23 Eylül Medyanın Halleri
Türkiye’nin BRICS yolculuğu, Küresel ticarette 4 öncelikli başlık, Karabağ’da neler oluyor, Yalnızlaşma duygusu, Karabağ fatihi... İşte günün öne çıkan köşe yazıları...
TÜRKİYE’NİN BRICS YOLCULUĞU
Yahya Bostan- Yeni Şafak
Tüm bu çelişkilere rağmen karşımızda potansiyeli büyüyen bir dev var. Üyelerin toplam yurt içi hasılası küresel hasılanın yüzde 36’sını oluşturuyor. (2030’da yüzde 50’ye çıkacak). Dünya nüfusunun yüzde 47’si burada yaşıyor. Doğalgaz rezervlerinin yüzde 42’si bu ülkelerde bulunuyor. Dünya gıda üretiminin yüzde 35’ini bu ülkeler gerçekleştiriyor.
Tablo böyleyken “Çok kutuplu dünyada çok taraflı diplomasi” yürüten Türkiye’nin BRICS’e kayıtsız kalması düşünülemez. NATO üyeliği Türkiye için stratejik ve kıymetli (Veto kartının İsveç’i ne hale soktuğunu biliyorsunuz.) Ancak Batı’yla ilişkiler dünyanın geri kalanına gözümüzü yummamızı gerektirmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’de söylediği gibi: “Bu tür oluşumlar içerisinde yer almak, yapılacak atılımlara ortak olmak anlamına gelir. Bu da zarar değil, fayda sağlar.”
KÜRESEL TİCARETTE 4 ÖNCELİKLİ BAŞLIK
Kerem Alkin- Sabah
OECD'nin dördüncü önemli tespiti, Türkiye'nin ve Birleşmiş Milletler'in inisiyatifi ile hayat bulmuş olan, ancak birinci yılı tamamlandığında Rusya'nın taleplerinin karşılanmaması nedeniyle henüz devam etmesi konusunda nihai kararını vermediği Karadeniz Tahıl Koridoru. 2002 ile 2023 temmuz ayları arasındaki 1 yılda Ukrayna'dan ihraç edilen 67,8 milyon tonluk tahılın 32,9 milyon tonu Karadeniz Tahıl Koridoru sayesinde taşındı. 2023- 2024 dönemi için Ukrayna'dan potansiyel tahıl ihracatı hacminin 49 milyon ton olacağı öngörülüyor. Tuna havzasındaki akarsular ve limanların kullanılacağı ümidi ile küresel piyasalar henüz bir fiyat tepkisi göstermemiş olsalar da, Ukrayna'da üretimin düşeceği beklentisi ağırlık kazanmış durumda. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde küresel tahıl fiyatlarının seyri mercek altında olacak.
KARABAĞ’DA NELER OLUYOR
Eray Güçlüer- Akşam
Son olarak konunun daha iyi anlaşılabilmesi için Karabağ Cumhuriyeti adı altında yaratılmaya çalışılan suni siyasi oluşumun 9 Eylül'de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapmaya kalkışmasıdır. Bütün bunları toparlayacak olursak Azerbaycan'a karşı yapılmak istenen şey Karabağ Cumhuriyeti adı altında Karabağ'da kukla bir yönetim kurdurup bunun uluslararası ortamda tanınmasını sağlamak, bununla eşzamanlı olarak 10.000 silahlı teröristi Azerbaycan'a saldırtarak Azerbaycan'ı sözde Karabağ Cumhuriyeti ile savaştırmak. Elbette böyle bir durumda büyük güçler araya girerek tampon bölge oluşturmak, süreci diploması ile uzatmak gibi yöntemler kullanılarak nihayetinde Karabağ'ın Ermenistan'a bağlanmasını sağlamaktı. O yüzden Azerbaycan'ın operasyon zamanlaması hayati önemdedir. Bir anlamda önleyici vuruş ya da bozucu taarruz niteliğinde olan bu anti terör operasyonu Ermenistan'ın ve arkasındaki diğer emperyalist güçlerin hesaplarını bozmuş, sinsi planlarını yerle bir etmiştir. Diğer bir husus da Ermenistan'ın adeta meydan okurcasına Rusya ile arasına mesafe koyması, Azerbaycan'a operasyon için uygun bir konjonktür sağlamıştır.
Ancak durum hâlâ hassasiyetini korumaktadır. Dün Azerbaycan ile Karabağ'daki Ermeni temsilcileri arasında yapılan görüşmelerde kesin bir sonuca ulaşılamamıştır. Ayrıca Karabağ'daki Ermeni temsilcilerinin bölgedeki 10.000 teröristi Karabağ dışına çıkaracak gücü de bulunmamaktadır. Bölgede kontrolsüz silahlı grupların da olduğunu unutmayalım. Dolayısıyla stratejide yarım kalan işi tamamlamak için Azerbaycan'ın yeni operasyonlar yapma ihtimali güçlü bir seçenek olarak hâlâ masada durmaktadır.
YALNIZLAŞMA DUYGUSU
Adnan Binyazar- Cumhuriyet
Amerika’da insan davranışlarının incelendiği bir dergi, 20 yıl içinde 20 ülkede yapılan, yalnızlaşmaya yönelik bir araştırmanın sonuçlarını yayımladı.
Araştırmaya 2 milyon 205 bin 199 kişi katılmış. Katılanların yüzde 29’u ABD’den, 61’i İngiltere, Japonya, Kore, Finlandiya gibi ülkelerden...
Araştırmanın sonuçlarına göre, yalnızlaşmaktan kaynaklanan erken ölüm oranı yaklaşık yüzde 14. Yalnızlık duygusuna yol açan hastalıklarda ise bu oran yüzde 9!
Aynı araştırmada insanın dış dünyayla iletişimini kestiği durumlarda ölüm oranı yüzde 32, kalp damar hastalıkları oranı yüzde 34, kanser oranı ise yüzde 24...
Araştırma sonuçlarını değerlendiren ruhbilim uzmanı Semiha Tufan, özetle, yalnızlığa itilenlerde ölüm oranının yüksek oluşunu, toplumca dışlanıp yalnızlaşanların duygu sarsıntısına uğramasına bağlıyor. İnsanın sosyal bir varlık olduğuna da değinen Tufan, bireyin güzel ilişkilerden mutluluk duyduğunu, yalnızlaşınca yaşamanın anlamı kalmadığını ileri sürüyor.
Varılan bu sonuçlara göre insanın, yalnızlaşmamak için toplumsal ilişkilerini her alanda sürdürmesini öneriyor. O durumda insanın toplumdan uzaklaşmasının önüne geçilebileceği kanısında. Ancak bunu gerçekleştirirse onulmaz hastalıklara tutulmayacağı üzerinde duruyor. Yoksa özellikle kalp hastalarının ölüm oranlarının yüzde 25-30’a dek fırlayacağını, yaşanan olaylarlardan örnekler vererek açıklıyor.
Ona göre ülkemizde düzen böyle sürüp giderse toplum gazetelere yansıyan öldürümlere daha duyarsız kalacak, toplumun dışına atılan bireylerin oranı daha da yükselecektir.
KARABAĞ FATİHİ
Kadir Yıldız- Türkgün
Bu süreçte Azerbaycan hem soğukkanlı davrandı hem de çevresindeki oyunları gördü. Ermenistan ile ABD’nin ortak tatbikatı, İran’ın ABD’ye yakınlaşması ve Karabağ’ın ABD-Rusya çekişmesinde koz olarak kullanılmaya çalışılması bertaraf edildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev yaptığı açıklamada okyanus ötesinden Ermenistan’ı kışkırtanların oyunlarına gelmeyin çağrısında bulundu. Karabağ’ı bir çekişme alanına çevirmek isteyen emperyal güçlere “artık bizden el çekin” diyerek seslendi.
Aliyev’in en önemli mesajları da Ermeni halkınaydı.
“Ermenistan halkıyla hiçbir zaman problemimiz olmadı. Halkımıza yapılan soykırım ve katliamlardan da asla Ermeni halkı değil, yöneticiler, çeteler ve terör grupları sorumlu tutuldu” dedi.
Kafkaslarda kalıcı barış için mücadele edeceklerini belirtti.
“Karabağ’da yaşayan Ermeniler de bizim vatandaşımız” dedi ve sivil halkın can güvenliği için bölgede bulunan terör gruplarının tasfiye edileceğini söyledi.
Ermenilerin bir maşa gibi kullanılmasına karşı çıktı.