25 Ocak Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

Putin İsveç’in üyeliğini ne kadar önemsiyor?

MELİH ALTINOK - SABAH

Zira her iki ülkenin de Rusya ile ilişkileri gayet yolunda. Kutuplaşmış Batı ile Rusya arasında başarılı bir denge politikası yürütüyorlar. Ankara da Budapeşte de Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarına katılmıyorlar. Kuşkusuz son tahlilde NATO'nun genişlemesi Putin için bir tehdit. Ancak ülkesinin sınırı olmayan İsveç'in NATO üyeliği, kendisine soluk olan Türkiye ve Macaristan'la kurduğu ilişkiden daha önemli değil. Bu arada dün, dışarıya pek adım atmayan Putin'in önümüzdeki günlerde Türkiye'ye geleceğine dair haberler vardı. Epeydir ertelenen bu ziyareti dört gözle bekliyoruz.

EDİTÖRÜN NOTU: NATO’nun genişlemesi meselesini yalnızca Rusya üzerinden tahlil etmek mümkün değil. ABD ve NATO yalnızca Rusya’yı değil, Türkiye’yi de tehdit ediyor. ABD ve NATO yalnızca Rusya’ya değil, Türkiye’ye doğru da genişliyor. Esas mesele bu. Olaya yalnızca Rusya açısından bakmak doğru değil. Denge politikası denilen şey, giderek dengesiz bir güç ilişkisi yaratıyor. ABD’nin yaptırım görevlileri Türkiye’ye geliyor, odalarımızı, iş insanlarımızı tehdit ediyor, listelerine alıyor, Hükûmet’e baskı yapıyor. Gerçeğe gelirsek, maalesef denge politikası Türkiye’nin bölge ülkeleriyle, NATO dışı ilişki geliştirdiği ülkelerle güvensizlik yaratıyor ve arasını açıyor. Rusya ile Türkiye arasında sorunlar olduğu malum. Putin, Türkiye’ye gelmezse şaşırmayalım. Gelirse de aradaki sorunların çözülmüş olmayacağını bilelim.

BATI BİR COĞRAFYANIN ADI DEĞİL BATILIN ADIDIR

MUSTAFA ÇELİK - AKİT

Batı, kan içen bir vampirdir. Batının tarihi, cinayetler ve caniler tarihidir. Batı bütünüyle bir vahşetler yumağıdır. Batı’dan edaniyet/alçaklık beklenir ama medeniyet asla beklenmez. Batı, uygarlık değil barbarlıktır. (…) “Medeniyet Batı’da olur. Medeni olmanın tek yolu Batıya tabi olmaktır” iddiasında bulunanlar, sırtlarına bir semer vuran bu coğrafyanın, bu ülkenin hainleridir. Bunlara da bir çüş demek lazımdır.

EDİTÖRÜN NOTU: Mustafa Bey, dün hükûmet Batı’nın en önemli savaş aracı NATO’ya evet dedi. Gazeteniz bunu birinci sayfadan vermeye tenezzül bile etmedi. Yazınızda bir kelime geçmiyor. Şimdi soruyoruz: Hükûmete, gazetenize ve kendinize çüş diyebiliyor musunuz? Dünkü ve bugünkü manşetimize bakınız. Biz “çüş” diyoruz da…

KÜRESEL GELİR ADALETSİZLİĞİ DORUKTA

KEREM ALKİN - SABAH

Oxfam'ın raporu, dünya genelinde zenginlerin, bilhassa milyar dolar serveti olan kesimin son 5 yılda 3,3 trilyon dolar daha, yani mevcut servetlerinin üzerine yüzde 34 daha ekleyerek zenginleştiklerine işaret ediyor. Söz konusu zenginleşme, küresel enflasyon oranının üç katı bir servet artışına işaret etmekte. (…) Rapor, 4,8 milyar insanın 5 yıl öncesine göre daha yoksul durumda olduğunun da altını çiziyor. Ayrıca, Küresel Kuzey ile Küresel Güney arasındaki eşitsizliğin son 25 yılda ilk kez arttığına da dikkat çekilmekte. Servetlerine servet katmış olan milyarderlerin 'süper zengin yaşam tarzları' ise, katlanan karbon salımı nedeniyle, küresel iklim krizini daha da derinleştirmekte. En zengin yüzde 1'lik kesim, en yoksul kesimin üçte ikisinin yaydığı oranda karbon kirliliğine tek başlarına neden olmakta. Üstelik, bu tablo, şüphesiz, sadece şahsi servetler ile sınırlı değil.

ENFLASYON TOPLUMU AHLÂKEN ÇÜRÜTÜR: ÇÜRÜYORUZ!

MEHMET TEZKAN - HALK TV

Yani ürünün… Hem içeri değiştirilip kalitesi düşürülürse... Hem boyutu, ağırlığı, hacmi azaltılırsa… Hem de fiyatı artırılırsa… Yani üçü birada yapılırsa bunun adı ne olur? Sosyoloji biliminde adı toplumun ahlaken çürümesidir… Ekonomi dilinde adı nedir?

HANGİ SOL?

SONER YALÇIN - SÖZCÜ

Alman komünist Rosa Luxemburg, Birinci Dünya Savaşı etkisiyle ulusal kurtuluş savaşları döneminin kapandığını ileri sürdü. Ancak Lenin emperyalizm çağında bunun mümkün olmayacağını belirtti. Bu sebeple anti emperyalist Mustafa Kemal ile ilişkiye geçip (Mısır, Irak, İran, Afganistan, Hindistan, Çin gibi milli hareketleri) ulusal kurtuluş savaşını destekledi. Bugün de Ortadoğu’da sınıfsal kategoriler belirleyici değil. O halde emperyalizme karşı nasıl tavır almak gerekiyor? En güçlü olduğu dönemde bile Lenin sömürgeler sorununa ilişkin görüşlerini kabul ettirmekte güçlük çekti. Ki karşısında “Batı Solu” vardı! Bugün de değişen bir şey yok... Emperyalizme organik bağlı örgütleri “sol” görmek mümkün değil, zaten bunlar -Şeyh Sait’i savunmak gibi- gericilik safındadır... Ulusal ayrımcılığı körükleyen sömürgecilerin oyununa düşmemek için –ölümünün yüzüncü yılında bile- Lenin hâlâ kılavuzdur.

MECLİS ‘EVET’ DEDİ MEDYA GÖZÜNÜ KAPATTI BAZILARI DA HAVUCU YUTTU

Dün TBMM’de Türkiye tarihinin en önemli oylamalarından biri vardı. NATO’nun İsveç’e katılımı maalesef onaylandı. Düzen partileri NATO’culukta birleşti. İsveç’in PKK’ya verdiği destek, Kur’ân-ı Kerim yakması perdelendi. Daha önemlisi Mehmetçiğimizi şehit eden, aydınlarımızı katleden, darbeler yapan NATO, büyüdü, Türkiye’ye doğru genişledi. Özetle, ülkemize yönelik güvenlik tehditleri de büyüdü.

Bu haberleri hazırlayanlara soruyoruz: 40 F-16 alalım ama Mehmetçiğe kurşun yağmaya devam etsin öyle mi? F-16’ların alternatifi var. Ama Türkiye’yi NATO’da can çekiştirmenin telafisi yok!

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği hemen bir “takdir” metni yayımladı. 15 Temmuz gecesi ABD'den takdir alabilmiş miydiniz? Hayır, çünkü fail ABD ve NATO'ydu. 15 Temmuz’da direnen Meclis, NATO’ya direnme gücü gösteremedi. 15 Temmuz gecesi elde edilen kazanımlar, bir gecede gitti. PKK sevindi, FETÖ sevindi.
Dün NATO karşıtı tek manşeti Aydınlık attı. Türk medyası İsveç ve NATO’ya yönelik attığı manşetleri unuttu. Çoğu bu olayı birinci sayfasından küçücük gördü, kimi birinci sayfasına almaya bile tenezzül etmedi. Bir de iştahlananlar vardı. Hürriyet ve Milliyet gibi… Kimi F-16’lar gelecek diye ritim tuttu, kimi Rusya düşmanlığı bayrağını açtı.
Devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı, 2023 Ocak ayında bir anket yapmıştı. O ankette NATO’ya hayır diyenler yüzde 92’ydi. Türk milleti için bir şey değişmedi. Ama hükûmet ve Atlantikçi basın, milletin talebine gözünü kapattı. Gelinen manzarada durum şudur: Hükûmet, TBMM’deki düzen partileri ve basın; Türk milletinin çok gerisinde.

Sonraki Haber