24 Şubat Medyanın Halleri

Hazırlayan: Ercan Dolapçı

‘HİÇBİR SIRADAN VATANDAŞIMIZ ONLARA ÜZÜLMEDİ’

HAŞMET BABAOĞLU / SABAH

“Rusya'yı bir gelir kaynağı olarak görüp genelde ülke dışında yaşamayı tercih edenler, Batı'nın sermaye için güvenli bir liman olduğu fikrinin bir hayal, açık bir kandırmaca olduğunu ancak şimdi anladılar... Oralarda adeta soyguna uğradılar, paraları ellerinden alındı. İnanın bana, sıradan Rus vatandaşları içinde hiç kimse bunların yabancı bankalardaki sermayelerini, yatlarını, saraylarını kaybetmiş olmalarına üzülmedi..."

Putin'in geçen gün mecliste yaptığı konuşmasından bu müthiş sözler...

Aslında Batı dışındaki bütün ülkelerin zengin seçkinleri ve "sade insanları" için derin mesajlar taşıyor bu cümleler.

Yalan mı?

Fakat muhtemeldir ki, Putin'in bu tespitlerini okumadınız, işitmediniz.

Çünkü size, "Putin'den Batı'ya yine nükleer tehdit" başlıkları servis ediliyor...

Ya da "nükleer silahsızlanma anlaşmasının" askıya alınması üzerine, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in üfürükten üzüntüleriyle meşgul ediliyorsunuz...

Yine aynı konuşmadan Putin'in şu sözlerini de görmemiş, okumamış olabilirsiniz...

"Batı, bütün kutsal kitapları hiçe sayarcasına, aklını kaybetmiş gibi, üçüncü bir cinsiyet oluşturma peşinde koşuyor. Kendi insanlarına yaptıklarına bakın, aileyi, kültürel ve ulusal kimliği yok ediyorlar. Biz bu tehlikeden şanlı Rus halkını sonuna kadar koruyacağız."

Emin olun, Rusya Devlet Başkanı'nın bu ifadesi nükleer silahlardan daha çok Batı'nın asabını bozuyor.

Çünkü yeni dünya düzeninin sinir uçlarından biri bu nokta...

Şimdi bazılarınız içinden şöyle diyor olabilir: "Deprem acısının ve enkazının orta yerinde bize ne Putin'den; bize ne Ukrayna-Rusya meselesinden?"

Bu tepkiselliği anlarım ama yanlış...

Çok yanlış!

Çünkü 24 Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesiyle zirveye tırmanan bu kriz de bir başka depremler silsilesinin açılışıdır.

Uluslar, toplumlar, kültürler sarsılıyor.

Ukrayna krizi tam da bu sarsıntının göbeğinde yer alıyor.

Batı, büyük bir savaşa uzanan yeni pozisyonunu tahkim ediyor, Rusya direniyor.

Üzerinde durmamak mümkün mü?

PSİKOLOJİK ENKAZ ÇOK AĞIR

OSMAN MÜFTÜOĞLU / HÜRRİYET

Bölgede geçirdiğim o iki günde depremzedelerde muazzam bir fiziksel çöküntünün varlığını net ve açık olarak gördüm. Sadece evleri, barkları, işyerleri yıkılmış değil, fiziken de çökmüş çok sayıda depremzedeyle sohbet edip acılarını paylaşma fırsatı buldum. Net ve açık gözlemim şudur: Fiziksel yaralar şu veya bu şekilde mutlaka sarılacak. Binalar, mahalleler, köyler, hatta şehirler yeniden ve belki de daha iyi şekilde yapılacak. Ama bu büyük travmanın oluşturduğu psikolojik çöküntüyü taşımak da kaldırmak da gerçekten çok zor.

Deprem bölgesinde herkes muazzam bir çalışma temposu içerisinde. Herkes elinden geleni fazlasıyla yapıyor. Görünen o ki bu büyük travma hepimize bir kez daha “aynı geminin yolcuları olduğumuzu” hatırlatmış. Bölgede yaptığım incelemeler sırasında sadece halkla değil, yöneticilerle, siyasilerle ve o bölgeye yardım için gelen gönüllülerle de konuşma, sorunları anlama fırsatı buldum. Önce şu cümlenin altını kalınca ve dikkatle çizelim: Bu travma sadece büyük bir felaket gibi değil, küçük bir kıyamet gibi de değerlendirilmeli. Bu cümlenin sahibi İslahiye Belediye Başkanı Kemal Vural’dır ve sonuna kadar haklıdır.

Hepimizin görevi, her büyük afette olduğu gibi bu ortak çaresizlik ve belirsizlik hissini bir an önce aşmak olmalıdır. Bu nedenle de mücadelenin bundan sonraki kısmını sadece fiziksel enkazı değil, psikolojik enkazı da kaldırmak üzerinde yoğunlaştırmalıyız. Tekrar belirteyim: Yaşananlar -abartmıyorum- gerçekten de bir çeşit küçük kıyamet gibi görünüyor. Ve böylesi kıyametlerde sadece coğrafi yakınlık, sadece kan bağı yakınlığı, akrabalık değil, psikolojik yakınlığın da önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.

DEPREMDEN DÖRT MANZARA

TACEDDİN KUTAY / AKŞAM

6 Şubat sonrası en huzurlu olduğum günler Maraş'ta sahada olduğum günlerdi; zira fişi çekmiş, dünyanın mugalatasından, siyasetin pisliğinden, akbabaların melun bakışlarından, baykuşların uğultusundan uzakta Anadolu'nun saf, güzel, kanaatkâr, masum ve mazlum insanıyla muhatap olmaktaydım. Akabinde maalesef İstanbul'da geçen birkaç gün beni siyasetin ve gönlü kurum bağlamışların siyaset zannettikleri şeyin pisliği ile muhatap etti. Şükürler olsun yine Maraş'tayız. Fişimiz yine çekildi.

Buradan o faydasız, hainane kavgalar hakkında yorum yapmak, kötülere laf yetiştirmek ne de anlamsız geliyor. Bütün bu saçmalıkları tivitırın kanalizasyonlarına havale ediyorum. Döleğimiz Maraş'ın münbit toprağı, kubbemiz âsûmandır. Güzellerden bahsedelim.

Sizlere deprem sonrası tanımakla şereflendiğim birkaç kişiyi anlatmak isterim.

İlki Ceset. Kendisini "Ceset" olarak tanıtıyor. Asıl adı Metin. Maraş Devlet Hastanesi'nin morgunda kalıyor; orada olay yeri incelemeye ve morg çalışanlarına yardımcı oluyor. Sevgilisi depremde can vermiş. Morga giriş o giriş; o günden sonra morgdan çıkmamış. Sevdiğinin ölümü Metin'i morga bağlamış, Metin morgun "Cesed"i olmuş. Canla başla gayret ediyor, kimsenin yanaşmayacağı en zor işleri yapıyor, ölülere dokunuyor cesetleri taşıyor... Ceset belki de hayatımızın paradoksunu bizlere hatırlatıyor; hayatın ona bağlandığımız ip koptuktan sonra bir anlamı kalmadığını gözler önüne seriyor. Bazen ölüm hayattan daha sevimli olabiliyor...

KENTSEL DÖNÜŞÜM ŞART VE TOKİ EVLERİ REFERANS

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Deprem bölgelerinde bir tane TOKİ binası yıkılmadığı gibi o binalarda hasar da olmamış ve binlerce can bu vesileyle kurtulmuştur. Belki de CHP’nin bu vizyonsuz, çapsız propagandalarına kanan birçok insan TOKİ’nin konutlarından ev almaktan vazgeçerek hayatını kaybetmiştir. Kentsel dönüşüme karşı çık, TOKİ vurgun de işte CHP budur. Şimdi depreme TOKİ binalarında yakalanan ailelerin hepsi TOKİ yetkililerine, hükümete dua etmiyor mu?

Sadece CHP’liler değil tabii. Deprem felaketi sonrası en çok ahkâm kesen İP Genel Başkanı Meral Akşener de 27 Ağustos 2022 tarihinde Beykoz'da Tokatköy Kentsel Dönüşüm projesine karşı çıkmak için milletvekillerini ve genel başkan yardımcısını görevlendirip, oradaki vatandaşları da “Milletvekillerimizi ve genel başkan yardımcımızı alın, saat 7'de gidin. Onların dokunulmazlıkları oluyor ya, orada bir bulunsunlar. Gelindiğinde görülsün. Sizin derneğinize beyanat verilsin ben de onu alayım kamuoyuna lanse edeyim.” Şeklinde gaza getirdiği ortaya çıktı.

Kentsel dönüşümler deprem karşısında riskli yapıları yenilemek ve depreme karşı sağlam binalar kurmak için vardır. Hükümet deprem riski olan şehirlerde kentsel dönüşümleri hızlandırmalı ve deprem bölgesindeki TOKİ evlerinin referans ölçüsünde yeni yaşam alanları oluşturmalıdır.

Sonraki Haber