22 Ağustos Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

‘KAYBETTİ AMA YENİLMEDİ’ TEK YENİLEN CHP SEÇMENİ

Nedim Şener- Hürriyet

Seçimlerin üzerinden neredeyse üç ay geçti ama Millet İttifakı cephesinde tartışma bitmek bilmiyor.
Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52.8 oy oranıyla ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilirken, yüzde 48.2 oy alan Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kaybettik ama yenilmedik” diyerek siyasi tarihe geçti.

Yüzde 48 oy almayı çok önemseyen ve başarı olarak gören ancak Erdoğan’ın aldığı yüzde 52.8 oyu zafer olarak görmeyen Kılıçdaroğlu’un bu sözleri tartışıldı, eleştirildi. Ancak üç ayı geride bırakan gelişmelere ve tartışmalara baktığımızda haklı çıktığını görüyorsunuz.

“Peki, kim yenildi?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Cevap vereyim; Seçimin tek yenileni, tek kaybedeni CHP’li seçmenler. Onlar oy verdi, herkese kazandırdı ama umutlarını ve güvenlerini kaybetti. Öyle ki, seçim sonrası ağayanlar depresyona girenlerden antidepresan ilaç kullananlar bile oldu. Seçimin üzerinden üç ay geçmesine rağen hâlâ bu ruh halini üzerinden atabilmiş değiller. Hekim yardımı alanların sayısı hiç de az değil. Çevresinde CHP’lilerle sohbet edenler ne demek istediğmi anlayacaktır. Bunun yanında ekranlarda yaşanan tartışmalarda, eski bir CHP’li yönetici olan Kemal Anadol’un sözleriyle “CHP yönetiminin seçmeni koyun yaptığını”söyleyenler bile var. CHP’iler, sosyal medyadaki paylaşımlarında bu ruh halini paylaşmaktan da geri durmuyorlar. Hayal kırıklıkları, umutsuzlukları zaman zaman CHP yönetimine karşı öfke patlamasına, kazanan tarafa hakarete kadar varıyor. Bu kesime hitap eden internet sitelerinde yaşanılan ruh halinden çıkmak için psikolog ve psikiyatristlerle röportajlar bile yayınlanıyor. Hiçbir şey olmamış gibi davrananlara kötü haber ise, bu ruh halinin yerel seçimlere de yansıyacak gibi görünmesi.

KIBRIS’TA HAREKETLİLİK

Hasan Basri Yalçın- Sabah

Yunanistan ile Türkiye arasında birçok konunun tıkanmış olması da aslında aynı tuhaf dengenin bir ürünüdür. Yetmiş dört Barış Harekâtı’nı yapmış ve konumunu almış bir Türkiye için BM’nin varlığı eldekini koruma ve barış imajı vermek için önemliydi. Ancak şu an itibariyle BM’nin varlığı Türkiye için çok da tercih edilebilir bir durum değil. Yakın zamanda bu ve benzeri sorunlarla tekrar tekrar karşılaşabileceğmizi düşünüyorum. Azerbaycan ve Rusya gibi devletlerin son zamanlarda Türkiye’nin beklentilerine uygun adım atma ihtimali doğdu. Bunun Batılı birçok başkent ve Yunanistan da farkında. Kıbrıs konusunda ellerindeki en yakın malzeme de BM ve diğr uluslararası kurumlardır diyebilirim. O nedenle de çeşitli bahaneler üzerinden bu tür gerilimlerin üretilme ihtimali artış gösteriyor.

SAVUNMA SEKTÖRÜNÜN BİLİNMEYEN KAHRAMANLARI

Tarkan Zengin- Akşam

Toplamda 6 seriden oluşan Reis Yeni Nesil Denizaltı’larının üretimi Gölcük Tersanesi’nde yapılıyor.

MİLGEM projesi kapsamındaki gemiler İstanbul Tersanesi’nde üretiliyor.

F-4 ve F-16 uçaklarının modernizasyonu, Eskişehir 1’inci Hava Bakım’da yapılıyor.

A400 M uçaklarının Retrofitleri, C-130 uçaklarının bakım, onarım ve modernizasyonu Kayseri 2’nci Hava Bakım’da yapılıyor.

Radarların bakım ve onarımı ile Hassas Güdümlü Kit ve Tapa üretimi Ankara 3’üncü Hava Bakım’da yapılıyor.

281 adet Fırtına Obüsü ve 71 adet Poyraz Mühimmat araçlarının üretimi Sakarya 1’inci Ana Bakım’da yapıldı.

Başta Atak Helikopterleri olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nde kullanılan bütün helikopterlerin yenileştirme, bakım, onarım ve uçuş testleri Ankara 5’inci Ana Bakım’da yapılıyor. Çok sayıda başka örnekler de var.

Yurt dışından çok yüksek maliyetlerle karşılanabilen çok sayıda parça üretimi, bakım ve idamesi bu askeri fabrikalarda çok düşük maliyetlerle yapılıyor. Sendikanın Genel Başkanı Alaattin Soydan Çalıştay da şu hususa dikkat çekti: “Sektörün sürekli gelişme göstermesi nedeniyle askeri fabrikalarda çalışan üyelerimizin ücretleri düşük kaldığı için özel şirketlere, vakıf şirketlerine ve yurt dışı şirketlere gitme eğlimleri oluyor. Üstelik savunma sektöründe usta-çırak ilişkisi önemlidir. Nitelikli işçileri kaybetme riskine karşı ücret şartları düzeltilmeli gerekli tedbirler alınmalıdır.”

KIBRIS’TA MİLLİ MUKAVEMET

Kadir Yıldız- Türkgün

Kıbrıs Türk kesimi Pile yolunu insani bir amaçla hayata geçirmek istiyor. Sağlık, eğitim ve diğer sebepler nedeniyle uzayan ulaşım süresinin kısaltılmasını hedefliyor. BM’nin her fırsatta insan haklarından bahseden üye ülkelerin devlet başkanları söz konusu Türkler olduğnda insanlıktan çıkıyor. Karşılaştığımız bu durum elbette yeni değil. Nerede bir Müslüman ve Türk yaşıyorsa orada insan hakları askıya alınıyor. Çıkarlar devreye giriyor, yer altı ve üstü kaynakları sömürülmek isteniyor.

Bu bakımdan Türk Devletleri Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatının varlığı büyük önem taşıyor. Bu zamanlar seslerin yükseltilmesi, haksızlığı karşı “DUR”denilmesi gereken zamanlardır. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımayanların yarın Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımak zorunda kalmaları mukadderdir. Türkiye için Ankara ne ise Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de aynısıdır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin giydiği çizmeler milli mukavemetin işaret fişeğidir. Kıbrıs’a Türk varlığını hakir gören ve haklarını gasbetmek isteyenler bir gün o çizmelerin altında kalmaya mahkûmdur.

Sonraki Haber