve Çin'i kenarda tutup bütün gücünü yeniden Rusya'ya çevirdi. Siyonist İsrail devletinin Gazze'deki soykırımına her tür desteği verdi.

Ancak Biden'ın bütün politikaları ters tepti. Afganistan hezimetinden sonra Ukrayna ve Gazze'de batağa saplandı.

Buna içeride halkın refahını baltalayan ekonomik kriz de eklenince Trump yeniden bir kurtuluş umuduna dönüştü. Hukuksal yollarla linç edilemeyen Trump, son olarak suikastla ortadan kaldırılmak istendi.

Hâsılı kelam soykırımcı ve savaş yanlısı kovboylar tıkanmış durumda. Siyaset üretemedikleri için yine tek yol olan silaha sarıldılar. Fakat bu kez baltayı taşa vurdular. Çünkü müesses nizama isyanı simgeleyen Trump'a sıkılan kurşunlar kim ne derse desin Amerikan halkının iradesine sıkılmıştır. Amerikan kamuoyu bunu böyle not etti. Mesaj alındı. Trump seçildikten sonra ABD'de ve dolayısıyla dünyada çok şey değişecek.

15 TEMMUZ VE KAMU KURUMLARININ VİZYON PROBLEMİ

YUSUF DİNÇ - YENİ ŞAFAK

Büyük bir bağımsızlık mücadelesi başlattı, terörle mücadele, enerji, savunma, finans… Turan ülküsüne doğru büyük bir adım attı, ilk defa bir Kızılelma hedefi koydu. Coşkusu en yükseğe çıktı.

15 Temmuz’da milletin tanklara göğsünü siper ederek yürüdüğü o anlar var ya; Kaan uçtuğu gün onu geliştiren mühendislerimizin uçağa doğru yaptığı bir koşu vardı hani; iki aynı şey olduğunu düşünüyorum.

Unutmayınız; Türkiye, dünyada kaç vadedilmiş toprak düşüncesi varsa hepsinin kesişim kümesidir.

Fakat milletteki ve milletin adamındaki bu coşkunun bürokraside bir yansıması var mı, sorusunun cevabının müspet olduğuna emin değilim.

Hani bizde eleştiri konusudur ya uzun vadeli strateji yapamadığımız; ilk defa yüzyıl, 2050 Kızılelma, her alanda bağımsızlık gibi hedefler ortaya kondu bu sefer de somutlaşmıyor.

Bu yazımda ele almak istediğim asıl konu da bu… Çünkü FETÖ ile mücadelenin etkin şekilde verilip verilmediğine de bir işaret olarak görülebilir.

Devlet ne durumda, hedeflere doğru bir konsantrasyon var mı, bir parça coşku bulunabilir mi, diye kurumların “vizyon” cümlelerini inceledim. Ne “yüzyıl” ifadesi ne Türkiye’nin kısmi de olsa merkezdeki rolü ne başkaca kavram ve hedefler var, ne de coşku kırıntısı taşıyan bir sözcük…

Bu kavramların hepsi 15 Temmuz mücadelesinin kazanımları…

Bu kavramların hepsi bu kurumları var eden milli iradenin kazanımları…

Bu kavrayışı kazanamamış bir bürokrasinin Türk milletine ve Türkiye’ye vereceği bir katkı maalesef yoktur. FETÖ ile mücadelede aciz kalmadıklarını düşünmek de zordur. İşte, Kayseri’deki provokasyonda dahi FETÖ’nün parmağı olduğu şüphesini uyandıran budur.

Zaten bugünkü sorunlarımızın ve hatta ekonomik sorunlarımızın da gerisinde Sn Cumhurbaşkanımız tarafından söze ve yazıya dökülen milletin yüreğindeki bu kavram ve hedeflerin kamu tarafından kavranamamış veya sindirilememiş olması var. Başka şey değil…

Belki 8. yılında bu 15 Temmuz bir silkelenmeye vesile olur. Yoksa bu çok değerli hedef ve kavramlar bedava harcanmış olacak ki; yerlerine yenilerini koymak da belki hiçbir zaman mümkün olmayacaktır.

Sonraki Haber