18 Mayıs Medyanın Halleri

18 Mayıs Medyanın Halleri...Köşe yazarlarının gündemi... Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar...

FETÖ’YE DİYET BORCU OLAN EMNİYET’TEKİ KUKLALAR

NEDİM ŞENER – HÜRRİYET

FETÖ taktikleriyle çalışan ve FETÖ’cülerle işbirliği yapan, Cumhurbaşkanı, Hükümet üyeleri ve siyasetçilere hedef alan, FETÖVARİ gizli tanık taktikleri kullananlar hepsi mevcut.

Bunu yapanlar Sayın Ali Yerlikaya’nın doğrudan kendisine bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Emniyet Müdürlüğü içinde FETÖ’den boşalan yerleri dolduran Nurcu-Okuyucu, Kurtoğlu grubu, Süleymancı, Menzilci veya başka isimler taşıyan yapılar.

Bunlara tarikat ya da cemaat demek bile yanlış.

Bunlar artık hükümet üzerinde vesayet kuran, devlet imkânlarını kullanarak hükümete ve siyasete operasyon yapabilecek güç ve imkâna kavuşmuş gruplar.

Suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan’ın polislerin telkiniyle yurtdışına kaçan ikinci adamı Serdar Sertçelik’in gizli tanık ifadesine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın, eski Adalet Bakanları Bekir Bozdağ ve Abdulhamit Gül’ün, AK Parti Milletvekili Mücahit Aslan’ın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve Sadık Soylu’nun isimlerinin yazılmasını sadece bu üç kişi istemiş olabilir mi?

MHP’nin adının da ifadeye konmasını sadece bu üç polis planlamış olabilir mi?

Elbette, doğrudan Fetullahçı Terör Örgütü elemanları bu işin hem planlamasında hem icrasında hem de medya ayağında aktif rol oynadılar. Yine onlarla geçmişten gelen ilişkileri olanlar da bu kumpasın icrasında görev aldılar.

Mafya lideri Sedat Peker’in sözcülüğüne soyunmuş, Alman istihbaratının kucağında operasyon elemanlığı yapan Erk Acarer ile FETÖ’nün Deniz Baykal’a kurduğu kaset kumpasının faillerinden firari Cevheri Güven gibi tipler bu operasyonda aktif görev aldılar. Elbette yurtiçindeki etki ajanlarını da Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube’de görevli yine Nurcu-Okuyucu diye bilinen bir polis memurunun Ayhan Bora Kaplan’ın
ifadesini ve soruşturma belgelerini FETÖ’cü Cevheri Güven’e yolladığı ortaya çıkmıştı.

Bu kumpasın içinde ve etrafındaki isimlerin geçmişten günümüze FETÖ ile ilişkilerine yakından bakarsak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle kuklayı da kuklacıyı da görebiliriz.

+++

OPERASYONUN MEDYA AYAĞI…

DİLEK GÜNGÖR – SABAH

Gelin FETÖ'nün Ergenekon, Balyoz kumpaslarına...
FETÖ'nün yayın organları Taraf'ın, Zaman'ın attığı başlıkları hatırlayın... Hemen her gün FETÖ'nün ürettiği sahte belge ve bilgiler manşete taşınmıyor muydu? Bavullarla belgeler gidip gelmiyor muydu? Ergenekon tertibi çerçevesinde milliyetçi-vatanseverler hedef alınmıyor muydu?
Ardından gelin 17-25 Aralık'a...
Sahte deliller üretilmedi mi? O birbirine eklemlenen ses kayıtlarıyla toplumda algı oluşturulmadı mı? Bu ses kayıtları sosyal medya üzerinden yayılmadı mı?
Şimdi bu süreçte yaşananların ne farkı var?
Geçmişteki yaşanmışlıklar olmasa "8 polis bir haltlar yemiş" diyerek geçiştirebiliriz belki... Ama olmuyor. Umarım, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı ucunda kim ya da ne varsa meselenin sonuna kadar gider.
Ve de bir an önce TBMM'ye sunulmaya hazırlanan 9. Yargı Paketi'nde yer alan 'etki ajanlığı' düzenlemesi çıkar.
Sanırım, şimdi ve önümüzdeki dönemde en çok bu düzenlemeye ihtiyacımız olacak!

+++

O SOKAK ÇAĞRISININ BEDELİ

KURTULUŞ TAYİZ - AKŞAM

En tehlikeli terör biçimi sokakta, insanların içinde olandır. Doğrudan masum insanları hedef alır. Demirtaş da Kandil'in talimatına uyarak HDP Eş Genel Başkanı sıfatıyla, partisinin yetkili kurullarında yaptığı toplantıdan sonra bu tehlikeli çağrıyı, yani "sokağa inin" çağrısını yaptı.

Demirtaş, Nisan 2018'de davanın duruşmalarında mahkeme başkanının soruları üzerine söz konusu çağrıyı kendisinin başkanlık ettiği toplantıda kararlaştırılarak yapıldığını kabul etti.

Kim ne derse desin. Hangi parti bu mahkeme kararlarını nereye çekerse çeksin. Ortada 37 vatandaşımızın canına mal olan olaylar ve bu olayların kışkırtılmasında rol oynayan Demirtaş gibi isimlerin yargılandığı bir dava vardı. Yargı başka ne yapabilirdi? Bunlar "siyasi şahsiyetler" deyip yol mu verecekti? Biraz ciddi olalım lütfen!

+++

TASARRUF PAKETİNDE YER ALMAYANLAR

UFUK COŞKUN – MİLAT

2024 bütçesi için yap-işlet-devret modelinden sadece şehir hastaneleri için 88 milyar ödenek ayrılmış.

Aynı durum yol ve köprüler için de geçerli. Bakınız pandemi döneminde, karantina uygulandığı zamanda yol ve köprü geçişlerindeki fark hazineden karşılanmıştı.

O gün de sormuştum bugün de soruyorum; peki, bu yüklenici firmalar, tasarruf tedbirleri kapsamında elini taşın altına koyacak mı? Ya da bu sözleşmeler tasarruf tedbirleri kapsamında yeniden gözden geçirilemez mi?

Diğer taraftan varlık fonu malumunuz bütçe fazlası olan örneğin İsviçre gibi ülkeler için kurulan bir fondur.

Oysa bizde bütçe açığı var ve varlık fonu hala devam ediyor. Bazı firmaların fon dışına çıkarılması düşünülmüyor mu mesela? Çünkü zarar etmeye başladılar.

Faizle ilgili olarak da pakette bir şey yok. Bugün yıllık faizin yüzde 50’ye vardığı bir ülkede, yüksek faiz ödemeleri bütçe açığını arttırmıyor mu?

Demem o ki eğer bu paket işçi ve memurun üzerinden bir tasarruf sağlayacak ve yaraya merhem olmayacaksa en önemlisi köklü yapısal reformlar yapılmayacaksa ülkeye ne gibi bir fayda sağlayacaktır?

Sonraki Haber