21 Kasım Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

OGÜN SAMAST’I ZİYARET EDEN ÖZEL

Nedim Şener - Hürriyet

CHP’li komisyon üyeleri olarak Veli Ağbaba ile Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ı 13 Haziran 2012’de Kandıra Cezaevi’nde ziyaret eden Özgür Özel, cuma günü bu kez Samast’ın tahliye edilmesi sonrası, cumartesi günü Agos gazetesi önünde yapılan eyleme katıldı. Dengeleri yok; hem “insan hakları bahanesiyle” cezaevinde hiç de zorunda olmadıkları halde gazeteci katilini ziyaret ediyorlar hem de katilin öldürdüğü gazeteci için toplantıya katılıp sessizce slogan atıyorlar. Ancak, gazeteci Hrant Dink cinayeti konusundaki söylemleri, suikastı karartma noktasına doğru ilerliyor.Bunun siyasete girişi ve devam eden süreçte kurduğu ilişkilerin sonucu olup olmadığını anlamak uzun sürmeyecektir. Gazeteci Hrant Dink’i 19 Ocak 2007 günü öldüren ve 22 yıl 10 ay hapis cezası verilen katil Ogün Samast, suç işlediği tarihte 18 yaşından küçük olması ve şartlı tahliye hükümlerinin uygulanması ile 15 Kasım 2023 günü tahliye edildi. Ancak Özgür Özel’in yapılan yargılamalar ve sonuçlarına değinmeden cinayet konusunda cuma ve cumartesi günleri yaptığı iki açıklamada, suikastın arkasındaki FETÖ parmağını gizlemeye çalışması artık dikkat çekiyor.

GERÇEĞİN ŞAFAĞI

Haşmet Babaoğlu - Sabah

Katil Netanyahu, Gazze'ye saldırmadan önce ne demişti, hatırlıyorsunuzdur: "Öyle bir karşılık vereceğiz ki, Ortadoğu'yu değiştireceğiz." Aklında belli ki sünepe Arap devletleri ve büyük jeopolitik hesaplar vardı. Şimdi hiç hesapta olmayan bir sonuçla karşı karşıya... Dünya değişiyor. Yeryüzünün bütün sokaklarının nabzı Filistin'den yana atıyor. Asıl önemlisi de... "Global Batı"nın merkezindeki zihinsel değişim ve gözlerdeki perdenin kalkması... Yasaklar, sosyal medya sansürü, sağanak yağış, şu bu... Hiçbir engel insanların Gazze için sokağa çıkmasını durduramıyor. Gözlerdeki perde... Neydi bu? Mesela derine işlenmiş bir korku... 1950'lerden beri NATO ülkelerinde hemen bütün kuşakların zihinlerine yerleştirilmiş "Gazze'yi, Filistin'i savunurken acaba anti-semitizm yanlışına düşer miyim?" korkusu... Alttan alta bir tehdit aslında ve şu teze dayanıyor: "Demokratik görünmek için veya insancıl gerekçelerle Filistin'i savunabilirsin ama asla İsrail'in varlık hakkını reddetme ve onu bir işgalci olarak gösterme!"

TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ DENİZLERDEN BAŞLAR

Yahya Bostan - Yeni Şafak

Helbeyliada’da dikkatimi çeken şey Türk donanmasının kullandığı silah ve techizatta yerli savunma sanayiinin aldığı büyük pay oldu. Aldığım bilgiye göre Deniz Kuvvetleri’nde kullanılan ürünlerin yüzde 80’i Türk savunma sanayiine ait. Hatta oran yüzde 80’i de aşmış. Üstelik bu oran sadece dev gemileri değil SAT/SAS komandolarının kullandığı yüksek teknoloji ürünü cihaz ve ekipmanları da kapsıyor. Türk savunma sanayii ile SAT/SAS komandoları arasında güçlü bir diyalog kurulduğunu öğrendim. Birçok ürün komandoların sahada karşılaştıkları zorlukları aşmak için sipariş üzerine, özel olarak hazırlanıyor. Kardak kahramanlarından Tuğamiral Ercan Kireçtepe SAT Komando Komutanı olarak görev yapıyor. Türk Deniz Kuvvetleri’nde görev yapan subay ve amiraller 250. yaş gününü kutlayan, köklü Deniz Harp Okulu’nda yetişiyor. Millî Savunma Üniversitesi Deniz Harp Okulu Komutanı Tümamiral Ramazan Özoğul bu yıl 466 öğrenciyi mezun ettiklerini söyledi. Okulda 1685 öğrenci eğitim görüyor. Bunların 96’sı 13 dost ülkeden gelen öğrencilerden oluşuyor. Dikkatimi çeken son bir not daha ekleyeyim: Törende verilen mesajlar, Harp Okulu öğrencileri arasında oluşan geleneklerin on yıllarca korunması, emekli ve muvazzaf askerlerin samimi diyaloğu çok belirgindi. Tüm bunlar Deniz Kuvvetleri’ndeki “aile ve birliktelik” duygusunun dışa vurumu gibiydi. Oramiral Tatlıoğlu bu duyguyu pekiştirmeyi kendisine misyon edinmiş görünüyor.

FAHRİ DENİZALTICI OLUNCA

Özay Şendir - Milliyet

Denizcilik inanılmaz bir disiplin ister. İlla bir gemide olmaya gerek yok, küçük bir sandalda, Pendik’ten Tuzla’ya doğru yayılmış Taşkıran ile Pavle adaları arasında öğrenmiştim disiplin şartını. Fırtınaya rağmen duruşunu hiç bozmadan geçen bando-mızıka takımı, Deniz Harp Okulu öğrencileri şaşırtmadı beni ama kortejin sonunda gördüğüm adamlar çok şaşırttı. Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın dönem arkadaşları her sene geçit törenine katılır, sınıf arkadaşları olan Komutanı selamlarlarmış. Çoğunu vapurda gördüğüm adamların, evlatları yaşındaki öğrencilerle aynı disiplinle geçişine şahit oldum. Oramiral Tatlıoğlu da selam durdu arkadaşlarına, birkaç saniye de el salladı 2-3 kere. Askerlikte rütbe önemli ama Konferans Salonu’nda bir başka gerçek çıktı karşıma. İlk konuşma hakkı 1938 doğumlu, emekli bir deniz albaya verildi. 1960 darbesinde öğrenciyken Yassıada’da görev yapmış, öğrencilik yıllarında Savarona’yla dünyayı dolaşmış bir tecrübenin anlattıklarını dinledik hep beraber. Askerlerin kurumsal bilincine dair küçük bir not daha ekleyeyim: Nazım Hikmet’ten Necip Fazıl’a ünlü çok öğrencisi olmuş bir okul bugünün Deniz Harp Okulu. Yahya Kemal dahil çok ünlü isimlerin ders verdiği de biliniyor. Sorduğum her sorunun cevabından fazlasını aldım. Okula, depremde gördüğü hasara, geçirdiği tüm evrelere kadar bilmediğim bir tarihi öğrendim...

Sonraki Haber