20 Haziran 2023 Medyanın Halleri!

Ercan Dolapçı'nın hazırladığı Medya'nın Halleri köşesinde bugün. İşte günün öne çıkan köşe yazıları

YENİLGİNİN ANATOMİSİ

Nedim Şener/Hürriyet

İmamoğlu’nun hazırlattığı raporda, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yönelik eleştiriler de yer alıyor. Öncelikle, 6’lı Masa’nın, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve paylaşım için kurulduğunu, Kılıçdaroğlu’nun “kurgulanmış bir karaktere” dönüştüğü şöyle anlatılıyor:

“Yönetim Mimarisi ve Millet İttifakının İtibar Kaybı: Millet İttifakı sistem değişikliği öneren demokratikleşme fikri etrafında buluşmuştu. Ancak kampanya boyunca bu anafikir terk edildi. Masa, bakanlıkların, vekilliklerin ve bürokrasinin paylaşıldığı bir çıkar ittifakı olarak algılanmaya başladı. Bakanlar ve kilit bürokratlar kadrosunun masada konuşulmadığı, üzerinde uzlaşılmadığı görüldü. Liderler kendi bakanlarını açıklayarak uyumsuzluğu daha da belirgin kıldı. Kılıçdaroğlu kampanyası, kazanmaya değil, aday olmaya ve adaylığını kanıtlamaya dönüktü. 1 yıldan uzun bir süre boyunca yürütülen adaylık kampanyası, seçimi kazanmaya değil, Kılıçdaroğlu’nu aday yapmaya dönük bir kampanya oldu. Üstelik bu kampanya her türlü şüpheyi, eleştiriyi, itirazı anlamaya ve demokratik zeminde tartışmaya dönük değil; bastırmaya, ezmeye, gözden düşürmeye dönük baskıcı bir yöntemle yapıldı. Sonuçta baştan sona seçim kazanmaktan çok kendini kanıtlamanın, adaylığına ikna etme motivasyonunun öne çıktığı bir kampanya oldu.

KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ VE ‘YİĞİTLER'

Kurtuluş Tayiz/Akşam

Kılıçdaroğlu, kurt bir oyuncu olarak CHP'nin yol haritasını belirlemiş durumda. Kurultay sürecini ağırdan işletecek. İl ve ilçe kongreleri sene sonuna sarkıtılacak. Yerel seçimlerden önce büyük kurultayı toplama yoluna gitmeyecek. İmamoğlu adaylığını ilan etmedikçe de büyük kurultayın toplanması mümkün değil. İmamoğlu'nun, Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı adaylığını ilan etmesi ise daha başından kaybetmek anlamına gelir ki, kendisi de bunun farkında. Bu yola girmesi beklenmiyor.

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nun yolunu tuzaklarla donatmış durumda. Şartları şöyle: "İstanbul'a aday olacaksın, seçimi kazanıp mecliste çoğunluğu elde edecek ve başkanlığı da CHP'li birine teslim edeceksin; işte o zaman seninle 'değişimi' konuşuruz."

Bu şartlar sürecin gidişatına göre yeni şekiller alabilir. Fakat sonuç değişmez; Kılıçdaroğlu yiğitlerine kolay kolay yem olmaz.

Yiğitleri de mevcut güçleriyle Kılıçdaroğlu'nu genel başkanlık koltuğundan edemezler. Araya Batılı başkentler ve istihbarat operasyonları girmediği sürece bu sonuç değişmez!

KILIÇLAR ÇEKİLDİ BU BİR DÜELLO

Yavuz Donat/Sabah

"Değişmez Genel Başkanlık"

Demokrasilerde çare tükenmez.

Bir hadise varsa, elbette çaresi de var... Yeter ki çareyi ara... Bul... Ve partinin tüzüğüne koy.

Ekrem İmamoğlu'ndan da kurtulursun... Özgür Özel'den de... Aklından genel başkanlık geçen herkesten.

10 Kasım 1938... Büyük Atatürk, aramızdan ayrıldı... Saygı, minnet, rahmetle anıyoruz.

26 Aralık 1938... Cumhuriyet Halk Partisi Büyük Kurultayı toplandı.

Parti tüzüğünde değişiklik yapıldı.

Yeni tüzük... Madde 3:

Partinin değişmez Genel Başkanı İsmet İnönü'dür.

Madde 4: Partinin değişmez Genel Başkanlığı, aşağıdaki üç surette inhilal edebilir:

A. Vefat.

B. Vazife yapamayacak bir hastalığının olması.

C. İstifa.

Demek ki neymiş? Çare tükenmezmiş... Kurultayı toplarsınız ve 1939'daki çareyi/formülü güncellersiniz... Sorun çözülür.

Çare yine geçmişte

Sıra geldi, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun gazeteciler ile kavgasına.

Karşılıklı söylenen sözleri buraya almayacağız...

Ama bu, böyle devam etmez.

CHP'li olduğunu yazan, televizyonda söyleyen gazeteciler, Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs sandığından çıkamayınca... Başladılar yaylım ateşine.

Bu durumda... Parti ile gazeteci ilişkilerinin gözden geçirilmesi gerekiyor.

Ne demiştik; demokrasilerde çare tükenmez.

Bu sorunun da çaresi var.

CHP’DE POKER VE FIRDÖNDÜ OYUNU!

Tunca Bengin- Milliyet

İki seçim arasında koltuk kavgasına odaklanan CHP hem İstanbul’u tekrar kazanmak hem de geleceğe oradan devam etmek gibi bir strateji ya da taktik üretme çabasında. Genel Başkanlığı bırakmama ya da bırakacaksa da o gün bugün değil havasındaki Kılıçdaroğlu, koltuğuna talip olan İmamoğlu’na “Madem istiyorsun, önce İstanbul’u yine alalım sonra tekrar konuşuruz” diyor. Hem de Meclis çoğunluğuyla birlikte almak kaydıyla. Olur da İmamoğlu’nu aday gösterirse (bu da tartışmalı malum) ve kazanırsa CHP Genel Başkanlığı için olası bir istifa durumunda İstanbul’un yönetimi AKP’ye geçmesin diye... İmamoğlu ise “Partide değişim olmazsa, koltuğu hemen bana bırakmazsan yerel seçimde de sıkıntı yaşarız. İstanbul bile sıkıntıya girer” iddiasında.

Evet bunlar yekten deklare edilmiş değil ama her ikisinin genel tavrına, sızan bilgilere bakıldığında da böyle bir beklenti, olduğu da açık. Görünür tek gerçeklik sessiz ve derinden gelen karşılıklı hamleler de bunu doğrular nitelikte zaten. Dolayısıyla CHP’de hem sıkı bir “poker seansı” hem de her şeyin bir anda olup bitmesi için “fırdöndü oyunu” hevesi var denilebilir. Şöyle ki; Kılıçdaroğlu soğukkanlı, sabırlı ve renk vermeyen duruşuyla usta bir poker oyuncusu edasıyla sürekli el büyütüyor, elindeki delegasyon kartıyla İmamoğlu’na “Elim çok güçlü, umutlanma kaybedersin” hissini veriyor. Bu konuda pek blöf yapmadığı da daha önceki örnekleriyle açık ve net. Yanılıp da varım, gördüm diyen pek çok isim bugün CHP’de yok ya da pasifize edilmiş durumda malum. Yani Kılıçdaroğlu kendi üzerinde yoğunlaşan eleştiriler ve Genel Başkanlığı bırakmasına dönük beklenti içinde olan hem İmamoğlu’nu hem de tabandan gelen sesleri poker taktiğiyle idare etmeye çalışıyor. Yerel seçimlere kadar 9 aylık bir süre kazanma, krizi zamana yayma ve yerel seçimlerden sonra oluşacak denkleme göre de tavır alma anlamında...

Sonraki Haber