28 Mart Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

‘HA RUSYA HA MÜSLÜMANLAR’

SALİH TUNA - SABAH

Benzer şekilde, geçtiğimiz hafta İngiliz gazeteci Piers Morgan'ın programına konuk olan Slavoj Zizek, Avrupalı "entelektüellerin" Rusya'ya karşı tutumunun grotesk bir örneğini ortaya koydu. Putin'i "muhafazakâr dinci fanatik" "Ukrayna'ya nükleer silahlar vermeliyiz; bunu bir solcu olarak söylüyorum..." diyebildi. Yuh ki ne yuh!.. O kadar ki, "Hay ben senin solculuğuna da filozofluğunu da!.." diyesi geliyor insanın. Zizek'in mezkûr programda kullandığı şu ifadeler çok daha büyük bir skandaldı: "Rus medyasında neler yazdıklarını okumamız gerekiyor. Kökten dinciliğe tümden geri dönmüş durumdalar. Ukrayna'daki savaşı 'Hristiyan medeniyeti ile şeytani Satanizm'in savaşı' olarak görüyorlar. Araplardan aşağı kalır yanları yok. Bugün, en kötü manasıyla, fanatik kökten dinciler. Ne olursa olsun durdurulmaları şart..." Araplardan kastı Müslümanlar. Dolaysıyla "Ha Rusya ha Müslümanlar!" demeye getiriyor. Biraz daha kaptırsa, "Rusya'ya haçlı seferi yapalım" diyecek! Peki ne oldu da 1940'larda Rus hayranlığından mustarip Avrupa entelijansiyası günümüzde aklını yele verecek kadar Rus düşmanına dönüştü? Nasıl oldu da ortalama bir Avrupalı, Rusya'yı "varoluşsal tehdit" olarak algılamaya başladı? Fransız Kamuoyu Enstitüsü'nün verileri, bu konuda bize ipucu verilebilir. 1945'te, yani İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından yapılan anketlere bakacak olursak, Fransız halkının yüzde 57'si Nazilere karşı zaferin Sovyetler Birliği sayesinde kazanıldığına inanıyordu. Yalnızca yüzde 20'lik bir kesim zaferi ABD'nin savaşa dahil olmasına bağlıyordu. Ancak 1994'e geldiğimizde kamuoyunda ciddi bir "değişim" olmuştu: Fransızlar aynı soruya yüzde 25 oranında Sovyetler Birliği cevabını verirken, ABD diyenlerin oranı yüzde 49'ları bulmuştu. 2004'te ise Sovyetler Birliği yüzde 20'ye gerilemiş, ABD yüzde 58'e ulaşmıştı. Hayır, yüzdelerle değil algılarla oynanıyor!

SPEKÜLASYONDA GAZA BASTILAR!

DİLEK GÜNGÖR - SABAH

ABD'ye kaçan bir profesörümüz milleti dövize yönlendiriyor. Geçmişte Hazine'de elle tutulur bir başarısına şahit olmadığımız meşhur ekonomistimiz IMF yalanına sığınıyor. Sonra kazdığı kuyuya kendi düşüp, kendini yalanlıyor. Kendi tabirleriyle 'yandaş medya'dayken koltuğunu korumak için kırk takla atan, oradan kovulunca muhalif kesilen diğeri, seçim sonrasında çeşit çeşit vergi geleceğini anlatıyor, yalanlansa da durmuyor. (…) Ancak dolaşıma kasıtlı olarak sunulan, rasyonel temeli olmayan, iktisadi bir gerçeklikle açıklanamayacak, ülke ekonomisine zarar verecek spekülatif haberlere de videolara da yaptırım gelmelidir.

İYİ-KÖTÜ-ÇİRKİN: İKİSİ GİDİYOR, ‘İYİLER KALIYOR’!

NEDRET ERSANEL - YENİ ŞAFAK

Saldırının sahaya yönelik en sert çıktısı, Rusya’nın bugüne kadar Ukrayna’da yürüttüğü askeri harekâtı “operasyon” olarak tarif ederken artık “savaşa” yükseltmiş olmasıdır. Bu revizyonun sonuçlarının muhakkak korkutucu olacağına ilişkin tüm cephelerin mutabakatı vardır… Haliyle ‘kontrollü gerilim’ alanlarına daha çok dikkat gerekir; Ukrayna’da Odessa, Kiev, Kyiv, altında Gagavuzya, Moldova, Transdinyester, Karadeniz bloğunun tamamı, Balkanlar, Hazar havzası, Irak-Suriye-İran çizgisi, Gazze’yle buluşmayla birlikte Arap yarımadası, Kuzey Afrika, Akdeniz-Kızıldeniz daha ağır stres altında kalacaktır… Küresel cepheler açısından ise Avrupa içi titreşimler ile Afganistan-Pakistan-Hindistan hattındaki korkular, bilhassa Çin-Rusya yakınlaşmasının pekişip/yükselişi hemen gerçekleşecek risk alanlarıdır. İran ve Kuzey Kore zaten ortak kümededir… Dedeağaç’da tazelenen hareketlenme önemli ipucudur. Karadeniz’le birlikte Türk-Rus ilişkilerinin artık iyice yakından izlenmesini, Putin’in Nisan’da beklenen ziyaretinin önemini artıracaktır. Esasen, bir söylentiyi de paylaşmak isterim; Türkiye-Rusya arasında tahıl koridoru üzerine bir yeni anlaşmanın sağlandığı, dünyaya ilanının da saldırının ertesi gününe takvimlendiği, ancak olay sonrası tehir edildiğidir. Doğru ise saldırının zamanlamaları çizelgesine bu da eklenmelidir!

Sonraki Haber