28 Eylül Medyanın Halleri
28 Eylül Medyanın Halleri... Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
MANSUR YAVAŞ’IN İMAMOĞLU’NUN ÖNÜNE KOYDUĞU DOSYA
ABDÜLKADİR SELVİ - HÜRRİYET
Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ile aralarında bir sorun olmadığını söylüyor. Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı seçimi nedeniyle ikisinin arasına kara kedi girmişti. Hatta Mansur Yavaş, “terbiyesizlik yaptı” diyerek Ekrem İmamoğlu’nun yüzüne telefon kapatmıştı.
Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş arasında başka bir gerilim daha yaşanıyor.
Mansur Yavaş, “Medyadaki senin adamların bana saldırıyor” diyor.
Ekrem İmamoğlu, her zaman olduğu gibi, “Haberim yok başkanım” karşılığını veriyor. Mansur Yavaş, içinde İmamoğlu’na yakın sosyal medya hesaplarının ve internet sitelerinin yaptığı haberlerden oluşan dosyayı Ekrem İmamoğlu’nun önüne koyuyor.
Bunun üzerine İmamoğlu, “Haberim olsa, müsaade eder miyim? Sen benim abimsin. Hemen talimat veriyorum” diyor. O görüşmeden sonra ne mi oluyor? Mansur Yavaş aleyhindeki haberlere birkaç gün ara verip, daha sonra aynı hızla devam ediyorlar.
Çünkü Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanı adaylığında en büyük rakibinin Mansur Yavaş olduğunu biliyor.
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda CHP’de kılıçlar çekildi. Ekrem İmamoğlu, “Yakarım, Roma’yı da yakarım” havasında. Önünde engel olarak kimi görürse savaşmaya kararlı.
YERLİ MALI AMERİKANCILARIN BRICS PANİĞİ
MELİH ALTINOK - SABAH
Erdoğan önümüzdeki ay da Kazan'daki BRICS Zirvesi'ne katılmak üzere Rusya'ya gidecek.
Ziyaretle ilgili de iki başlık öne çıkıyor:
1- Türkiye'nin BRICS üyeliği.
2- Erdoğan ile Esad'ın zirvede görüşme olasılığı.
Ve Kemalist'inden İslamcı geçinenine kadar ne kadar okyanus ötesi unsur varsa ağız birliği etmişçesine Erdoğan'ın bir ay sonraki Rusya temaslarını mahkûm etmekle meşguller.
Esad bile Türk askeri Suriye'nin kuzeyindeyken meselesini müzakerelerin sonuna ötelediğini açıklamışken, "Afrin'den, El Bab'dan çıkmadan olmaz" diye söyleniyorlar.
Türkiye'nin BRICS üyeliği konusunda NATO'dan ve AB'den bile gelmeyen sertlikte uyarılar yapıp "Eksenimiz kayıyor" diye ağlaşıyorlar.
Maskeleri defalarca düşen bu koalisyonun kime hizmet ettiğinin anlaşılması için daha ne yaşanması gerekiyor?
İSRAİL’İN LÜBNAN PLANI
ERAY GÜÇLÜER - AKŞAM
Kanlı bir plan adım adım Lübnan'da uygulanmak isteniyor. Ancak bu kirli planı sadece İsrail'e indirgemek son derece yanlış olur. Çünkü ABD ve Avrupa da bu planın bizzat içinde bulunuyorlar.
Örneğin en son İsrail Ulusal İstihbarat Teşkilatı MOSSAD'ın Lübnan'da Hizbullah'a karşı gerçekleştirdiği çağrı cihazları ve telsizleri patlatma eyleminde, bu cihazları patlatmak için Enterferans olarak da adlandırılan aşırı sinyal yükleri bir ABD elektronik harp uçağından gönderildi. Benzer şekilde İngiliz ve Fransız keşif ve İstihbarat uçaklarının İsrail ordusuna sürekli saha bilgisi aktardığı da bilinmekte.
İsrail için ilk hedef Hizbullah gibi görünse de ABD ve Batılı güçlerin amacı İsrail'i Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmede bir dizayn aracı olarak kullanmak. O yüzden İsrail'in olası kara saldırısı sadece Lübnan'ın güneyi ile sınırlı kalmayabilir, bütün Lübnan'ı kapsayacak stratejik bir saldırıya dönüşebilir.
Böyle bir durumda Hizbullah ve İsrail'e karşı savaşan diğer yerel güçler koordineli şekilde tüm İsrail ve Batılı hedeflere karşı harekete geçebilir. Bu da savaşı Lübnan topraklarının dışına taşmasına neden olabilir.
Zaten ABD'nin de tam olarak istediği bu. İsrail'e karşı topyekun saldırı var bahanesiyle savaşa açıkça dahil olabilmelerinin zemini oluşmuş olacak. Lübnan'a bir kara saldırısı yaparsa İsrail'i Lübnan'da durdurabilecek bir güç yok ve tahminim İsrail durmayacak.
O zaman İsrail'in Suriye'deki muhtemel ilerleme istikametinin PKK'nın yoğun olarak bulunduğu Rakka-Deyri Zor bölgesi olma ihtimali son derece yüksek bir ihtimaldir. Ayrıca savaşın bölgeselleşmesinin yaratabileceği göç dalgaları ile yeni terör örgütlerinin ortaya çıkma ihtimalleri Türkiye'nin güvenliğine yönelik yeni tehditler üretebilir.
ATATÜRK ADIYLA ALDATMAK, ATATÜRKÇÜ MASKESİYLE KAÇAKÇILIK
NEDİM ŞENER - HÜRRİYET
Özgür Özel, tam da yıllardır yaptığı ve CHP Genel Başkanı seçildikten sonra da sürdürdüğü gibi “siyaset üretirken” Atatürk adıyla aldatmaya devam etti.
Türkiye’nin güvenliği için Irak ve Suriye’deki PKK/YPG’li teröristlerle mücadele için gerekli olan tezkereye PKK’nın siyasi kolu PKK/DEM ile işbirliği gereği “hayır” onu veren CHP yönetimi her sıkıştığında, PKK’nın siyasi kolu ile işbirliği her tartışıldığında “Atatürk’ün partisiyiz”, “Kuvayı Milliyeciyiz” aldatmacasıyla kitleyi uyutarak “siyaset üretmeye” devam etti.
Atatürk’ün adının bir kaçakçılık olayında kullanılacağı sanırım hiç kimsenin aklına gelmemişti. Bu da oldu...
CHP’nin adının kullanılmasına üzülen ama utanmadan böyle bir konuda Atatürk’ün adını kullanmaktan çekinmeyen CHP Milletvekili Ediz Ün’ün üzerine kayıtlı 34 EKE 86 plakalı aracın sadece 2024 yılı içerisinde, 61 defa giriş ve çıkış olmak üzere tescil kaydı ve yine 2024 yılına ait 59 AE 054 plaka ve 34 AY 1994 araçlarla Ediz Ün adına giriş ve çıkış tescil kaydının mevcut olduğu ortaya çıktı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e bu konu sorulunca tabii ki tam da kendisinden beklediğimiz cevabı vermiş; “Kendisinin basın açıklamasını dinledim.
Yasal bir süreç başlattığını söyledi. Suç duyurusunu bana yolladılar. Bu aşamada açıklamasını tatmin edici buluyorum ama süreci yakından takip edeceğiz”.
Bu sözlerle Ediz Ün konusu da CHP’liler açısından kapanmıştır.
PKK/DEM ile işbirliğine dayalı sözde “siyaset üretmek” için kullanılan Atatürk’ün adı bir milletvekilinin elektronik sigara kaçakçılığına adı karışınca da perde olarak kullanılmaya başlandığına göre bakalım hangi rezillikleri örtmek için kullanılacak.
Çok kere söyledim ve yazdım; Atatürk’ün bu istismarcıların elinden kurtarılması lazım.