20 Ekim Medyanın Halleri

'İMAMOĞLU'NDAN DİYARBAKIR'DA HDP'Lİ MESAJ'

ABDÜLKADİR SELVİ - HÜRRİYET

İmamoğlu, Diyarbakır’da başta HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar olmak üzere HDP’lilerle birlikte fotoğraf vermeye özel bir önem verdi. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’ni ziyaret eden Mithat Sancar’la ortak açıklama yapmaktan kaçındı; İmamoğlu ise tam aksine Diyarbakır’a giderek Mithat Sancar’la fotoğraf verdi. Siyasette bu mesajın ne anlama geldiğini herkes iyi bilir.

GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOLA GİRDİ

ZAFER ŞAHİN - MİLLİYET

İmamoğlu bir belediye başkanı. Ama muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı gibi hareket ediyor. Yasa gereği il dışına çıkarken Vali’den izin alması gerekir. Bunu yapıyor mu bilmiyoruz ama kendi partisinden izinsiz hareket ettiği bir sır değil. CHP Genel Merkezi’nin uyarılarına rağmen soluğu Diyarbakır’da alması geri dönüşü olmayan bir yola girdiğinin ispatı. Bu yoldaki en büyük destekçisi de Meral Akşener.

KILIÇDAROĞLU, SİVİL İTAATSİZLİĞE DAVET EDİYOR

EMİN PAZARCI - AKŞAM

Kemal Kılıçdaroğlu, uzun süredir bazı iddialar ortaya atıyor. "İspat et" denildiğinde de her seferinde ipe un seriyor. En önemlisi, sürekli olarak çiftçileri, memurları, savcıları, basın mensuplarını, kısaca toplumun her kesimini tehdit edip onlara parmak sallıyor. "Direnin, direnmezseniz sorarım size" türünden sözler sarf ediyor.

Toplumu "sivil itaatsizliğe" davet ediyor!

Nedir sivil itaatsizlik? Yasalara karşı koymaktır. Şiddet içermeyen, ancak yasal olmayan politik bir eylemdir. Pasif direniş adı da verilebilir. Hayatı, devlet işleyişini kilitlemeye ve kaos oluşturmaya yönelik bir çağrıdır.

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de suçtur bu. Cezai yaptırımlar içerir.

'KILIÇDAROĞLU'NA BİÇİLEN ROL'

FUAT UĞUR - TÜRKİYE

Dediğim gibi Kemal Bey'i kaset kumpasıyla CHP’nin başına getirenlerin ona söylemedikleri bir önemli hesapları daha vardı oysa. Kılıçdaroğlu İmamoğlu’nun önüne her takoz koyuşunda onu daha da güçlendirecekti. Her yaptığı atak İmamoğlu’na yarayacaktı. Nasıl mı?

Geçmişte çıkan büyük liderlere bakın. Adnan Menderes ve Celal Bayar CHP’nin içinden İsmet İnönü’ye isyan ederek iktidar oldular.

Yine Bülent Ecevit, İsmet İnönü’ye başkaldırdı ve CHP’nin başına geçip efsane lider Karaoğlan olarak ismini dağlara taşlara yazdırdı.

MSP geleneğinden gelen Tayyip Erdoğan, tüm engellemelerine rağmen Necmettin Erbakan gibi güçlü bir ismin karşısına çıktı ve kongrede kaybetmesine rağmen yeni bir parti; AK Parti’yi kurarak iktidara geldi ve hâlâ Türkiye’yi yönetiyor...

İşte Kemal Bey'in anlamadığı hesap bu:

Kendisi İmamoğlu’nu engellemeye çalıştıkça, İmamoğlu’nu “mağdur” edecek onun “Halkın lideri” imajına istemese de katkı sağlayacak.

İkincisi de Kılıçdaroğlu son bir aydır yaptığı akıl almaz ataklarıyla tepkileri üzerine çekerek paratoner vazifesi görecek ve dikkatleri İmamoğlu’ndan uzaklaştıracak. İmamoğlu’nun söyleyip de yıpranacağı sözleri Kemal Kılıçdaroğlu’na söyletenler, âdeta onun sayesinde "YOL TEMİZLİĞİ" yapmakta şimdiden.

Burada soru şu:

Sayın Kılıçdaroğlu kendisine biçilen bu rolün, yaptıklarının İmamoğlu’na yarayacağının farkında mı? Yoksa bu rolü bile bile mi kabul etti?

'SQUİD GAME YA DA İNSANIN İNSANDAN KOPUŞU'

İSMAİL KILIÇARSLAN - YENİŞAFAK

Squid Game isimli oyunculuklarına tahammül etmesi zor, senaryo boşluklarına tahammül etmesi daha da zor Kore dizisinde beni korkutan şeyse şu: Dizi, bütünüyle “insanın doğasının berbat olduğu” fikrine dayanıyor ve bölümler ilerledikçe insanı alçak, daha da alçak, çok daha alçak bir varlık olarak görüyoruz. Finaldeki toparlama çabaları ise ancak bu berbat insan tasavvurunun altını çizmeye yarıyor.

“İnsanın zalimliğinin sınırının olmaması” fikri dizi boyunca “son derece rahatsız edici şekilde” gözümüzün tam içine sokuluyor.

Soru şu: İnsan, kendisinden bu denli umut kesmemizi gerektirecek bir varlık mıdır? Cevabı ise şu: Cari kültür endüstrisi epeydir bunun böyle olduğunu söylüyor ve Squid Game ile de bu berbat fikri taçlandırıyor.

Sonraki Haber