23 Şubat Medyanın Halleri
Hazırlayan: Ercan Dolapçı
ŞEYTANIN AKLINA GELMEYEN 100 DEPREM YALANI
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
6 Şubat’ta yaşanan depremin üzerinden iki hafta geçti.
Tüm ülke can kayıpları, yıkılan hayatların unutulmayacak acısını yaşarken ilk andan itibaren sosyal medya üzerinden yayılan yalanların ardı arkası kesilmiyor.
Aşağıda bugüne kadar söylenmiş 100 yalanı, İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı raporlara dayanarak sıraladım.
1- Deprem bölgesinde arama kurtarma çalışmaları yapılmıyor.
2- Malatya’da Kızılay Bölge Kan Merkezi tamamen yıkıldı.
3- Malatya Özel Güvenim Bakım Merkezi’ndeki engelli bireyler sokakta kalıyor.
4- Sakarya’da 5.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
5- Adana Havalimanı ikinci bir karara kadar uçuşları kapatıldı.
6- AFAD, akşam 8.5 şiddetinde deprem beklendiğini açıkladı.
7- Deprem sonrası Uşak’ta 100 liralık battaniye 250 lira oldu.
8- Samsun’da bir saat içinde 6.3 şiddetinde deprem olacak.
9- Afet bölgesinde arama kurtarmada TSK devreye girmedi.
10- TÜBİTAK depremin meydana geldiği bölgeyle ilgili projeyi reddetti.
11- Depremde hasar gören Mersin Şehir Hastanesi boşaltılıyor.
12- Osmaniye’de deprem felaketi yaşanırken MHP Genel Başkanı Bahçeli partisinin yıldönümünü kutluyor.
13- Deprem sonrası Atatürk Barajı’nda çatlaklar oluştu.
14- Afet bölgesine giden iş makineleri engelleniyor.
SEÇİM AKŞAMINA KADAR SABREDİN
KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM
Millet, depremin ortasında iktidar hesapları yapan, ülkeye çökmeye çalışan, yalan ve dezenformasyonla kaos-kriz üretme peşinde koşan bu siyasi yağmacılara sandıkta boyunun ölçüsünü gösterecek.
Havaya girmelerine aldanmayın; seçim tarihi ilan edildiğinde birbirlerini yemeye başlayacaklar. Asıp kesmeleri, bol keseden atıp tutmaları, tehdit savurmaları seçim akşamı son bulacak.
İftiraları, yalanları kuşkusuz bitmeyecek. Çamur atmaya devam edecekler. Ama etkileri kalmayacak, bugünkü havalarını uçup gidecek.
Yaşadığımız acı deprem, bu seçimleri son derece önemli kılıyor; zira seçmen ülkeyi düze çıkaracak yönetimi belirlerken altılı masa denen muhalefet cephesinin faydasızlığına da artık bir son verecek.
Seçimlere kadar atıp tutmaları, üst perdeden konuşmaları, ahkâm kesmeleri, yalan ve iftiralarla ülkenin tadını kaçırmaları, her türlü istismarda bulunmaları maalesef kaçınılmaz; seçim akşamına kadar sabır...
ABD’NİN “DEPREM TAZİYESİ” ZİYARETİ…
NEDRET ERSANEL / YENİ ŞAFAK
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in “deprem nedeniyle taziye” ziyaretinde Ankara’da masaya yatırılan konular, süper güç gündeminin felaketlerin büyüklüğü ile ilgili/duyarlı olmadığını gösteriyor…
Masadaki ikinci konu, Ukrayna ve bu bağlamda Türkiye-Rusya ilişkileriydi. Ama nasıl?..
Türkiye savaşın başından bu yana, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konusunda uluslararası toplum ve kurumlarla aynı yerde duruyor. Ama Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmıyor. Yani ABD ile aynı yerde durmuyor. Bugüne kadar ABD buna ses çıkaramadı. “Bugüne kadar” şu demek; Washington, savaşın yeni aşamada olduğunu düşünüyor. Rusya’nın şubat sonunda ve mart içinde yeni bir askeri hamleye başlayabileceğini, Avrupa’daki çatlak seslerin kısık kalmasına devam etmeyi, nihayet Polonya ile birlikte muamelen en kritik başkent Ankara’nın da artık pozisyonunu uyumlu hale getirmesini -eh, depremin yarattığı yeni konjonktür de ortadayken- istiyor…
Bunun okumasını sadece görüşmenin gerçekleştiği odadan değil, basın toplantısının aleni metinlerinden de yapabiliriz… The New York Times muhabiri Bakan Blinken’a, “alakasız” bir soru üzerinden bakın nasıl bir top kesti. Mealen; “Çin balonlarının vurulması ile ilgili olarak nasıl bir politika sürdüreceksiniz. Çin’e yaptırım uygulamayı mı düşünüyorsunuz? Çünkü Çin, Rusya’ya yardım ediyor. İran’ın Rusya’ya yaptığı askeri yardımlar için bu bağlamda neler yapacaksınız?” Bu sorular Türkiye-Rusya iş birliğinin boyutlarına bağlandı ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu lafın nereye geldiğini hemen anlayarak yanıt verdi; Türkiye’nin Rusya’yla savaşta kullanılabilecek iş birlikleri içinde bulunmadığını uzun uzun anlattı.
ABD’nin şimdiye kadar “kenarda” duran ülkeleri toparlama sürecinin parçası bu. Başkan Biden’ın Ukrayna savaşının yıldönümünde Kiev’e giderek açıkça meydan okuması, (ve ertesi gün Putin’in uzun cevabı) ardından Polonya’ya gidecek olması, İsrail Cumhurbaşkanı’nın bir hafta önce yine Kiev’i ziyaret etmesi, bununla birlikte artık Çin ve Rusya’yla yeni jeopolitik yaratmaya çalışan İran’a karşı duruşun da dahil edilmesi, İngiltere’nin, Rusya’yı vuracak kapasitede uzun menzilli silahlar verecek ilk ülke olmaya hazır olduğunu ilan etmesi hep bu baptan. Amerikan politikası ve Blinken ziyaretinin ortak başlıkları bunlar.