25 Kasım Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

ESED VE SİSİ İLE GÖRÜŞME

ABDULKADİR SELVİ / HÜRRİYET

Cumhurbaşkanı Erdoğan grup konuşmasında değinmedi ama çıkışta gazeteciler, “Esed ve Sisi ile görüşme olabilir mi?” diye sordu. Erdoğan, “Olabilir. Siyasette küslük, dargınlık olmaz. Eninde sonunda en uygun şartlarda adımlar atılır” dedi.

Erdoğan, “Sisi ile ikinci görüşme olur mu?” sorusuna ise, “Tarih verilir mi?” diye yanıt verdi.

Esed ve Sisi konusunda birkaç noktaya değinmek istiyorum.

1- Suriye ile doğrudan görüşüyoruz. İran ya da Rusya üzerinden mesaj verildiği yönündeki haberler doğru değil. Suriye rejimi ile görüşmeler bir süredir istihbarat servislerinin üzerindeki noktalara kadar yükselmiş durumda.

2- Esed’le 2023 seçimleri öncesinde görüşme bekleniyor. Sisi için futbol diplomasisi yöntemi kullanılmıştı. Esed’le görüşme Putin diplomasisi çerçevesinde yapılabilir.

3- Erdoğan-Esed görüşmesinden sonra Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşünün hızlanması bekleniyor.

4- Erdoğan ile Sisi tokalaştı ama fazla gecikmeden ikinci görüşme yapılacak. Ama bu kez üçüncü bir ülkede değil, Ankara ya da Kahire’de görüşebilirler.

5- Sisi’nin Türkiye’yi, Erdoğan’ın Mısır’ı ziyareti söz konusu olabilir. İki ülke arasında anlaşmalar imzalanması gündemde.

6- Erdoğan ile Sisi’nin tokalaşması dahi Yunanistan’ı panikletmeye yetti. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias 24 saat içinde soluğu Kahire’de aldı. İkili anlaşmalar imzalandığında herhalde kalp krizi geçirirler.

İMAMOĞLU İL BİNASINI BASTI MI?

MAHMUT ÖVÜR / SABAH

İlk kapıştığı da hukuken yok hükmünde olan İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu... Kaftancıoğlu ceza yemesine rağmen halen il başkanı olarak görevinin başında. Yani partinin hâlâ etkili aktörlerinden biri... Sevgili Zafer Şahin yazdı, İmamoğlu da bu aktörü yanında görmek için şöyle bir teklif götürmüş: "Benimle misin yoksa Kılıçdaroğlu ile mi?"

Kaftancıoğlu, bu öneriye sert cevap vermiş:

"Bu partinin genel başkanı da yönetimi de belli. Adayın kim olacağı, nasıl belirleneceği belli. Sen git önce belediye başkanlığı yap. Bu işlerle uğraşma."

Tabii kavga burada kalmıyor... Kaftancıoğlu biraz da kendi pozisyonunu sağlamlaştırmak için önüne çıkan her fırsatı, İmamoğlu'na vurmak için kullanıyor. Deyim yerindeyse bilinçli bir strateji izliyor. Bunun son örneği de bu gerilimden bir süre sonra yapılan İstanbul CHP İl Divan Kurulu toplantısında yaşandı. İlginç olan Divan Kurulu üyelerinden birinin İmamoğlu'nun akrabası Ufuk İnan olmasıydı.

Kaftancıoğlu, İnan'ın da bulunduğu o toplantıda İmamoğlu'nun hırsını yenemediğini, bir "şizofren" gibi davrandığını söylüyordu. Tabii bu sözlerinin hemen İmamoğlu'na ulaşacağını da biliyordu ve öyle de oldu. Ufuk İnan, toplantıdan hemen sonra İmamoğlu'nu arıyor ve Kaftancıoğlu'nun kendisine "şizofren" dediğini aktarıyordu.

SONU GELMEYEN İŞGAL

TACEDDİN KUTAY / AKŞAM

Kılıçdaroğlu Londra'da Amberin Zaman ile görüşünce Cemaziyelevvel nedir bilenler sormuştu: "Sayın Kılıçdaroğlu siz Amberin Zaman'ın gerçekten kim olduğunu hatırlıyor musunuz?" diye.

Hatırlıyor olmasaydı muhtemelen görüşmezdi. O hat üzerinde her şey rahatsız edici bir tutarlılıkla yürüyor zira.

Bir süredir bize mi saldıracak denilen PYD'nin bize saldırmadığını ispat etmek ile meşgul Kılıçdaroğlu'na mücavir çevreler.

Malum, Türkiye'nin rahatsızlığını bahane ederek PYD adını SDG şeklinde değiştirmişti.

İçine demokratik ibaresi de konulan yeni levhalı terör örgütü, kendisini büyütüp besleyenlere son derece layık bir örgüt haline gelmişti.

Bu kadar demokrat ve demokratik prensiplere gönülden bağlı bir örgüt, gençlerin demokrat amcasının da ilgisini çekmekteydi ve öyle görünüyor ki çekmeye devam ediyor.

Yurtdışı temaslarında randevularını nasıl bir hassasiyetle ayarladığı hepimizin malumu olan Kılıçdaroğlu'nun göğsünü gere gere poz verdiği Amberin Zaman yaşanan süreçte terör örgütünün elebaşı Mazlum Kobani'nin sözcülüğünü yapıyor; sadece Türkiye değil, dünya kamuoyuna da Mazlum Kobani'nin tezlerini dile getiriyor.

Kılıçdaroğlu'yla verdiği poz ve CHP levhasının sağladığı meşruiyet sebebiyle söylemleri Türkiye'de muhalefetin neredeyse resmi tezi haline geliyor.

DOĞU AKDENİZ NEDEN ÖNEMLİ?

ERDAL TANAS KARAGÖL / YENİŞEFAK

20. yüzyılın başlarında Ortadoğu nasıl petrol ile özdeşleşmişse ve petrolde yeni aktörler ortaya çıktıysa, Doğu Akdeniz bölgesi de hem doğal gaz ile özdeşleşiyor hem de doğalgaz piyasasında yeni aktörler ortaya çıkmaktadır.

Hem Doğu Akdeniz'de sınırı olan ülkelerin hem de bu bölgede keşfedilecek hidrokarbon kaynakların uluslararası piyasalara taşınmasında rol alacak ülke ve ülkelerin enerji arz güvenliğinde Doğu Akdeniz bölgesi hayati derecede önemli olacak.

Doğu Akdeniz bölgesinde keşfedilen ve keşfedilecek yeni doğalgaz ve petrol kaynakları sayesinde bölgede başta enerji olmak üzere bir çok dengenin değişme potansiyeli oldukça yüksektir.

Enerjinin ne kadar önemli olduğu Rusya- Ukrayna savaşı açıkça ortaya çıktı. Bu savaş ile beraber yaşanan enerji krizi nedeniyle Doğu Akdeniz gibi yeni havzaların ne kadar önemli olduğu ortada. Bu nedenle, Doğu Akdeniz'in yalnızca bölge ülkelerinin enerji arz güvenliği için değil başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bir çok ülkenin enerji arz güvenliğinde gittikçe artan önemi var.

Diğer yandan, Doğu Akdeniz bölgesinin keşfedilecek yeni kaynaklar sayesinde bölge ülkelerinin dışarıya enerji bağımlılığının düşürülmesi, enerjide özellikle bu dönem artan fahiş fiyatlar dolayısıyla artan faturaların düşürülmesi belki de artık dışarıya bağımlılığı sona erdirilmesi açısından kritik bir bölge olduğu açıktır.

En önemlisi de enerjinin ekonomi başta da cari açık için tehdit olması nedeniyle, enerji ithalatının düşmesi, cari açığın azalması ve ekonomik büyüme için en büyük engelin ortadan kalkmasına önemli katkı yapacaktır.

Sonraki Haber