21 Ocak Medyanın Halleri

Hazırlayan: Ercan Dolapçı

AK PARTİ’NİN SEÇİM STRATEJİSİ

ABDULKADİR SELVİ / HÜRRİYET

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı açıklarken, “Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950’de ‘Yeter, söz milletin’ demiş ve sandıktan büyük bir zaferle çıkmıştı.

Milletimiz 73 yıl sonra bir kez daha aynı gün 6’lı Masa diyerek karşımıza çıkan darbe şakşakçılarına yeter diyecektir” demesi siyaseti dalgalandırdı.

Erdoğan, Menderes’i neden hatırlattı, neden 14 Mayıs tarihini bir milat olarak aldı, neden DP’nin 14 Mayıs 1950 seçimlerinde kullandığı, “Yeter, söz milletindir” sloganını seçti?

Öncelikle bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. AK Parti’nin 2023 seçimlerinde kullanacağı tek slogan bu olmayacak. Demokrat Parti’nin sloganı milli irade esintisi taşıyor ama genç kuşaklara hitap etmiyor. Oysa AK Parti’nin seçim kampanyasında gençler çok önemli bir yer tutacak. O nedenle ana tema bu değil. Seçim kampanyasının ana teması, “Türkiye Yüzyılı” olacak. O nedenle ‘Türkiye Yüzyılı’nı çağrıştıran sloganlar üzerinde çalışılıyor.

Bu arada Millet İttifakı’nın muhalefete ait olması nedeniyle de, “Yeter, söz milletindir” sloganının muhalefete yarayacağı yönünde değerlendirmeler yapılıyor.

ALTILI MASA SOKAKTA

HAŞMET BABAOĞLU / SABAH

Çarşıya çıktım...

Ne göreyim!

6'lı Masa'nın "muhafazakâr" partileri ayrı kollardan esnaf gezisine çıkmışlar.

Bir parti bir kaldırımda, diğeri karşı kaldırımda...

Onlar çıktı, ben girdim kırtasiyeye...

"Ne anlattılar?" diye sordum; "SİHA'lara, İHA'lara dokunacağız" dediler mi?

Kasadaki bey gülmeye başladı.

"Mümkün mü?" diye cevapladı: "Öyle şeyler söyleseler, hemen kapıyı gösterirdim."

Diğer kaldırımda fırın var.

Tezgâhtaki genç simidimi paketlerken kendimi tutamayıp sordum: "Bizden olur almadan kimse kıpırdayamaz gibi şeyler söylediler mi?"

Genç adam utangaç biçimde güldü; "Oyalanıyorlar işte abi" dedi; "Halbuki bizim de memleketin de uğraşacak başka işleri var."

Sokak sakin yani...

Uğraşacak çok işi gücü ve asla taviz vermeyeceği "milli" duruşu var. Net!

Bir iki saat sonra deniz havası almaya aşağıya, çay bahçesine indim...

Zamanında siyasette çok badireler atlatmış bir tanıdığım var, oradaydı; hani "Aileden CHP'liyiz" demeyi sevenlerden...

Akşener'in İmamoğlu'yla yan yana ve pek manidar afişlerini görmüş, dertlenmiş.

"İki otobüsü işletemeyen adamla seçime mi gideceğiz?" diye söylenmeye başladı.

Ankara'dan gelen haberleri anlattım.

Ama aklı "Kemal Bey ne yapacak?" noktasına takılı kalmış. "Ne yapacağını kulağına fısıldarlar" dedim, bozuldu.

"Berlin'le Londra kapışıyor, arada siz kalıyorsunuz işte!" diyecektim vazgeçtim.

"Kesin dışarısıyla göbek bağınızı, sonra siyaset konuşun!" demem daha doğru olurdu belki ama boş iş...

Dön baba dön, her seçimde aynı yere geliyorlar.

Doğrusu...

Gelmiyorlar, getiriliyorlar.

İçeride onları yönlendiren bir dinamik yok, "dışarısı" direktif vermeden hiçbir adım atmıyorlar.

İşte size içinde 6'lı Masa vesaire geçen ve üstelik gündelik hayatın ta kendisinden kaynaklanan bir yazı!..

TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNDE ‘STRATEJİK MEKANİZMA’NIN ANLAMI

KADİR ÜSTÜN / YENİ ŞAFAK

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun meslektaşı Blinken’la görüşmek üzere gerçekleştirdiği Washington ziyaretinin geniş gündem maddeleri arasında F-16 satışı, NATO genişlemesi, Ukrayna’daki savaş ve Suriye konularının öne çıktığını söyleyebiliriz. Blinken’ın görüşme öncesindeki açıklamaları Washington’ın Ukrayna önceliğinin ve NATO’nun birliğinin vurgulanmasına matuftu. Çavuşoğlu’nun ise Ukrayna’yla birlikte ekonomik ilişkiler, F-16, terörle mücadele, Suriye, Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Kafkaslar vurgusu yapması Türkiye’nin önceliklerinin ne kadar geniş bir yelpazede olduğunu gösteriyordu. Bu ziyaretin belki de en önemli yanı iki ülkenin ikili ilişkilerinde uzun yıllardır eksikliği hissedilen stratejik diyalog mekanizmasının düzenli bir hale getirilmesi yönündeki açıklamalar oldu.

Türk-Amerikan ilişkilerinde birçok sorunlu alan var ve Biden yönetimi şimdiye kadar bu sorunları çözmeye çalışmak yerine mevcut kriz alanlarını dondurma politikasını tercih etti. Trump döneminden son derece inişli çıkışlı bir dış politika mirası devralan yönetimin bu yaklaşımı yeni krizlerin çıkmasını engelledi ancak sorunları çözmedi. Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ni açıklamakta geciken ve açıkladığında da dişe dokunur bir strateji ortaya koyamayan yönetimin şu ana kadar en başarılı dış politika hamlelerinin Ukrayna’ya destek ve NATO’yu canlandırmak olduğunu söyleyebiliriz. Blinken’ın Türkiye’nin tahıl anlaşması gibi diplomatik başarılarına teşekkürünü tekrarlamasını da bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Biden’ın her iki partiden destek bulmakla kalmayıp Avrupa’nın da Rusya’ya net tavır koymasını sağlayan Ukrayna politikası en önemli önceliği olduğu için Türkiye’yle ilişkilerde de bu konu bir fırsat alanı olarak ortaya çıktı ve Stratejik Mekanizma’nın önemli gündem maddeleri arasına girdi.

TARİH VAR, ADAY YOK

KADİR YILDIZ / TÜRKGÜN

“Günü geldiğinde adayımızın kim olduğunu öğreneceksiniz” diyorlardı.

“Kazanacak aday” istediklerini söylüyorlardı.

Adayın “masadan biri” olacağını ifade ediyorlardı.

10 toplantı yapmalarına rağmen masada “adayın isminin konuşulmadığını” söylüyorlardı.

Yaptıkları her yeni açıklama bir öncekini yalanlıyor, bir sonraki açıklamanın da hayal boyutunu gösteriyordu.

Masada krizin, görüş ayrılığının ve aday tartışmasının olmadığını belirtmek için, “Seçim tarihini açıklayın, adayımızı açıklayalım” diyorlardı.

MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin mayıs ayını işaret etmesi ve ardından Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs diyerek net bir tarih belirtmesinden sonra 6+1’li masaya düşen anında adaylarının ismini kamuoyuna açıklamaktı. Hep birlikte kameraların karşısına geçip, “İşte aylardır yıpranır diye sakladığımız aday budur” demeleri lazımdı.

Ancak onlar yine sır gibi sakladıkları ve ağzı açılınca gazının kaçmasından korktukları, turşusunu kurmak için yaz aylarını bekledikleri adayın ismini ocak ayından sonra açıklayacaklarını söylemekle yetindiler.

Bana kalırsa hiç acele etmesinler…

Sayılı gün çabuk geçer. Şunun şurasında 2028 seçimlerine kaç gün kaldı.

Sonraki Haber