24 Kasım Medyanın Halleri

KILIÇDAROĞLU MU ABDULLAH GÜL MÜ?

ABDULKADİR SELVİ - HÜRRİYET

Bir süredir Kılıçdaroğlu mu İmamoğlu mu, sorusunu soruyordum. Ama artık Kılıçdaroğlu mu Gül mü, diye sormanın zamanı geldi. Çünkü bir süredir gündemden düşen Abdullah Gül ismi yeniden denkleme girdi. (...) Millet İttifakı ortakları Kılıçdaroğlu’nun ortak cumhurbaşkanı adayı olmak istediğinin farkında. Hatta bu konuda mesafe aldığını da kabul ediyor. Ama Kılıçdaroğlu ile seçime girersek kazanamayız düşüncesi ağır basıyor. (...) Abdullah Gül odaklı bir değerlendirmeyi paylaşmak istiyorum. “Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın önünü kesip Abdullah Gül’ün önünü açacaklar” deniliyor. “Kılıçdaroğlu’na, ‘Bak ne yaparsak yapalım seninle seçim kazanılamıyor’ denilip Abdullah Gül aradan çıkarılacak” değerlendirmesi de yapılıyor.

BU HELALLEŞME OLAYI NEREDEN ÇIKTI?

MAHMUT ÖVÜR - SABAH

CHP'ye yakın bir düşünce kuruluşu veya Sosyal Demokrasi Vakfı gibi bir kurumdan mı geldi yoksa parti içinde oluşturulan bir "Masa" mı böyle bir çalışma yaptı?

Hiçbiri değil. Sonradan yaptığı açıklamalara bakınca, 100 yıllık cumhuriyet tarihini ilgilendiren böyle devasa bir siyasi hesaplaşma için partide hiçbir hazırlık yok.

CHP kulislerinden aldığım bilgiye göre, bütün hikâye Kılıçdaroğlu'nun muhafazakâr çevreden kadınlarla bir araya gelmek istemesiyle başlamış. O kadınlardan biri de Yeni Şafak gazetesinin eski bir yazarıymış. Sanıyorum danışmanlarından biri, o kadın yazara, "Kılıçdaroğlu ile görüşür müsünüz?" diye sorunca, şöyle bir cevap almış:

"Görüşürüz ama CHP'nin bizimle helalleşmesi lazım."

İşte bu talep Kılıçdaroğlu'na iletilince, kafasında şimşekler çakıyor ve parti yönetimine bile haber vermeden o meşhur videoyu çekip yayınlıyordu.

Mesajın sırrı da, muhafazakârları memnun eden ama kendi partisini ayağa kaldıran o ilk satırda saklıydı:

"Benim liderliğini yaptığım partinin geçmişte derin yaraları vardı. Uzun süredir o yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım..."

METİNER'DEN DİLİPAK'A ELEŞTİRİ

MEHMET METİNER - YENİŞAFAK

Açıkça belirtmek isterim ki son zamanlarda Reis’e ve AK Parti’mize yönelik itibar suikastından beter bir üslupla yaptığı suçlamaları okudukça üzüldüm. Tanıdığım-bildiğim Dilipak değildi bu. Kimi eleştirilerine katılmakla beraber üslubu ve suçlamaları yenilir yutulur değildi. Biteviye bir kronik muhalefet diliyle yazdığı yazılar, iyi niyetine dair hüsnüzannımı giderek aşındırıyordu. Çünkü zaman zaman FETÖ’cülerin argümanları üzerinden yaptığı suçlamalar ve Reis düşmanı çevrelerin husumetinden beter bir hasmâne duyguya yaslanan dil, kısmen katıldığım kimi eleştirilerine de gölge düşürüyordu. Nitekim bu yüzdendir ki kendisini ilk eleştirenlerden biri oldum. (...) Dilipak’taki değişimin sebebi üzerinde duracak değilim. Lakin kendi ismini bu kadar çok kutsaması, mütevazılık kisvesine bürünmüş kibir abidesi haline nefsini dönüştürmesi üzücüydü.

KILIÇDAROĞLU'NUN CHP TARİHİYLE HESAPLAŞMASI 'DİKKATSİZLİKMİŞ'!

ÖZDEMİR İNCE - CUMHURİYET

Aslında 1 Mayıs 1977, Maraş ve Madımak katliamlarına, Soma madencilerine ve benzeri trajedilere gönderme yapıyor. Gidip mağdurlarla, aileleriyle konuşacak, uğradıkları zulmü ve haksızlıkları gündeme getirecek. Ama “Biz dahil, geçmişte tüm iktidarlardan bahsediyorum” diyerek 1923-1950 arasını da işaret etmiş oluyor. Bu da ona yakışmayan bir dikkatsizlik!

İKİ HABER İKİ TUTUM

Hazırlayanın Notu: Meclis'te İçişleri Bakanlığının bütçe görüşmelerinde Bakan Sülayman Soylu'nun CHP Grupbaşkanvekili Engin Özkoç'a çıkışı gündemdeydi. Soylu, terörle mücadeleyi anlatırken gülen Özkoç'un tavrına karşılık, “Ben şehitleri anlatıyorum sen gevrek gevrek gülüyorsun” eleştirisi yaptı. CHP'nin HDP ve PKK olan ilişkilerine eleştiri getirdi. Aydınlık, Soylu'nun CHP-PKK, HDP, ABD, BM, AB, NATO'ya yaptığı eleştirileri ve Diyarbakır Annelerinin ne kadar önemli bir iş yaptığını anlatan sözlerini öne çıkardı. Cumhuriyet gazetesi ise, sanki hiçbir şey yokmuş da Soylu kavga etmeye gelmiş gibi bir haber yaparak, “Soylu gerilim istedi” başlığını attı.

Sonraki Haber