18 Şubat Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

MADENLER MİLLİLEŞTİRİLSİN

Ahmet Hakan/ Hürriyet

Toprak, bizim toprağımız. Maden ocağı, bizim maden ocağımız. Madende çalışanlar, bizim insanlarımız.

Ancak şirket yabancı.

Bizim toprağımızda bizim maden ocağımızı bizim insanlarımızla işleten yabancı şirketlere “hayır” diyelim.

Kendi altınımızı kendimiz çıkaralım demek, kendi felaketimizi kendimiz yaratalım demek değildir.

Millileştirsek de millileştirmesek de...

Madenciliğin temel ilkesi “Çevre, doğa ve insan, kazanç hırsının önündedir” olmalı.

FETÖ’NÜN ‘SÜZÜLEN’ VE ‘SÖNEN’ IŞIĞI

Mahmut Övür/ Sabah

Danıştay'ın verdiği FETÖ kararı herkesi şaşırttı. Danıştay 5. Ceza Dairesi, 15 Temmuz sonrası FETÖ'yle irtibatlı oldukları gerekçesiyle devletten ihraç edilen 450 hâkim ve savcıyı görevine iade etti. Hak mı hayal kırıklığı mı göreceğiz. Ama hem 450 dosyanın bir arada iade edilmesi hem de dışarıdaki FETÖ'cülerin harekete geçmeleri tesadüf olmasa gerek. Söz konusu FETÖ ise şüphelenmemek mümkün değil.

Öyle olduğu için de başta Başkan Erdoğan ve HSK olmak üzere herkes harekete geçti ve FETÖ'yle mücadelede kararlılığa dikkat çekildi. HSK ilk adımı atarak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz için başvurdu.

En sert tepki ise FETÖ'yle mücadelede "tek başına" kalsa da taviz vermeyen ve konuyu hassasiyetle izleyen Başkan Erdoğan'dan geldi. Mısır dönüşü kaygısını ve kararlılığını şöyle dile getirdi:

"FETÖ denen bu şer şebekesinin, terör yapılanmasının belini kırdık. FETÖ bataklığını kuruttuk ancak sinekleri temizleme işimiz daha devam ediyor. Biz FETÖ'nün içyüzünü anlatmaya, onlarla her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz." Sonra da örgütün Türkiye içinde her "kılığa" girdiğine dikkat çekerek şöyle diyordu: "Son kukla da Türkiye'ye zarar veremez hâle getirilene kadar devam edeceğiz. Yüzlerindeki değişik maskeleri yırtıp atıyoruz ve bunlar böylece meydana çıkıyor. Her kılığa giren bu iradesiz şarlatanların ensesinde olacağız."

BİZİ ‘ALAKADAR ETMEYEN’ TUHAF OLAYLAR

Nedret Ersanel/ Yeni Şafak

Jeopolitik cepheler biraz da enerji/tedarik/ulaşım hatları üzerinden çiziliyor artık…

Ukrayna savaşında bunun sembolü Kuzey Akım-2 hattıydı. Sabotajla imha edilince Rusya-Avrupa arasındaki hattın stratejik olarak da koparıldığını anladık…

Gazze savaşında ise, G20 zirvesinde ABD-Hindistan tarafından duyurulan, Hindistan-Körfez-İsrail-Akdeniz-Avrupa koridorunda kendisini gösterdi. Biden, 7 Ekim olayının sebebi olarak bu koridoru gösterdi. Söylemek istediği bir başka jeopolitik gerçeklik, yine Çin-ABD-Rusya rekabetiydi…

Bölgesel hatlar da aynı haritanın unsurları. Sayıları daha çok ve bu da hâkimiyet savaşların küçük ve orta boy ülkelerin yer arayışlarını gösteriyor! Mesela Zengezur. Mesela, Türkiye’nin de büyük önem verdiği, Körfez/BAE-Irak-Türkiye, ‘Kalkınma Yolu Projesi’. Veya aynı hattın birleştiği, Mısır-Yunanistan-Rum Kesimi-Yunanistan deniz/enerji koridoru, vb…

Türkiye-Mısır normalleşme sürecinin ibra edilmesiyle ortaya çıkan, cılız duyulsa da hatırlatılan bir koridor daha var. Mısır doğalgazını Lübnan’a taşıyan hattın kısa süre içinde Türk şebekesine bağlanabileceği fikri!

İlginç bir hat bu; kâğıt üzerinde, ‘Mısır-Ürdün-İsrail-Lübnan-Suriye-Türkiye’ yolunu izliyor. Akdeniz bağlantısı da açık! Üstelik büyük kısmı tamamlanmış halde…

Elbette önünde politik açmazlar var. Ama mesele bunun gerçekleşmesi veya olmazı değil. Saydığımız hatların tamamı, siyasi/jeopolitik cephenin uzantısı. Üstelik hepsi, dikkat ediniz, ‘hepsi’, birbirine bağlanabiliyor!

FETÖ MÜCADELESİNDE YILMAZ SAVAŞÇI OLMAK

Yaşar Hacısalihoğlu/ Akşam

FETÖ ihanet şebekesine karşı mücadelede en ufak soğuma, en ufak esneme, en ufak gaflet durumunda bilinmelidir ki, mücadelede başa dönülür.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi; örgütün beli kırılmıştır, bataklığı kurutulmuştur ama sivrisineklerle mücadele kararlılıkla sürecektir, sürmelidir. Esasen unutulmamalıdır ki, mücadele ettiğimiz şer şebekesi sadece klasik bir terör örgütü değildir. Aynı zamanda istihbarat ve casusluk şebekesidir. Bu yüzden de kripto yeteneği gelişmiştir. Bununla birlikte fitne üretme ve uygulamaya sokma açısından da donanıma sahiptir. 15 Temmuz'dan sonra ivmelenen mücadelede stratejinin önemi büyüktür. PKK, DEAŞ terör örgütlerine karşı yapılan mücadeleden farklı titizliğin gösterilmesi esastır. Girdiği kabın şeklini alan FETÖ'ye karşı mücadelede virüsle mücadele titizliği esas olmalıdır. Virüs gibi FETÖ'de şer hedefi ülkenin bağışıklığını zayıflatmak ve giderek çökertmektir. Böylece de küresel efendilerinin şer ajandasının gereklerini yerine getirmektir.

Bu yüzdendir ki, FETÖ'ye karşı mücadele stratejik olmalı ve kurumsallaşmalıdır. FETÖ'ye karşı mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlılığı, kurumsallaşmalıdır. 15 Temmuz'un 251 kahraman şehidinin kemiklerini hiç kimsenin sızlatmaya ne hakkı, ne haddi vardır.

Devlet kurumlar istihdamda çok büyük titizlik göstererek, idari tasarrufta bulunabilir.

EDEPSİZ

Melih Aşık/ Milliyet

Yazar Füruzan’ın ölümü üzerine bir gazete:

“Türkiye edebiyatının önemli isimlerinden Füruzan hayatını kaybetti” diye başlık atmış. Türk edebiyatı değil Türkiye edebiyatı!

Aynı gazete Kürt edebiyatı, Alman edebiyatı, Rus edebiyatı diyor ama Türk edebiyatı diyemiyor. Türkiye edebiyatı, diyor.

Bir TV Kanalı Berlin Film Festivalinde “Türkiye sinemasının tanıtılacağını” bildirmiş.

Türk sineması değil Türkiye sineması!

Siz istediğiniz kadar Anayasa’daki “Türk” sıfatının bu ülkede yaşayan tüm etnik kesimleri kapsadığını anlatın. Birileri zihinlere ayrımcılığı sokmakta kararlı... Edebiyle davranmıyorlar.

Sonraki Haber