22 Temmuz Medyanın Halleri
HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI
ZOOM KAÇAMAĞI
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
Ortaya çıkan Zoom programı ile internet üzerinden yapılan toplantının görüntüleri, “sinsi siyasetin” CHP’nin her yerinde olduğunu gösterdi. Yani Kemal Kılıçdaroğlu tam kendisine göre, kendisi gibi gizli kapaklı işler çeviren, sonra da sinsice birbirinin altını oyan isimleri yanına almış. İmamoğlu da benzer özelliklere sahip ve “Brütüs” Özgür Özel başta Bülent Tezcan, Engin Altay, Tekin Bingöl, Muharrem Erkek gibi Kılıçdaroğlu’na en yakın isimlerle ihanet toplantısı düzenliyor.
Parti yönetim hiyerarşisinde altta bulunan İmamoğlu, hepsinin üzerine çıkmış, cesaret edip adaylığını açıklayamadığı CHP’nin bilinen isimlerini orkestra şefi gibi yönetiyor. Ortaya çıkınca da “Gizli bir şey yok, konuşulan mevzular partinin konularıdır” diyor. Bu konuların konuşulacağı yer Zoom toplantısı mı yoksa parti yetkili organları mı?
KEMAL BEY BU EKİBİ ÇİĞ ÇİĞ YER
MELİH ALTINOK / SABAH
Kemal Kılıçdaroğlu'na parti içi darbe yapma hazırlığındaki CHP'lilerin online toplantıları afişe oldu.
Medyaya düşen görüntülerde CHP'nin ağır topları, çok değil iki ay önce "Seçilmezse Türkiye mahvolur" diyerek oy istedikleri genel başkanlarını devirmek için plan yapıyorlar.
Toplantı kayıtlarını izlerken siz ne düşündünüz bilmiyorum ama ben ciddi ciddi üzüldüm.
Zira CHP'de "beceremiyor", "kazanamaz" denilenin alternatifi bunlarsa vah halimize...
Baksanıza, aralarında bir gizli toplantı bile yapamıyorlar.
Hele o Engin Altay'ın ağzında sigarayla verdiği "cam aç cam" diyen dayı pozları...
Tesellimiz Kemal Bey'in bu ekibi çiğ çiğ yiyecek güce sahip olması.
Teselli gibi teselli değil mi?
KÖRFEZ BİZE AKIYOR
ERAY GÜÇLÜER / AKŞAM
Bütün bunların ötesinde bence en dikkat çeken husus savunma sanayi ihracatı konusunda yapılan anlaşmalardı. Özellikle BAYKAR firmasının yapmış olduğu İHA, SİHA ve TİHA anlaşmaları Türkiye'deki azimli ve inançlı özel teşebbüsün dünya çapında başarılı olabileceğini bizlere gösterdi. Gurur duyuyoruz. Bu başarıları Türkiye'deki diğer firmaların başarılarının da takip edeceğinden eminim. Ekonomik yönden ilişkileri gelişmiş ülkeler aralarındaki sorunları büyütmezler, daha iyi ilişkiler geliştirmeyi isterler, siyasal sorunlar ve krizler azalır. Sonuçta Türkiye Orta Doğu'nun kadim halklarıyla daha güçlü ilişkiler tesis etme yolunda çok önemli adımlar attı. Bu adımlar Körfez sermayesinin ülkemize akmasına ve daha güçlü iş birlikleri kurularak bölgede siyasal dengelerin korunmasına yardımcı olacak. Ülkemiz ekonomisine de önemli katkılar sağlayacağını hep birlikte göreceğiz. Dolayısıyla körfezin serinletici etkisini her zamankinden daha fazla hissedeceğiz gibi görünüyor.
HAMASET İLE CEHALET BİRLEŞİNCE
ÖZAY ŞENDİR / MİLLİYET
Yunanistan’da çok kan döken faşist Albaylar Cuntası, Türkiye’ye savaş ilan edemediği için görevi sivillere bırakma kararı aldı. Yani, Yunanistan’a demokrasi Türkiye sayesinde döndü. Yani, Yunanistan’ın demokrasiye dönmesini sağlayan yine Türkiye’dir.
Türkiye’yi büyük ülke yapan şey sadece ordusu ya da yüzölçümü değildir. 20 Temmuz sabaha karşı ABD Temsilcisi gittikten sonra Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Sovyetler Birliği ve Yunanistan büyükelçilerine harekâtı bildirdi. Barış için çok uğraşmış bir isim olan Yunanistan Büyükelçisi Kosmodopulos harekât haberini alınca, Lübnan’a gitmek istediğini söyler. Büyükelçi eskort eşliğinde sınıra götürülür ve Suriye sınırına geçerken bir manga Türk askerinin selam duruşuyla uğurlanır. Savaşa girmesine rağmen bunu başarabilen kaç ülke var dünyada? Bir de not ekleyeyim: 20 Temmuz’daki uğurlamayı unutmayan Kosmodopulos tekrar Ankara’ya döndü ve barış için çok uğraştı.
ATLANTİK- AVRASYA VE PASİFİK DENKLEMİNDEKİ GELİŞMELER
SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN / YENİ ŞAFAK
Atlantik Avrasya’daki Rusya-Ukrayna savaşından beklediklerini tam anlamıyla elde edebilmiş değil. Avrupa’ya diz çöktürdüler; ama Rusya’ya dişleri geçmedi. Rusya’yı Çin ve Hindistan’dan koparamadılar. Stratejik bir hatâ yaptılar. Çin’i iknâ ederek Avrasya’ya karşı (Almanya -Rusya) ortak hareket edebilirler miydi? Kolay değil, kabûl ediyorum. Ama en azından bu denenebilirdi. Yapmadılar. Çin-Rusya gerilimini derinleştirmek istediler, olmadı. Hindistan-Çin gerilimini kaşıdılar, olmadı. Acul davranıp, eş anlı olarak Rusya’yı şeytanlaştırmayı ve Çin’i ondan uzaklaştırmaya gayret ettiler. Bu da ters tepti. Bundan sonra da olacağını zannetmiyorum. Ama bundan daha mühimi Rusya-Hindistan bağını koparmaktı. Bunda da çok fazla yol alabildiklerini zannetmiyorum. Ama son zamanlarda yaşananlar bu sütun üzerinde daha çok çalışmaya başladıklarını düşündürüyor. ABD Başkan Yardımcısı ve Birleşik Krallık Başbakanı’nın Hint asıllı olması çok da tesâdüf değil. Atlantik Hindistan ile çalışmaya çoktan hazır. Kuantum fizikası ile Hint mistisizmi pek de yaraşıyor. Kategorik olarak istenmeyen Çin ve Rusya. Yellen’ın Çin’i ziyâreti, kilitlenmiş politik ekonomiyi, ekonomik paydaşlığı politik prangalarından ayrıştırarak yumuşatma gayretiydi. Muhataplarına muhtemelen adı ekonomi olan aynı gemide olduklarını, geminin politik dümenini kilitlemenin iki tarafa da kaybettireceğini söylemiştir. Bu ekonomizm yüklü görüşmeyi politik kulvarda eski kurt Kissinger’ın Çinli Wang Yi ile görüşmesi tâkip etti.
Bu arada Hindistan, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün son toplantısını on line yaptırarak soğuttu. Arkasından, dedikodu değil, Güney Afrika Başkanı’nın BRICS’deki ortağı Rusya’daki muhatabına, yâni Putin’e Ağustos’daki toplantıya gelmemesini, aksi takdirde tutuklanacağını bildirmesi gibi olağanüstü bir haber geldi. Atlantik, Çin ve Hindistan’ı yumuşatmak ve onların Rusya ile olan bağlarını koparmak karârını almış görünüyor. Anlaşılan, Atlantik, Çin ve Hindistan ile, yaşayan son imparatorluk Rusya’yı dağıttıktan, Arktik ve Sibirya meselesini hâllettikten sonra hâlleşme niyetinde. Bir Avrasya gücü olan Türkiye’nin, Vilnius üzerinden yaşamakta olduğu; muhtemelen daha da yaşayacağı sarsıcı dönüşümleri bu dinamikleri hesâba katmadan değerlendirmek zor...