2020’de sanata 'uzaktan' baktık!
Bu yıl yaşama değer katan ve bu tür kriz dönemlerinde en büyük iyileştirici etkiye sahip olan sanattan büyük ölçüde mahrum kaldık. Kısmen de olsa çevrimiçi etkinliklerle kendine soluk alacak bir alan yaratan sanatı 'uzaktan' deneyimledik. Dileriz 2021 bu yılın acısını çıkartmamıza olanak tanır
- Çevrimiçi sanat: 2020 sanat ortamına damgasını vuran iki kelime vardı, “ertelendi” ve “çevrimiçi”. Pandemi dolayısıyla sanatsal
etkinliklerin neredeyse tümü ertelendi, iptal edildi ya da çevrimiçi gerçekleştirildi. Sergiler, konferanslar, toplantılar, konserleri hep “çevrimiçi” izledik. Tüm dünya müzeleri koleksiyonlarını çevrimiçi ziyarete açtılar. Ama gerçek bir konser dinlemeyi, gerçek bir sergi gezmeyi çok özledik. Müzeler ve sanat kurumları çeşitli tedbirlerle kapılarını açsalar da, tedirgin sanatseverleri ikna edemediler.
- Bazı müzeler açılmamak üzere kapandı: UNESCO ve Uluslar arası Müzeler Konseyi (ICOM)’nin hazırladığı rapora göre dünya
çapındaki müzelerin yüzde 90’ı yani 85 bin kurum Kovid-19 salgını yüzünden geçici olarak kapanmak zorunda kaldı. Ancak bu kurumların yüzde 13’ü kalıcı olarak kapanacaklarını bildirdi. Yani her sekiz müzeden biri kapılarını bir daha açamayabilir. Müzelerin yüzde 83’ü programlarında kısıtlamaya gidecek. Kapıları açık tutmak, bu kurumların yüzde 30’unu personel kesintileri yapmaya zorlayacak. Zaten müze çalışanlarının yüzde 20’si işini kaybetti.
- Virüse karşı mizah: Koronavirüse karşı tüm insanlık büyük bir savaş verirken, mizah da stresle baş etmemizi kolaylaştırdı. Koronavirüse
yönlenen çok sayıda parodi ve pastiş (pastiche) üretildi, sosyal medya hesaplarından paylaşıldı. Getty Müzesi’nin meydan okumasına çok sayıda sanatsever katıldı. Restorasyon faciaları ise yine sosyal medyada dillere dolandı.
- Irkçılık sembolü heykeller yıkıldı : ABD’de siyahi George Floyd’un polis tarafından öldürülmesinden sonra ortaya çıkan “Black Lives
Matters” protestolarıyla tüm dünyada toplumsal eşitsizliğe karşı çıkanlar seslerini yükseltirken, ırkçılık ve sömürgeciliğin sembolü anıtlar da vandallığa uğradı. Bu öfkeden sadece ABD’nin güneyindeki Konfederasyon anıtları değil, Boston’dan Bristol’e birçok heykel nasibini aldı.
- İleri teknolojiler-sanat işbirliği: Serpentine Galerileri’nin yayınladığı “Geleceğin Sanat Ekosistemleri: Sanat x Gelişmiş
Teknolojiler” başlıklı rapor, teknoloji sektörünün sanata yönlendiğini ortaya koydu. Pazar paylarını genişleterek finans, sağlık ve eğitime doğru genişleyen teknoloji sektörü sanatı büyük bir fırsat kaynağı olarak görüyor. Bu bağlamda sanat-teknoloji ekseninde geleneksel sanat kurumlarının çoğundan daha fazla çevikliğe ve sermayeye sahip yeni iş modelleri ortaya çıkacak.
- Arte Povera’nın kurucusu Kovid’den öldü: Arte Povera (Yoksul Sanat), insanoğlunun dünya ile yıkıcı ilişkisini yeniden düzenleme
çabasındaki sanat hareketlerinden biri olarak doğmuştu. Hareketin kurucusu Germano Celant, kaderin bir cilvesi olarak bu yıkıcı ilişkinin sonuçlarından biri olan Covid-19 yüzünden hayatını kaybetti.
- Trump kültür varlıklarını tehdit etti: İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin Irak’ta ABD
saldırısıyla öldürülmesinin ardından Trump, İran’ın misilleme yapmasını engellemek için ülkenin kültürel sit alanlarını bombalama tehdidinde bulundu. Akademisyenler, kültür insanları ve politikacıların “savaş suçu” olarak değerlendirdikleri tehdide Pentagon da karşı çıktı.
- Almanya dünyayı utandırdı: Federal Alman hükümeti salgının başında yaratıcı ve kültürel sektörler için 50 milyar Avro’luk bir yardım
paketi çıkarttı. Kültür ve medya sektörünü kapsayan yardım özellikle küçük işletmeler, sanatçılar ve bu alanda serbest çalışanları rahatlattı. Kültür Bakanı Monika Grütters "Sanatçılar yalnızca vazgeçilmez değil, aynı zamanda özellikle şu anda yaşamsaldır" dedi. Almanya’nın sanatçılara yaptığı destek diğer ülkeleri gölgede bıraktı; örneğin İngiltere Sanat Konseyi 190 milyon dolarlık bir yardım paketi açıkladı. New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi Amerika’daki müzeleri kurtarmak için hükümete 4 milyar dolarlık destek çağrısı yaptı ama Senato’dan tüm sanat girişimlerine bu miktarın ancak yüzde beşi kadarı kabul edildi. Türkiye’den bahsetmiyoruz bile, herkes bizi kıskanıyor ne de olsa!
KRİZ SANATIN YAKASINA YAPIŞTI
Sanat dünyası koronavirüsle birlikte büyük bir ekonomik krizinde içine girdi. Zaten büyük çabalarla ayakta kalmaya çalışan özel tiyatrolar salgınla birlikte ekonomik krizin tam ortasına düştü. Meslek grupları, tiyatro sanatçıları kampayalar örgütlediler, bakanlık ise vergi indirimi sağladı ve destekte bulundu. Ama yine birçok tiyatro kendini kapanmaktan kurtaramadı. Sinemalar da koronavirüsün yarattığı krizin altında kaldı. Önceki yıl yapımcılarla girdikleri anlaşmazlık yüzünden kayıp yaşayan sinema salonlarını bu yılda salgın seyircisiz bıraktı. Özellikle zincir işletmelere bağlı olmayan Anadolu'daki küçük sinema salonlarının bir daha kapılarını açamaması söz konusu. Müzisyenler ise konser veremedikleri gibi telif sorunlarıyla da boğuşmak zorunda kaldılar. Dijitaldeki teliflerini alamadıklarını vurguladılar. Görsel sanatlar ise yok sayılmaya devam etti. Ne devletten destek ne de kamuoyundan ilgi görebildi.
EDEBİYAT DÜNYASINA İSİM TARTIŞMASI DAMGA VURDU
Son zamanlarda liberal çevrelerde sıkça kullanılan ''Türkçe Edebiyat'' söylemi üzerine gazetemiz bir tartışma dosyası başlattı. Dilimizin ustaları, genç kuşağın önemli temsilcileri ve akademisyenler ''Türk edebiyatı mı Türkçe edebiyat mı'' sorusunu yanıtladı ve tartışmayı ortaya çıkaran siyasal gelişmelere de büyüteç tuttu. 37 ismin görüşlerinin yer aldığı tartışma dosyası, kamuoyunda da geniş yandı uyandırdı. Farklı gazetelerden köşe yazarları da tartışmayı yazdı. 50'nin üzerinde yayınevi ve dergi tartışma dosyamızdan hareketle ''Türk edebiyatı diyoruz'' kampanyası düzenledi. Ülkemizin köklü edebiyat dergisi Varlık da yeni yıldaki ilk sayısının kapak konusunu başlattığımız tartışmaya ayırdı.
Öte yandan edebiyat dünyası taciz iddialarıyla da sarsıldı. Birçok yazar hakkında çeşitli taciz ve mobing iddiaları gündeme geldi.
KİBELE VATANINA DÖNDÜ
Türkiye bu yılda kaçırılan tarihi eserlerinin peşine düştü. Bereketin sembolü 'Ana Tanrıça' Kybele'nin heykeli, 56 yıl sonra çalındığı topraklara geri döndü. 1964'te Afyonkarahisar'da bulunduktan sonra ülkemizden kaçak yollarla İsrail'e götürülerek satılan, 1700 yıllık Kybele heykeli, 12 Aralık 2020'de geri geldi. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmeye başlayan Kybele Heykeli, yapımı tamamlandıktan sonra Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesi'ne sergilenecek. 2020'de Isparta Kökenli Lahit Parçası, Tunç Boğa Araba Modeli ve Lidya Yazıtı da ülkemize geri döndü.
Isparta Kökenli Lahit Parçası ile Tunç Boğa Araba Modeli'i İngiltere'den, Lidya Yazıtı'nın ise İtalya'dan geri aldık.
Türk müziğinin eşşiz yaratıcısı, devrimci sanatçı Timur Selçuk 6 Kasım'da sonsuzluğa yürüdü.