2022’NİN SANAT OLAYLARI ORTA ÇAĞI HATIRLATTI

Avrupa’nın en meşhur sanat kurumları, küreselcilerin ve iklim aktivistlerinin eylemlerine maruz kaldı. Rusya’nın NATO’ya karşı başlattığı operasyona Batı’nın tepkisi, kültür sanat düşmanlığına dönüştü

Aktivizm adı altında vandallık

Rus sanatına zorbalık

Bu yılın sanat gündemine, Rus sanatçılara uygulanan ambargo ve müze saldırıları damga vurdu. Dünyaca ünlü orkestra Şefi Valery Gergiev’in, Rusya’yı kınamadığı gerekçesiyle Alman Münih Filarmoni Orkestrası’nın daimi şeflik görevinden alınmasının peşi sıra yaşanan olaylarda Rus sanatçılara yapılan baskılar, Dostoyevski kitaplarını, Çaykovski müziklerini hatta Rus kedilerini yasaklamaya kadar vardı. Haziran ayında Ukrayna parlamentosu, Rus kitapları ve müziklerine sınırlama getiren yasaları çıkarmakla meşgulken Avrupa ve Amerika’daki meşhur konser salonlarının, Rus sanatçıların konserlerini iptal etmeye başlaması, bir “iptal kültürü”nü beraberinde getirdi.

Öte yandan Rus soprano Anna Netrebko, Şef Valery Gergiev’in görevden alınmasının ardından, tutumu doğru bulmadığını belirterek İtalya’nın en ünlü opera salonu olan La Scala’daki performansını iptal ettiğini duyurdu. Bolşoy Balesi’nin şefi ise istifa etti. Rusya ve Fransa’daki görevlerinden ayrılan Bolşoy’un Rus Orkestra Şefi Sokhiev, barış arzusunun sorgulanmasını ve bir müzisyen olarak barıştan başka bir şey adına konuşabileceğinin düşünülmesini bile şok edici ve saldırgan bulduğunu ifade etmiş, “barış” adına açıklama yapması yönündeki baskılara tepki olarak istifa ettiğini belirtmişti. Şef Valery Gergiev ise Rusya’da Mariinsky Tiyatrosu'nun orkestra şefi, sanat yönetmeni ve genel yönetmeni görevine getirildi. Aralık ayı başında da ulusal ödül olan “Yılın Kişisi” ödülünü aldı. Ödül, Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Dimitri Çernişenko tarafından takdim edildi.

İTALYA CUMHURBAŞKANI NOKTAYI KOYDU

İtalya’nın La Scala Operası, Almanya’dan sonra Rus şef Valery Gergiev'i askıya alan ilk opera binası olmuştu. Batı medeniyetini saran “sanat ambargosu”nun, gerici bir tutum olduğu fikri kamuoyunda güçlendi. Aralık ayı başında La Scala Operası’nın 2022-2023 sezon açılışının Rus besteci Mussorsky’nin eseriyle yapılması, opera binası önünde Ukrayna yanlısı protestolara sahne oldu. Protestoculara yanıt ise İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’dan geldi. Cumhurbaşkanı Mattarella, La Scala açılışına katılarak “Büyük Rus kültürü ayrılmaz parçamızdır” açıklamasını yaptı.

KÜRESELCİLER TEK CEPHEDE

La Scala Operası’nın sezon açılışı, aynı gün farklı bir protestoya daha sahne oldu. Bir süredir Avrupa’nın büyük müzelerindeki dünyaca ünlü sanat eserlerinin üzerine boya veya çorba atarak protesto eylemi yapan iklim aktivistleri, bu kez opera binası önüne geldi. Rusya karşıtı gösterilerin olduğu günün sabahında, "Son Nesil (Ultima Generazione)" adıyla bilinen iklim aktivisti grup, La Scala Operası’nın duvarlarına boya attı. Daha önce de Milano'daki Andy Warhol sergisine ev sahipliği yapan müzede benzer bir eylem yapan grubun, eylem yeri olarak müze yerine ilk kez opera binasını seçmesi dikkat çekti.

MONA LİSA'YA PASTA

VAN GOGH’A ÇORBA

Avrupa’da 2022’nin bir diğer olayı da iklim aktivistlerinin müze saldırıları oldu. İklim değişikliğine dikkat çekmek için dünyaca ünlü sanat eserlerine saldırılar düzenleyen aktivistler, Van Gogh'un ünlü tablolarından İnci Küpeli Kız'a kadar pek çok tabloya saldırı yaptı.

Fransa'nın başkenti Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenen ünlü Mona Lisa tablosu, mayıs ayında bir ziyaretçinin saldırısına uğramıştı. Fransa basınına göre iklim aktivisti olduğu belirlenen kişi, yaşlı bir kadın kılığında tekerlekli sandalyeyle tablonun yanına yaklaşıp kremalı pasta fırlatmıştı. Boticelli’nin 650 yıllık bahar anlamına gelen ‘Primavera’ isimli tablosu ise 22 Temmuz günü ‘Ultima Generazione’ (Son Nesil) adlı grubun hedefi oldu. 30 Temmuz günü Just Stop Oill adlı iklim aktivistleri, Milano'daki Umberto Boccioni heykeline ellerini yapıştırdılar. “Son Nesil” grubu, Raphael'in 500 yıllık dünyaca ünlü Sistin Meryem'i yağlı boya tablosunun çerçevesine ellerini yapıştırdı. Londra'daki National Gallery'de sergilenen Vincent Van Gogh'un “Ayçiçekleri” tablosuna domates çorbası atıldı. Claude Monet'in ünlü Saman Yığınları adlı eserine ise patates püresi fırlattılar. Just Stop Oil adlı grup, 27 Ekim günü de Mauritshuis Müzesi'nde sergilenen ve Johannes Vermeer'in başyapıtlarından biri olan “İnci Küpeli Kız” tablosuna saldırdı. Aktivistlerden biri kafasını tabloya yapıştırırken, diğeri arkadaşının kafasına domates çorbası döktü. Benzer eylemleri Madrid, Norveç ve Avusturya izledi.

MÜZELER KONSEYİNDEN TEPKİ

İklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla müzelerdeki eserlere çeşitli sıvılarla saldıran gençler, eserlerin dış yüzeyinin korunduğunu bildiklerini belirtseler de, eserlerin korunmasının riskli olduğu yönünde açıklama yapıldı. Kasım ayında Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), iklim aktivistleri tarafından müzelere yapılan saldırıları kınayan bir açıklama yayınladı. Bütün dünyadan konsey üyesi 92 müze yetkilisi, açıklamaya imza attı. Açıklamada, “Saldırıları gerçekleştirenler eserlerin kırılganlığını hafife alıyor. Sanatın yeri doldurulamaz. Artan risk yüzünden endişeliyiz” ifadelerine yer verildi.

 TSB bildirisi Rusça’ya çevrildi

Türkiye Sanatçılar Birliği (TSB), Batı’nın Rus sanatçılara yönelik yaptırımlarına karşı “Sanatta Cadı Avına Son!” başlıklı bir bildiri yayınladı. Açıklamayı, Rusya Büyükelçiliğine bağlı resmi bilim ve kültür merkezi olan Rus Kültür Evi de paylaştı. TSB’nin fark yaratan açıklamasının bir kısmı Rusça’ya da çevrildi. İşte TSB’nin 4 Mart 2022 tarihli o bildirisi:

Sanatta Cadı Avına Son!

Sanatın ve sanatçının özgürlüğü kavramları bugün insanlığın yarattığı ortak değerler içinde en hassas ve özen gösterilen konuların başında gelmektedir. Çünkü bu konu tek başına sanatçıyı ve sanat eserini değil, toplumların geldiği noktada onların tüm değer ve duygularının bir ifadesi olarak kabul görür. İnsanlık bu hassasiyete ulaşabilmek için pek çok zorlu sınavlardan geçerek bedeller ödedi. İleri ve çağdaş değerleri savunduğunu iddia eden Batı medeniyeti bugün Ukrayna’da yaşananlar nedeniyle öğrencilere, sporculara ve sanatçılara uyguladığı baskı ile zavallılığını kabul etmekten öteye geçememektedir.

Sanatçılara “Rusya’yı protesto ediyor musun, etmiyor musun?” sorusunu soranlar, tam bin yıl önce Cordoba, Granada, Sevilla ve Lizbon’un sokaklarında, sırf derisi biraz daha esmer olduğu için insanlara domuz pastırması verip “yer misin, yemez misin?” diye soruyorlardı. Bunun sonucunda ise İspanya’da ve Portekiz’de binlerce insan engizisyon tarafından öldürüldü.

Viyana, Münih Filarmoni Orkestraları, La Scala, Metropolitan Operaları ve Batı’daki diğer birçok sanat kurumunun, sadece Rus olmasından ve Rusya’yı lanetlemeyi isteyen soruya cevap vermemesinden dolayı, dünya’nın sayılı orkestra şeflerinden biri olan Valery Gergiev’i, Rus piyanist Denis Matsuev’i, Soprano Anna Netrebko’yu işten atmaları, bunun yanı sıra Bolşoy Balesi’nin çeşitli şehirlerdeki konserlerini iptal etmeleri, Rus sanatçıların uluslararası yarışmalara katılmalarının yasaklanması ve bunun gibi daha bir çok örnek sanatın bağımsızlığı, fikir özgürlüğü açısından kabul edilemez.

Bizler, yüzlerce yıl öncesinden "Yetmiş iki millete birlik ile bakmayan/Evliya bile olsalar hakikatte âsîdir" deyip ırkçılığı mahkûm eden Yunus Emre’nin torunlarıyız. Biz yine yüzlerce senedir, “Gel, kim olursan ol, gel” diyen Mevlana’nın neslindeniz.

Batının, Engizisyon Mahkemeleri’ni ve Hitler’in kararlarını andıran bu uygulamalarına karşı çıkıyoruz. Tüm bu uygulamalara maruz kalan sanatçıların yanında olduğumuzu bildiriyoruz. Onlar, insanlığın aydınlık birikiminin onurlu mirasında yerlerini aldılar.

Dünyada hümanizmin ve hoşgörünün beşiği olan bu toprakların Türk aydınları ve sanatçıları olarak, Ukrayna’da yaşananlar nedeniyle başlatılan “Cadı Avı”nın sona ermesi gerektiğini haykırıyoruz..!

Sonraki Haber