27 Eylül Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları....

DERİN MİLLET

Salih Tuna- Sabah

Fransa'nın daha fazla direnemeyip Nijer'den büyükelçisini geri çekmek zorunda kalması, Afrika'daki güç dengelerinin "farklılaşmaya" başladığının göstergesidir.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim:

ABD patronu olduğu dünya sistemini tahkim etmek için her yolu denese de artık "çatırdamasına" engel olamıyor.

Çin Lideri Şi Cinping ile Esad arasında geçen gün gerçekleşen "stratejik ortaklık" çapındaki anlaşma bile bunun alametlerindendir.

Söz konusu anlaşma, Çin'in bir süre önce İran'la yaptığı stratejik anlaşmayla da kompakttır.

Malumunuz, İran'la 400 milyar dolarlık uzun vadeli bir ticari anlaşma yapmışlardı.

Bu meyanda, İran'ın Çin'e petrol ihracı da günlük 1 milyon varile ulaşmıştı. Swap işlemleri için de Çin bankaları kapılarını İran'a açmıştı.

Takdir edersiniz ki, Batı tarafından yıllar yılı ekonomik ambargo altında nefesi kesilmek istenen İran için nefes borusu mesabesinde bir "açılım" olmuştu.

Peki, Çin İran'a âşık olduğu için mi bunları yaptı?

Elbette değil... Her şeyden evvel İran'la anlaşmak demek, Suriye'nin de içinde yer aldığı koridorda stratejik konum elde etmek demekti.

Bu da nereden bakarsanız bakın "Bir Kuşak Bir Yol" projesi dolayımında ABD'ye karşı stratejik avantaj elde etmekti.

Lakin, Suudi Arabistan'ı küstürme riski vardı... Çin hemen harekete geçti ve sonuç itibarıyla İran ile Suudi Arabistan arasında son 40 yılın en pozitif süreci yaşanmaya başlandı.

CHP'Yİ KEMAL BEY'E BIRAKIP GİDECEKLER

Turgay Güler- Akşam

Çiçeği burnunda CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol o eksiği tamamladı. O hiç kimsenin ismini vermedi ama 'değişimciler' diyerek alayına yürüdü. 'Geminin battığını zannettiler. Batan gemiden birer birer atladılar' dedi

Şimdi biz gelelim asıl ve mühim meseleye.

Yani yakın gelecekte yaşanacak muhtemel gelişmelere. Yazın bir kenara vakti gelince 'demişti' dersiniz.
Değişimciler şamatacılık yapıyor aslında. Yalandan bağırıp çağırıyor. Dümenden muhalifler. Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeniden CHP Genel Başkanı seçilmesini en çok onlar istiyor. Hatta Kemal Bey'den bile daha çok.

Kendilerine yönelik daha ağır, en ağır eleştirilerin gelmesini bekliyor. Dışlanmak, hatta partiden şutlanmak istiyorlar.

Zira dert başka, plan başka! Nedir o plan?

CHP'yi Kemal Bey'e bırakmak! Partiyi 'mezhep' partisi ilan etmek. 'Sonra da CHP'de olmuyor' diyerek ayrılmak.

Ekrem Bey'de para çokmuş. Yeni bir parti kurmak için çoktan kolları sıvamış. Uygun zaman ve bahaneyi kolluyormuş. Bulduğu an 'hadi bana eyvallah' diyecek. Beslemesi yazar-çizer takımı gerekli altyapıyı ince ince hazırlıyor uzunca bir zamandır. Kimi Kemal Bey'e küfrediyor, kimi aşağılıyor. Uzun lafın kısası CHP ölmüş ağlayanı yok. ANAP eskisi İmamoğlu ile MHP eskisi Mansur Yavaş yüz yıllık partiyi tarihe gömmeye hazırlanıyor. Kadere bak! Bu arada yeni türküyü de bestelemişler, eli kulağında. Bugün yarın işitirsiniz. CHP dünde kaldı cancağzım, yeni parti kurmak lazım.

Yakında Halk TV dahil tüm CHP yandaşı kanallarda dinlemeye başlarsınız. Partiyi de yerel seçim sonrası kurarlar.

HEDEF KOBİ’LERİ BÜYÜK YAPMAK OLMALI

Yusuf Dinç- Yeni Şafak

Türkiye’deki KOBİ’lerin ihracat pazarlarında büyük aktörlerle iş ilişkisi kurması mümkün değil. Kapasiteleri yetmez. Hem tedarikte hem kalitede süreklilik sağlayacakları imajı oluşturamazlar. Böylece nitelikli işler de oluşturamazlar.

Büyükler ama öyle değildir. Büyükler Türkiye’ye daha stratejik katkı verir. Küresel devlerle istikrarlı iş ilişkileri kurarlar. İşleri döviz kurunun kaç olduğuna sıkışmaz. Tedarik zincirine giren çıkan öğeler değil, zincirin kendisidirler. Nitelikli istihdam alanları açarlar.

Niteliksiz istihdam uğruna bu kadar yoğun KOBİ’cilik yapmak akıl kârı olmayabilir. Büyük hedeflere küçük işletmelerle gidilmez.

Türkiye’nin temel hedefi KOBİ’den büyüğe çıkan işletme sayısını artırmak olmalıdır.

KOBİ’lerin haberini dört gözle bekledikleri KGF’yi bilirsiniz. Kredi temin etmekte teminat kısıtı yaşayan işletmeler lehine bankalara Kredi Garanti Fonu tarafından garanti sunulmasını ifade eder. Bu garanti bankalar için sermaye yükünü hafifletir. Karşılığında KGF, bankalardan işletmelere uygun vade ve maliyet sunmasını ister.

TEK MİLLETİN ÇEŞİTLİ PARÇALARI!

Mustafa Balbay- Cumhuriyet

Erdoğan’ın 12 Eylül 2023’te Ulucanlar Cezaevi’nde düzenlenen “1982 yerine 2023 anayasası” başlıklı sempozyumdaki tarifinin çok yorum kaldıracağı aşikârdı. Dedi ki:

“Milletin çeşitliliğini yansıtacak bir anayasa...”

Biz de hemen ertesinde sormuştuk:
“Tek millet, tek devlet diyordunuz, şimdi milletin çeşitliliğini yansıtacak bir anayasa diyorsunuz. Biz çeşitli tek millet miyiz?”

Bu tarifin arkasından ne gelecek derken geçen hafta iktidara bağlılığı tartışmasız bir grup gazeteciden videolu paylaşım geldi. Türkiye’de sığınmacılara yönelik ırkçı tutumu kınayan gazetecilerden birkaçı söze şöyle giriyor:

- Türk olduğunu iddia eden...

Irkçılığa karşı olduklarını söylerken ırkçılık yapmak diye buna denir!

Öyle anlaşılıyor ki buradan yola çıkarak bir yerlere varmak istiyorlar...

GAVUR MÜSLÜMANLIĞI

Soner Yalçın- Oda TV

Bir yayın organı tarafından çekilen videoda 16 gazeteci, “İman edenler bir bedendir ve bu bedeni bölmek istiyorlar” diye “ümmet kardeşliğini” öne çıkararak Arap dünyasına dostluk çağrısı yaptı.

Bu olay sosyal medyada tartışma konusu oldu. İlgimi, Odatv’nin yaptığı haber çekti.

Videoyu çeken yayın organı geçmişte Fethullah Gülen’e övgüler dizmişti. Yok, olayın adli yönüyle ilgili değilim.

Aklıma rahmetli -biyoloji ve siyaset felsefecisi- Prof. Teoman Duralı geldi!

“Olağanüstü” bulduğu iki adamın/ Lenin ile Gazali’nin karşılaştırması yapan düşünürdü. Sağcı değildi ama o çevrelerin değer verdiği “Türk-İslamcı” idi.

İstedim ki:

O yayın organının dün FETÖ, bugün Arap ümmet-severliğine yanıtı Prof. Duralı versin…

Sonraki Haber