2021 Türkiye Denizcilik Yılı olsun!

2020'de dünya denizlerindeki mücadeleyi ne pandemi ne doğal afetler ne de sosyal-politik gelişmeler durdurabildi. Önümüzde çok önemli görevler var. Gelin 2021'i 'Türkiye Denizcilik Yılı' ilan edelim.

Koronavirüs salgını, ekonomik zorluklar, doğal afetler, sosyal patlamalar, seçimler, sabotajlar, katliamlar… İnsanlık 2020'de büyük zorluklarla baş etmek zorunda kaldı ancak hiçbir gelişme denizlerdeki mücadeleyi yavaşlatamadı. Hayatın, üretimin, ticaretin durduğu yerde donanmalar; sağlık çalışanları ile birlikte en çok görev yapanlar arasında ilk sırada yer aldı. Türk Deniz Kuvvetleri'ne bağlı muharip ve yardımcı tüm gemiler aylarca denizde kaldı, TCG Giresun firkateyni 182 gün ile önemli bir rekora imza attı. Türk Donanması, 2020'nin en büyük alkışlarından birini hak ediyor.

PANDEMİNİN KAYBEDENLERİ

ABD ve Fransız donanmaları ise virüsten korunma konusunda en kötü sınavı veren iki ülke oldu. ABD'ye ait USS Roosevelt uçak gemisinde 1150 denizci, Fransız uçak gemisi Charles De Gaulle'de 688 denizci koronavirüse yakalandı. İki gemi de uzun süre denizlerden uzak kaldı.

Türk Donanması'nın kararlılığı, cesareti ve disipliniyle öne çıktığı 2020'de, ABD Donanması disiplinsizliğiyle de dikkatleri üzerinde topladı.

ABD Donanması'ndaki kriz gözler önüne serildi. USS Roosevelt'in komutanı, yazdığı mektubu basına sızdırarak Pentagon'a bayrak açtı. Komutan Cozier görevden alınırken, Cozier'e hakaretlerde bulunan ABD Deniz Kuvvetleri Genel Sekreter Vekili Thomas Modly de istifa etmek zorunda kaldı.

DOĞU AKDENİZ'DEKİ KIŞKIRTMALAR

2019'un fırtına gibi geçtiği Doğu Akdeniz'de, 2020'de de sular durulmadı. Yılın en kışkırtıcı hamleleri yine ABD ve İsrail destekli Yunanistan'dan geldi. Almanya'nın arabuluculuğunda gerginliğin düşmesi için Türkiye ile görüşmeyi kabul eden Atina, Oruç Reis'in Antalya Limanı'na dönmesinin hemen ardından Mısır'la hukuksuz bir Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması imzaladı. Türkiye'nin sözde anlaşmaya tepkisi ise sert oldu. Türk Dışişleri Bakanlığı, "İmzalandığı açıklanan sözde deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, Türkiye için yok hükmündedir. Bu anlayışımız sahada ve masada ortaya konulacaktır" açıklamasında bulunurken, Oruç Reis de yeniden sahaya gönderildi. Neredeyse tüm donanma gemilerini Akdeniz ve Ege'ye gönderen Türk Donanması, münhasır haklarını gerekirse silahla koruyacağını gösterdi.

Bunun üzerine ağustos ayında Yunanistan, Girit'in kuzeyinde Birleşik Arap Emirlikleri ile tatbikat yaptı. ABD Donanması’nın en büyük gemilerinden olan USS Hershel Woody Williams, kalıcı olarak Girit Adası’na gönderildi. 28 Kasım'da Girit'te S-300 denemeleri yapıldı. Ardından Mısır, Yunanistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa ve GKRY donanmaları İskenderiye açıklarında bir araya gelerek Türkiye'ye mesaj verdi. Aralık sonunda ise yine Girit'in güneydoğusunda Türk kıtasahanlığı içinde Navtex ilan edildi. Türkiye'nin yanıtı ise net oldu. Aynı gün, aynı saatte, aynı sahada tatbikat yapacağını bildiren Türk Donanması, Mavi Vatan'ını korumakta kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.

DENİZ HAYDUTLUĞU HORTLADI

2020'nin denizlerde en çok konuşulan hadisesi, bir Yunan Taktik Komutan emrindeki Hamburg isimli Alman firkateyninde konuşlanmış İtalyan Özel Kuvvetleri'nin, Libya ambargosunu deldiği iddiasıyla Türk bandıralı Roseline-A gemisine açık sularda baskın düzenlemesi oldu. Türk makamlardan ve gemi kaptanından izin alınmadan yapılan baskın tam 16 saat sürdü. Gemide herhangi bir silah ya da mühimmat bulunamadı. Yurtdışındaki firari FETÖ'cülerin, Türkiye'nin bazı gemilerle Libya ambargosunu deldiği iddialarını baskından önce sistemli olarak pompaladığı anlaşıldı. Ankara ise yanıtı sahada vereceğini bildirerek, bu işin peşini bırakmayacağını açıkladı. Bu olaydan dört ay önce de yine Libya'ya giden Çirkin isimli bir Türk ticaret gemisini açık sularda taciz eden Fransız fırkateyni Courbet, Türk fırkateynlerinin kendisini engellediğini ve aydınlatma yaptığını iddia etmişti. Konu NATO'ya taşındı, hazırlanan 130 sayfalık raporda Fransız iddialarının temelsiz olduğu ortaya çıktı.

ÇOK KONUŞULMAYAN ÖNEMLİ BİR HAMLE

Türkiye, ekim ayında Doğu Akdeniz'de çok da konuşulmayan kritik bir adım attı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Akdeniz'deki arama ve kurtarma sahasının Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren milli gemilerin arama sahasını kapsayacak şekilde genişletildiğini duyurdu. Yani Türkiye'nin arama-kurtarma sahası ile müstakbel Münhasır Ekonomik Bölgesi kesiştirildi. Böylece MEB ilanına giden önemli bir adım atılmış oldu.

ADALAR DENİZİ'NDE HUKUKİ HAZIRLIK BAŞLADI

2020, Adalar Denizi için de önemli bir yıl oldu. Yunanistan'ın gayri-askeri statüdeki adaları Navtex ilan ederek silahlandırma girişimleri, karşı Navtex'lerle kayıt altına alındı. Adalar Denizi'nin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, şu ifadeleri kullandı:

“Yapılan anlaşmalara aykırı olarak Ege adaları silahlandırılmıştır. Bu Türkiye açısından asla kabul edilemez. Bunun için ne gerekiyorsa yapılacaktır. Şu anda da zaten bu çerçevede hukuki girişim için yasal anlamda çalışmalar fiilen başlamıştır.”

İKİ ÖNEMLİ GELİŞME

Yunanistan ve İtalya, İyon Denizi'nde haziran ayı içinde Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması imzaladı. Fakat anlaşma Atina'da ciddi tepkilere neden oldu. Adalar Denizi'deki tüm adalarının tam etkiye sahip olduğunu ileri süren Yunanistan, İyon Denizi'ndeki adalarına tam etki tanımadı. Böylece kendi tezini kendi eliyle çürütmüş oldu.

Yunanistan, anlaşmanın ardından İyon Denizi'ndeki karasularını 6 milden 12 mile çıkarma kararı aldı. Başbakan Miçotakis, aynı adımı diğer denizlerde de atacaklarını söyledi. Böylece Adalar Denizi'ndeki kışkırtıcı hamlenin ilk adımı atılmış oldu. Çünkü Türkiye, Adalar Denizi'ndeki 6 mil rejiminin genişletilmesini savaş sebebi sayıyor. Bu nedenle önümüzdeki dönem için Çuha-Girit hattındaki ikinci bir hamleye dikkat edilmesi gerekiyor.

KIBRIS'TA MAVİ VATAN KAZANDI

Yılın en önemli gelişmelerinden biri de Kuzey Kıbrıs'ta yaşandı. Doğu Akdeniz için stratejik öneme sahip adada, Cumhurbaşkanlığı seçimini iki devletli çözümden yana olan Ersin Tatar kazandı. Tatar önderliğinde Kapalı Maraş 46 yıl sonra kademeli olarak açıldı. Türkiye'nin KKTC'de bir deniz ve hava üssü kurmasını da destekleyen Ersin Tatar'ın, önümüzdeki dönemde Mavi Vatan mücadelesine önemli katkılar sunması bekleniyor.

KARADENİZ-AKDENİZ DOSTLUK VE BARIŞ PLANI

Vatan Partisi'nin Karadeniz-Akdeniz Dostluk ve Barış Planı da 2020'de yürürlüğe girdi. Dağlık Karabağ'daki sorunun çözülmesiyle birlikte Doğu Akdeniz'de geniş bir işbirliğinin yolu açıldı. Türk-Rus inisiyatifinin sorunlara çözüm üretebileceği bir kez daha sahada sınandı. Azerbaycan önümüzdeki yıl Akdeniz Kalkanı Harekatı'na katılacağını bildirirken, KKTC'nin tanınması için de Abhazya Hükümeti ile ilerlemeler kaydedildi. Plan şu maddelerden oluşuyordu:

  1. Karadeniz, Hazar Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Umman Denizi bölgesinde barışı ve gelişmeyi tehdit eden ABD ve NATO üsleri tasfiye edilmeli, bölücü ve yobaz terörüne karşı mücadele desteklenmelidir.
  2. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Abhazya Cumhuriyeti bütün bölge ve dünya devletleri tarafından tanınmalıdır.
  3. Türkiye ve Libya’nın Ege ve Doğu Akdeniz’deki meşru hakları için yürüttükleri mücadele desteklenmelidir.
  4. Kırım’ın Rusya Federasyonu’nun toprağı olduğu kabul edilmelidir.
  5. Ermenistan’ın Azerbaycan toprağı olan Karabağ’daki işgaline son verilmesi için bölge devletleri ağırlıklarını koymalı ve Azerbaycan’ın vatan bütünlüğü desteklenmelidir.
  6. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve Suriye'de barış sağlanmalıdır. Suriye, bölücü ve yobaz terör örgütlerinden arınmalıdır.
  7. İsrail’in Arap ülkeleri toprakları üzerindeki işgaline ve Filistin halkı üzerindeki baskılarına son verilmeli, Kudüs başkentli bağımsız Filistin Devleti tanınmalıdır.
  8. Libya'ya ABD merkezli müdahaleye son verilmeli, Libya’nın meşru hükümeti desteklenmeli ve toprak bütünlüğü sağlanmalıdır. Libya petrolü, Libya devleti ve milletinindir.
  9. Türkiye, Rusya, İran, KKTC, Abhazya, Çin, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Venezuela ve Küba’ya yönelik yaptırım ve ambargoların kaldırılması için ortak mücadele yürütülmeli, ülkeler arasında serbest ticaret ve ekonomik işbirliği koşulları oluşturulmalıdır.
  10. Karadeniz, Hazar Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Umman Denizi ülkeleri arasında serbest ulaşım, iletişim, turizm, ekonomik ve kültürel gelişme önündeki engeller kaldırılmalıdır.

‘DAHA DENİZCİ BİR TÜRKİYE İÇİN’

Tüm bu gelişmelerin üzerine; Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (BAUDEGS) önemli bir kampanya başlattı. 2021 yılı için "Türkiye Denizcilik Yılı olsun" çağrısı yapan BAUDEGS Başkanı Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, nedenini Aydınlık'a anlattı:

“Daha denizci bir Türkiye için, Adalar Denizi başta olmak üzere denizlerimizdeki haklarımızı tüm dünyaya duyurmak için, Mavi Vatan’ı gelecek nesillerimize öğretmek için, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını daha yüksek sesle duyurmak için, güçlü bir donanma güçlü bir Türkiye için, yüksek hidrokarbon ve gaz hidrat sahalarına sahip denizlerimizdeki haklarımızdan faydalanmak ve haklarımızı emperyal devletlere bırakmamak için, denizlerimizdeki canlı kaynaklarımız için, deniz ticaret yollarımıza gereken önemi verebilmek için, vatan savunmasında ileri karakollarımız olan Mavi Vatan sınırlarımızı savunabilmek için, deniz kirliliğinin önüne geçebilmek için, üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla çevrili ülkemizde refah içinde yaşayabilmemiz için, 2021'i Türkiye Denizcilik Yılı ilan edelim.”

2021'DE NELER YAPILMALI?

Amiral Cihat Yaycı, 2021'de Mavi Vatan için yapmamız gerekenleri ise şöyle sıraladı:

  • Münhasır ekonomik bölge sınırlarımız devletimiz tarafından ilan edilerek kırmızı çizgilerimiz birinci ağızdan ifade edilmelidir.
  • Okul öncesi eğitimden başlayarak; müfredatlara Mavi Vatan ve Deniz Sevgisi konularının dahil edilmesi önemlidir. Bu bilincin küçük yaşlardan itibaren aşılanması gerekir.
  • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin hakları göz önüne alınarak uluslararası mecralarda savunulmalı ve bu konuda devlet destekli kampanyalar, söyleşi ve konferanslar düzenlenmelidir.
  • "Türkiye Kara Vatan ve Mavi Vatan’ın bütünüdür" anlayışının tüm toplum tarafından benimsenmesi için devlet destekli çalışmalar yapılmalıdır.
  • Denizcilik özelinde devlet destekli kurslar, eğitimler ve seminerler düzenlenerek denizcilik konusunda bilinçli ve donanımlı bireyler topluma kazandırılabilir.
  • Sektörün ihtiyaçları sektörden temsilciler ile değerlendirilerek gerekli iyileştirmeler ve çalışmalar yapılmalıdır.
  • Kıyı belediyeleri başta olmak üzere; "Temiz deniz, bizim Mavi Vatan" konulu çalışmalarla deniz kirliliğinin önüne geçilebilir.
  • Denizlerimizdeki canlı popülasyonu korunmalıdır. Devlet tarafından desteklenen kontrollü avcılık ile denizlerimizin canlı popülasyonu korunmalıdır.
  • Devlet destekli denizcilik aktiviteleri ve sporlarına gerekli önem verilerek denizini seven toplum adımları atılmalıdır.
  • Limanlarımız ve deniz ticareti başta olmak üzere yeni yatırımlar ve teşvikler uygulanmalıdır.

MAVİ VATAN'DA İKİNCİ SAFHA

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, 2020'de Türkiye'nin, coğrafyasının sunduğu jeopolitik imkanları ilk kez bu kadar net bir şekilde kendi lehinde kullandığını belirtti. 2021'de ise Mavi Vatan mücadelesinde yeni bir safhaya geçilmesi gerektiğini kaydeden Amiral Gürdeniz, şunları söyledi:

"Jeopolitik perspektifte 2020, belki de Cumhuriyet tarihindeki en ciddi, en önemli atılımların ve kazanımların olduğu yıl oldu. Zira 2020'de, Mavi Vatan'ın bir jeopolitik doktrin olarak Doğu Akdeniz'de yerleşmiş olması, kamuoyunun Mavi Vatan'ı benimsemesi ve Türkiye'nin Mavi Vatan kapsamı içerisinde deniz çıkarlarını korumak için uyguladığı politikalardan geri adım atmaması, önemli bir tarihsel dönem olarak kaydedildi. Bu çerçevede yine aynı yıl içerisinde Türkiye'nin Libya'da Hafter güçlerini püskürterek Sidre şehrine kadar geri göndermesi, Türk askeri varlığının karadan sınırdaş olmadığı bir ülkede dahi oyun değiştirici olabileceğini ispat etti. Diğer yandan Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ’daki kazanımları da Türk jeopolitiğinde yarattığı katma değerle ortaya çıktı. Dağlık Karabağ krizinden sonra Nahçıvan üzerinden Asya'ya bir koridor açılması ise belki de 2020 yılının en önemli gelişmesiydi. Bu koridorun kurulup gerek demiryolu gerek karayolu ulaştırma hatlarıyla Türkiye'yi Asya'ya ikinci bir alternatif olarak bağlama olanağını ortaya çıkarması kritikti. Bunun yanında Kuşak-Yol Girişimi paralelinde 16 günde Türkiye'den Çin'e varan tren katarını da bu sürece dahil edebiliriz. İlk defa Türkiye'den kalkan bir tren katarı, Hazar geçişli olarak Çin'e varmıştır. Bu sadece Cumhuriyet tarihinin değil, Anadolu tarihinin en önemli gelişmelerinden biridir."

'TÜRKİYE KENAR KUŞAK'TAKİ YERİNİ SORGULUYOR'

"2020'de ortaya çıkan en önemli jeopolitik gerçek ise; Türkiye'nin, coğrafyasının sunduğu jeopolitik imkanları ilk defa bu kadar net bir şekilde kendi lehinde kullanıyor olmasıdır. Kenar Kuşak'taki 70 yıllık yerini sorgulayan ve 'Artık yeter' diyen bir Türkiye görüyoruz. Zaten ABD ve AB'nin de Türkiye'yi ambargolarla tehdit etmesinin temelinde yatan budur. Türkiye'nin coğrafyası çok ama çok kıymetli. Bu coğrafyayı herkes kendi lehine kullanmak istiyor ama Türkiye, artık Soğuk Savaş sonrası verdiği kararı kademeli bir şekilde uyguluyor; FETÖ'yü de def ettikten sonra kendi coğrafyasını etkin şekilde kullanıyor. Eskiden Türkiye ne zaman kendi jeopolitik çıkarlarını öne çıkarsa mutlak suretle Kenar Kuşak sorumlulukları hatırlatılır ve bir yarı sömürge gibi müdahale edilirdi. Artık Türkiye kendi çıkarlarını öne koymayı öğrenmiş bir devlettir. Mavi Vatan, 2006 yılında çıktıktan sonra doktrinleşme süreci zaman aldı. Mavi Vatan'ın üç unsurunun olduğunu söylüyoruz. Birincisi denizcileşme sembolü, ikincisi deniz yetki alanlarımızı tarif eden bir kavram, diğeri de bir doktrin. 2021'de sembol ve doktrin kavramları öne çıkacak. Çünkü deniz yetki alanlarını tarif eden Mavi Vatan kamuoyunca son derece benimsendi ve bir nevi Misak-ı Milli olarak görülüyor. Ama sembol kavram olarak denizcileşme konusunda yapacağımız çok şey var. Çünkü Türkiye esas olarak kara jeopolitik teorisi ile deniz jeopolitik teorisinin çakıştığı bir coğrafyada. Türkiye yalnızca donanmasıyla değil, halkı ve devletiyle denizcileşmeli. İşte 2021'de bu cephe açılmalı. Kara jeopolitiğinden deniz jeopolitiğine geçilmeli. Akdeniz biliyorsunuz bütün okyanusların yüzde 1'i. Türkiye bunun dışına çıkmalı. Türkiye, Türk dünyasını da temsil ederek sadece Avrasya’nın kara jeopolitiğinde değil, deniz jeopolitiğinde de öne çıkmalıdır. İşte o nedenle 2021'de Türkiye'nin devlet kurumlarının ve halkının denizcileşme hedefi çok önemlidir.”

'DEVLET ÖNDERLİK ETMELİ'

"Bu çerçevede, Mavi Vatan süreci kapsamında Türkiye'nin öncelikle Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmesi önemlidir. İkincisi mevcut hükümet içerisinde mutlaka denizciliğin tek elden yürütülmesi için tedbir alınmalıdır. Şu an denizcilik neredeyse 10'a yakın bakanlığın ilgi alanına girmektedir. Kavram ve yönetim karmaşası vardır. Bunun tek elden sağlanarak, denizcilik gücünün milli güce daha net, ölçülebilir, idare edilebilir şekilde katkı sunması sağlanmalıdır. Türkiye'nin en büyük dış siyaset sorunları denizle ilgilidir. Diğer yandan dış ticaretimizin yüzde 90'ı denize bağlıdır. Türk halkının denizcileşmesi; Türkiye'nin uygarlaşması ve çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması için önemlidir. Ancak Türkiye'de halkı denizcileştirecek bir kurum yoktur. Bunun dışında Türkiye'de akademi dünyasının da denize çok uzak olduğunu görüyoruz. Deniz eğitim-öğretim kurumlarımız var ama bunlar tamamıyla ticaret filosuna ve deniz ticaretine yönelik kurumlar. Halbuki deniz jeopolitiğinden deniz endüstrisine kadar çok geniş bir alandan bahsediyoruz. Bu konuda 14 temel alan var. Bu 14 alanda devletin Türk denizciliğini kalkındıracak hamleler yapması; vizyon, strateji ve konsept belgeleri hazırlaması gerekir. Özetle; devletin liderliğinde 2021'de yeni bir denizcileşme hamlesinin başlatılması ve denizciliğin büyüme alanı olarak belirlenmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki; 24 Ocak 1980 sonrası Atlantik sistemin dayatmasıyla Türkiye turizm, inşaat ve tekstilde büyüdü. Kimse denizi sorgulamadı. Zamanı gelmiştir. Kendi irademizle deniz, hem jeopolitik cephe hem ekonomik kalkınma hareketi olarak yerini almalıdır."

Sonraki Haber