26 Şubat Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

KİTLE VE TARİH BİLGİSİ

İLBER ORTAYLI - HÜRRİYET

Türkler tarihi yapan ama yazamayan, muhteşem tarihin girdapların, karanlık yollarından alnının akıyla çıkan ama bugün bunu aynı kesinlik ve başarıyla tartışamayan, günlük kaba siyasete tarih bilgisini alet ederek sözde tezler ileri süren bir toplum hâline dönüşmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı’mızın tarih derslerini eskisi gibi tekrar geniş bir müfredat ve ustaca bir üslubla gençliğe aktarması gerekir. (…) Türkiye Devleti’nin tarihî idarî yapısı, kültürel dokusu üzerinde maalesef söz kahvehaneye düşmüştür. (…) Yaşanmamış olaylarla yeniden bir tarih yazılmaktadır. Övgülerin ve tenkitlerin ölçüsü yoktur. Batı tarihçiliğinin esasını teşkil eden yazılı belgeler, ispatlı çağdaş gözlemler, evrakın da buna göre tasnif ve muhafazası gibi âdetler pek göze çarpmıyor. İslam alemi tarih ve coğrafya bilgi ve meali bakımından hicri 5. asrın gerisindedir. Daha doğrusu tarihyazımı çağımızda bu ülkelerde henüz gelenekselleşememiştir. Politik nutuk ve söylemlerde bu kendini aksettiriyor. Reaksiyonların dahi çoğu fiilin ve söylemin kendisi kadar dehşet vericidir. Oysa Türk halkının tarih bilgi ve şuuruna sahip olması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bu gerekliliğe itaat etmediğimiz takdirde ne demokratik zihniyetimiz ne de demokratik kurumların işleyişinde bir sağlık göze çarpabilir. (…) Cumhuriyeti kuran Mareşalimiz Atatürk’e açıkça saldırı başlamıştır. Bunun bir ideoloji hatta yanlış tarih yorumuna bile dayandığına artık inanmıyorum. Arkasında etnik saikler vardır. Bazı gruplar Türklerin generalleri, devlet adamları, tarihî yapılanmalarını hatta kültürlerini küçümseme eğilimindedir. Onların küçümsenmesiyle kendilerinin yüceltileceğini sanıyorlar. Gülünç bir durum. (…) Atatürk, Türkiye için kurtuluştur. Zor bir dünya savaşından sonra asrın harp stratejisinin ve teknolojisinin en usta şekilde benimsenip tatbik edilmesi ve vatanın o sayede kurtulması demektir. Hiç şüphesiz Atatürk 20. yüzyılın kültürel dünyasına, tarihi ve coğrafya bakışına Türkleri de kavuşturmak için gayret demektir. Tarihe mâl olmuş portrelerimizin, manevi şahsiyetlerine saldırı affedilemez. Bu ciddi krizler çıkarır, vebali bunu çıkaranların boynuna.

ABD’NİN ‘UKRAYNA FİLMİ’ YUNAN TRAJEDİSİNE DÖNÜŞTÜ

BERCAN TUTAR - SABAH

Cephaneliği biten Batı dünyası Rusya'ya karşı devreye soktuğu ekonomik ambargo ve diplomatik izolasyon stratejisinde hezimete uğradı. Süfli çıkarları için bir ülkeyi daha kurban ettiler. Yüz binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın da evini, ülkesini terk edip mülteci konumuna düşmesine sebep oldular. Oysa ABD'nin senaryosunu yazdığı Ukrayna filminde 'diktatör Putin' gidecek Rusya'ya demokrasi, Ukrayna'ya da özgürlük gelecekti. Yaptırımlar, savaş makinesi Rusya'nın ekonomisini felce uğratacaktı. (…) Putin gidecek ve yeni liderlik altında Rusya emperyalist çılgınlığından uyanacak, dost canlısı, normal, yasalara tabi demokratik bir ülke haline gelecekti. 'Tek boynuzlu atlar' Kızıl Meydan'da zıplayacak, çok sesli ve renkli Batılı demokrasinin gökkuşağı Kaliningrad'dan Vladivostok'a kadar ulaşacaktı. Ancak beklenen olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. ABD kendi imkanlarını çılgınca abarttı. Düşmanının gücünü ise yanlış hesapladı. Rusya'nın hatalardan ders çıkarma, zorlu savunma hatları oluşturma, yaptırımları alt etme, savaş ekonomisini güçlendirme, kayıplarını telafi etme ve muhaliflerini ezme yeteneğini fazlasıyla hafife aldı. Rusya'yı yaftaladığı her şeye ABD'nin bizzat kendisi maruz kalıyor. Rusya'nın değil Batı'nın cephanesi tükeniyor. Ukrayna artık savaşacak asker bile bulamıyor. (…) Bu yüzden olsa gerek ABD yönetimi, Ukrayna planını değiştirmeye hazırlanıyor. Çünkü ABD'nin sahnelediği Ukrayna senaryosu, Hollywood filmlerindeki gibi mutlu sonla bitmedi; Yunan trajedisine dönüştü.

BATILILAR ÇİN’E SIRTINI DÖNÜYOR

NURULLAH GÜR - SABAH

Günün sonunda Batılılar Çin'e karşı büyük bir teknoloji savaşı açtılar. Savaşın fitilini ilk ABD ateşledi. Daha sonra AB de ona katıldı. Batılı ülkeler, Çin'e kaptırdıkları fabrikaları yeniden kendilerine çekmeye çalışmak için korumacı önlemleri, akıllı otomasyon teknolojilerini ve sanayi teşviklerini devreye sokuyorlar. Çokuluslu şirketlerin tamamının Çin'den vazgeçmesi ve fabrikaların tümünün Batıya kayması mümkün değil. Çin hâlâ Batı için büyük öneme sahip. Ekonomik ilişkileri kopartıp atabileceğiniz bir ülke değil. Ama yine de Batı ile Çin arasındaki ekonomik ilişkilerde kayda değer bir soğuma yaşanıyor. Batılıların Çin'e yaptıkları yatırımlar azalıyor. Çin'e giriş yapan doğrudan yabancı yatırımlar 2023'te bir önceki yıla kıyasla yüzde 82 azalışla 33 milyar dolara geriledi. 1993'ten bu yana Çin'in kaydettiği en düşük doğrudan yabancı yatırım seviyesi.

EDİTÖRÜN YORUMU:

Aydınlık’ın yıllardır vurguladığı nokta tam da burası. Batı’nın Çin’e ve Rusya’ya karşı giriştiği savaş, Türkiye için büyük olanaklar yaratıyor. Pazarlardaki boşlukları iyi bir planlama ile doldurabilir, Rusya ve Çin’le karşılıklı ilişkilerimizi daha fazla geliştirebiliriz. Ama hükûmetin yeniden Atlantik planlarına dümeni kırması veya “denge politikası” bu fırsatların kaçmasına neden oluyor.

Sonraki Haber