24 Kasım Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

ÇALIŞANA YILDA TEK ZAM GELİYOR…

Yalçın Bayer - Hürriyet

Milyonlarca emekçinin kararını sabırsızlıkla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanmasına sayılı günler kaldı.
Bakan Vedat Işıkhan’ın asgari ücrete 2024 yıl için sadece tek zam yapılabileceği açıklaması tartışmaları beraberinde getirdi.
Satın alma gücündeki erimeden ötürü asgari ücrete uzun yılların ardından 2022 ve 2023’te 6’şar aylık dilimler halinde iki kez zam yapıldı. Ancak bu da yeterli olmadı. Zira dizginlenemeyen hayat pahalılığı artışı kısa sürede eritti. Eğer enflasyon tek haneye inerse ancak yılda bir kez zam söz konusu olabilir.
TÜRK-İŞ’in 30 Kasım-2 Aralık’ta yapılacak 24. Olağan Genel Kurulu’nun hemen ardından toplanması beklenen Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda zam tartışmaları gerçekleşen ve öngörülen enflasyon üzerinde yoğunlaşacak. Şükrü Karaman. 

SALDIRAN ABD VE UYDUSU AVRUPA’DIR

Haşmet Babaoğlu - Sabah

Hiç öyle lafı döndürüp duracak günlerde değiliz...
Dünyayı anlamak ise mesele...
Tam şu an Batı'da, Doğu'da, Ortadoğu'da olup bitenleri hakkıyla anlayıp adlandırmak ise...
Medyatik lafazanlıklarla oyalanacak vaktimiz yok.
İsrail böyle yapmış ama ABD şöyle rezerv koymuş; Netanyahu böyle demiş de, Biden mesafeli yaklaşmış...
Geçiniz.
Bunlar devletler arası ilişkilerin, diplomasinin, cari politik dilin mecburi yol işaretleri...
Onlar oradan devam etsinler...
Ama biz halkız...
İNSANIZ...
Biz, bize göre konuşuruz; hayatta nasılsa, öyle...
Gözümüze gözümüze sokulan gerçeği inkâr ederek etrafa bakmayı sürdürecek değiliz.
Geçti o günler...
Gazze'de bebeklere saldıran sadece İsrail değildir.
Aynı zamanda ABD ve uydusu Avrupa'dır.
***
Batı medyasını kontrol eden odaklar istiyorlar ki, hep Netanyahu'nun üzerine odaklanalım...
Baştan söyleyeyim...
Gazze'yi dümdüz ettikten sonra katliamı "yıkayıp" yola Netanyahu'suz devam etmeyi planlıyorlarsa, bu "yem"i dünyanın temiz insanlarına yutturmak mümkün olmayacak.
Başlarken "Savaş bu, elbette kanlı olacak" diyen ABD Dışişleri Ofisi'nin şimdi Netanyahu'yu "sınırı aşmamak" konusunda uyarmasını ciddiye alacak kadar "beyaz" mıyız?
Hani biraz dikkatimiz dağılsa...
Şu Anglosakson medyası var ya...
Duvarla konuşan, Çin Devlet Başkanı'yla yemekteyken uyuyan ama iş İsrail'i desteklemek olunca birden canlanıveren Biden'ın büyük bir "barışsever" olduğuna bizi inandırmaya çalışır.
Siyonist İsrail'in suçları Netanyahu'yla başlamadı...
Onunla da bitmeyecek.
Şükür ki, dünyanın dört bir yanındaki "sade insanlar" artık bu gerçeği idrak ettiler...

MERAL ABLANIN PARTİSİ

Emin Pazarcı - Akşam

Önce operasyonu MHP içinde başlattılar. "İyi yönetilmediğini" iddia ettikleri MHP'yi "adam" edeceklerdi.
Olmadı, hedeflerine ulaşamadılar.
Sonra ülkücülere "iktidar" sözü vererek ayrıldılar oradan. Parti yönetimi de genellikle MHP'den ayrılan isimlerden oluşturdular.
Zaman içinde de evrildiler çevrildiler, başka bir noktaya geldiler. Ülkücülükten milliyetçiliğe geçiş yaptılar. Sağdan soldan gelen isimlerle ayrı bir yapı oluşturdular. Geçmiş iddialarını bir kenara bırakıp, Kemal Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmaya soyundular. Orada da istikrarlı bir görüntü vermediler. Bazen Kemal Bey'i yüceltip, bazen yerin dibine gömdüler. Kimi zaman yanına oturup, kimi zaman terk ettiler. Gün oldu, "Ondan Cumhurbaşkanı olmaz, seçilemez" dediler, gün geldi, "Kesin seçilecek" nutukları attılar.
Bu arada, yola birlikte çıktıları isimleri, yürüdükleri yollarda döktüler. Mesela, Yavuz Ağıralioğlu gibi isimleri kadro dışına attılar. Koray Aydın gibilerin yetkilerini budadılar.
Her defasında parti içi kavgalar alevlendi. Parti, sürekli olarak birbirlerini suçlayan isimlerin mücadele arenasına döndü. Zikzaklar, keskin manevralar birbirini izledi.
Daha kurulduğu gün "Toplama bir partidir, dağılır" demiştim. Üstüne bir de kötü yönetim eklenince o süreç hızlandı işte...
Tablo ortada: İyi Parti kaç kişi ile kuruldu? Kaçı yolda döküldü? Bugün kaç kişi kaldı? Ayrıca, dün ne diyordu? Bugünkü söylemleri ne?

Ortalık, kelimenin tam anlamı ile yangın yeri gibi!
Biri bir iddia ortaya atıyor, diğeri "ispat etmeyen şerefsizdir" cevabını veriyor. Biri bir savunma içine gidiyor, değeri "hadi savcılığa gidelim" çağrısı yapıyor.
Taraflardan biri karşısındakini yok edebilmek için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Bu mücadelede taciz iddiaları dahi malzeme olarak kullanılabiliyor. Hatta "Rezil kepaze olacaklar" sözleri bile sarf edilebiliyor.
Kırk yıldır siyaseti izlerim. Hiçbir siyasi partide böylesi bir karmaşa ve kargaşa görmedim.

BATI’NIN YENİ EMPERYALİZMİ FİLİSTİN’DE

Selçuk Türkyılmaz - Yenişafak

Avrupaî değerler setinin anlamı kalmadı fakat bu yeni durum ne anlama gelir? On dokuzuncu ve yirminci yüzyılda Batı’nın değerler seti emperyalizmin başarısı üzerine bina edilmişti. Kanaatimce bugün bütün dünyada Filistinlilerin direnişi ile ortaya çıkan uyanış durumunu da buradan hareketle izah edebiliriz. Evet, bu uyanış hâlini ortaya çıkaran Gazze’deki direniştir fakat Batı’nın bu uyanıştan rahatsız olduğuna dair işaretler de çok zayıftır. Yönetimler düzeyinde Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın yerli ahalisi karşısında nasıl bir tutum takındılarsa Filistin’de aynısı yapmaktadırlar. Üstelik bu sefer kolonizatörlük vazifesi Beni İsrail’in üzerindedir. Onlar da Doğu Akdeniz’den başladılar. Kimse Kıbrıs’ta ortaya çıkan mülksüzleştirme faaliyetlerini küçümsemesin. Lübnan ve Suriye’yi hedefe koymaları sıradan bir hadise değildir. Peki, buna rağmen yeni dönemden de bir uygarlık misyonu çıkarabilirler mi? Hiç kimsenin şüphesi olmasın.
İçtenlikle ifade etmem gerekirse İslam’ın dirilişine dünyanın her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Bugün bütün dünyanın yeni bir karanlık döneme girdiğini görüyoruz. ABD ile birlikte Avrupa devletleri İsrail’in eliyle bütün insanlığı tehdit ediyor. Filistinlilere reva gördükleri soykırım ile yetinmeyeceklerini açıkça beyan ediyorlar. Genişlemek ve yayılmak istedikleri söylüyorlar. Bu, yeni bir karanlık çağdan başka bir şey değildir. Fakat hepten de umutsuz olmamak gerekiyor. Filistinlilerin dünyaya verdiği mesaj çok açıktır ve şu ana kadar geride kalan bu son kırk beş günde bütün insanlığa seslendiler.
Yaşasın Filistin! Kahrolsun Siyonizm!

BİR ACI KAYIP

Melih Aşık - Milliyet

Diplomat, tarihçi, araştırmacı, yazar Bilal Niyazi Şimşir’i (90) kaybettik...
Lise çağlarında ailesiyle birlikte Bulgaristan’dan göç etmişti... 1957’de Mülkiye’yi bitirdi. 1960’da diplomat olarak göreve başladı. Londra, Paris, Şam, Lahey’de orta düzeyde diplomat olarak, Arnavutluk, Çin ve Avustralya’da büyükelçi statüsünde görev yaptı. Başta İngiliz arşivleri olmak üzere gittiği her ülkede kaynakları araştırdı, belge topladı, tasnif etti, kitaba dönüştürdü... Toplam 52 cilt kitap ve 160 makale yazdı. Tüm kitapları belgelere ve sağlam kaynaklara dayalıdır.
İlişikteki resimde sadece benim kütüphanemde bulunan bazı kitapları görülüyor.
Yazdığı binlerce sayfa kitap bize Kürt ve Ermeni meselelerinin iç yüzünü, Atatürk ve Cumhuriyet’i, Ankara’yı, Kurtuluş Savaşı’nı, Kıbrıs’ı, Rumeli’yi, Lozan’ı anlatır.
Atatürk ve Cumhuriyet üzerine yaptığı araştırmalar ve yazdığı kitaplar Atatürk düşmanlarının yalanlarını çürütmesi açısından özellikle önemlidir.
Yabancı yazar ve kaynakları Türk okuruna taşımış, kamuoyunun ufkunu genişletmiş, gelecek nesillere çok değerli ve yüklü bir miras bırakmıştır.
Sonuçta çok muhterem, aydınlık, üretken, yurtsever bir aydını kaybettik. Cumhuriyet bu yüzden hüzünlüdür. Ülkeye başsağlığı diliyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz…

Sonraki Haber