18 Ekim Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

YUNANİSTAN MI? ARTIK ORASI ABD

HAŞMET BABAOĞLU / SABAH

Adını koyalım artık...

Adalar Denizi'nde (Ege) Yunanistan'la karşı karşıya değiliz!

Trakya sınırımızın öte yanında bildiğimiz şekliyle Yunanistan yok!

Karşımızda ABD var.

Yunanistan vitrindeki manzara...

Miçotakis vitrindeki manken...

Yunan medyası önümüzdeki günlerde ülkelerinin Adalar Denizi'nde karasularını 12 mile çıkartacağını yazıp tartışıyor.

İlk önce Girit çevresi için bu kararın alınacağı sonra aşamalı olarak genişletileceği yazılıp çiziliyor.

Bizim "savaş sebebi" sayacağımızı her fırsatta belirttiğimiz karar...

Yunanistan bunu bugüne kadar yapmadı, yapamadı... Şimdi de "kendi başına" yapmaz, yapamaz.

Bu hamle ABD'den ve onun yeni "Batı ittifakı" politikasından gelir.

Daha yakın zamanda ekonomik bakımdan iflasın eşiğine gelen Yunanistan silahlanmıyor, silahlandırılıyor. Adalar Denizi'nde sular ısınıyorsa, ABD'nin isteği ile ısınıyor.

Yunanistan tarafının işin sonrasını nasıl getireceği de hiç şüpheniz olmasın ki, ABD tarafından belirlenecek.

Hiçbir şey birdenbire olmuyor elbette...

Bosna krizi sırasında Yunanistan'ın Sırbistan ve Rusya'ya yakınlığı ABD ve NATO için problemdi.

Sonra Yunanistan değişti; ekonomik çöküş, Almanya'ya teslim oluş...

Ve çok ilginç bir şey daha...

Avrupa ülkeleri içinde anti-Amerikanizm etkisinin en yüksek olduğu Yunan halkı doğrudan sol iktidar tarafından "Amerikanize" edildi. (Hep böyledir; bu iş sol-sosyal demokrat partilere ihale edilir.)

ŞAİBELİ SEYAHAT

FUAT BOL / HÜRRİYET

Sözde cumhurbaşkanı adayı olacak kişi, cumhurdan kaçarak, gizlenerek yurtdışı seyahati yapıyor. Kendisine refakat etsinler diye, Türkiye’den götürdüğü beş gazeteciye de haber vermeden sırra kadem basıyor.

Gazeteciler, onun yokluğunu, daha açık ifadesiyle kendilerinin atlatıldığını uçakta fark ediyorlar.

Hemen herkesin ortak kanaati, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD’ye ‘icazet’ almak için gittiği yönündeydi. Bu durumu kendisi ve etrafındakiler de biliyordu.

Zira şimdiye dek Türk siyasetçiler için ABD, bunu ifade ediyordu.

Bu töhmetten kurtulabilmesinin tek yolu vardı; o da seyahatinin açık, şeffaf ve aleni yapılmasıydı. Bütün bunları bildiği halde, 8 saat ortalıktan kaybolması, akıllara, onun kasetle CHP’nin başına getirenlerin (FETÖ) yeni bir oyunu olduğunu çağrıştırdı.

Öyle ya kendisi sıradan bir kişi değil, Türkiye’nin ana muhalefet partisinin genel başkanı. Ve üstelik Cumhurbaşkanlığı makamına aday olacağını ileri sürüyor.

Böyle bir kişi, özellikle yurtdışı seyahatlerinde açık ve şeffaf olmak zorundadır. O ise yanında götürdüğü gazetecilerden bile saklanarak 8 saat boyunca yaptığı kara yolculuğunda ne yaptığını açıklarken, ‘hamburger yediğini’ söylüyor!

İMAMOĞLU'NUN ENDİŞELİ BEKLEYİŞİ

KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretinin sonuçlarını en çok merak edenlerin başında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu geliyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, bu gezide 2023 cumhurbaşkanlığı adaylığı için FETÖ'den icazet almayı başarırsa Ekrem İmamoğlu'nun -henüz umudunu kesmediği- adaylık hayalleri de suya düşecek. Kariyer planını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak. CHP Genel Başkanlığı'na mı oynar, adaylık planlarını sonraki bahara mı erteler, onu zamanla öğreneceğiz.

Kılıçdaroğlu'nun ABD otobanındaki sekiz saatlik kayıp yolculuğunda çok şeyin netleşmiş olması gerekiyor. Bu ziyaretin en kritik anının o sekiz saatlik kayıp zaman olduğunu bilen biliyor.

Kılıçdaroğlu'nun o arada kimlerle buluştuğu, ne konuştuğu, icazet alıp almadığı konuları şimdilik sır.

Fakat, firari FETÖ'cü işadamı Akın İpek'in fonladığı iddia edilen Tele1'den, Ekrem İmamoğlu'nu hedef alan yayınların artması hiç hayra alamet değil.

FETÖ, İmamoğlu'ndan yüz çevirip Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığında karar kıldıysa CHP cephesinde çarşı karışır.

TÜRKİYE YALNIZCA BORU HATLARININ GEÇTİĞİ ÜLKE OLMAMALI

ERDAL TANAS KARAGÖL / YENİŞAFAK

Türkiye, coğrafi konumunun kendisine sağladığı Doğu-Batı arasındaki stratejik konumunu iyi kullanmalı. Türkiye, doğalgazın bu kadar önemli hale geldiği ve tüm Avrupa’nın doğalgaz arz güvenliğini nasıl sağlayacaklarını kara kara düşündüğü bu günlerde önemli bir fırsata da sahiptir.

Bu nedenle, Türkiye yalnızca boru hatlarının geçtiği yani transit bir ülke olmamalı. Türkiye enerji kaynaklarına sahip olan ülkelerin ve bu kaynağı tüketen ülkelerin karşılaştığı bir kavşakta olmamalı.

Türkiye doğalgazda merkez ülke olmalı.

Türkiye, doğalgazın toplandığı, transfer edildiği ve bu doğalgazın fiyatının belirlendiği bir merkez olmalı.

YÜZ KARALARI

KADİR YILDIZ / TÜRKGÜN

En mutlu anlarımızda ya da en acı günlerimizde ortaya çıkıveriyorlar. Amaçları bizleri daha mutlu etmek ya da acılarımızı paylaşmak değil elbette. Paylaşma duygumuzu, dayanışma irademizi zehirlemek istiyorlar. Kin ve nefret bulaştırıp bir daha bir araya gelemeyecek şekilde ayrılalım istiyorlar.

Bunların değirmenine girmeyen, rüzgârına kapılmayan siyasetçilerimiz, akademisyenlerimiz, aydınlarımız da yok değil… Hükümeti yıpratmak masadıyla hemen tutuveriyor bir ucundan. Sonrası umurlarında bile değil… Depremde, selde, heyelanda, yangında, patlamada, göçükte, trafik kazalarında, kızıl kıyamette bir anda öfke seli olup yağıyorlar. Yalan, iftira, karalama, tahrik, panik havası ne ararsan var…

En mutlu anlarımızı bile toplumsal öfkeye dönüştürmek için uğraş veriyorlar. Doğal gaz bulunduğunda, yerli otomobil üretildiğinde, savunma sanayiine yeni bir ürün eklendiğinde, petrol bulunduğunda, milli sporcularımız dünya şampiyonu olduğunda, göğsümüzü kabartan her durumda Türkiye’nin ve Türk milletinin paçalarından tutup çekiştirmeye başlıyorlar.

“Olmaz olsunlar” denilecek duruma düşenlere “ille de olsunlar” diye uğraş veren kelli felli isimler peydah oluyorlar.

Sonraki Haber