28 Mayıs Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

HEPSİNE BULAŞTIRDI

SALİH TUNA / SABAH

İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı taklit etmeye çalışıyor, CHP İttifakı da İmamoğlu'nu.

İBB Başkanlığı'nı kazandı ya, onu taklit ederek kendilerinin de kazanacağını sanıyorlar.

Tevekkeli ellerinden kalp, dillerinden yalan düşmedi.

Davutoğlu'yla birlikte hareket eden gazeteci arkadaşları da tastamam kendine benzetti.

Halbuki, "Biz gazetecilikten başka bir şey bilmiyoruz. Mesleğimiz bu. Gazetecilik yapacağız, onun için bu gazeteyi çıkarıyoruz..." diyerek kolları sıvamışlardı.

Son zamanlarda CHP ve Kılıçdaroğlu "yandaşı" öyle manşetler atıyorlar ki, ne zaman "Bundan daha kötü manşet atamazlar..." desem, beni yanıltıyorlar. "Artık bunu aşamazlar, Halk TV'den de beter bu!" diyorum, bir gün sonra bakıyorum, "Tele 1" düzeysizliğine kadar inmişler.

Liyakatli, düzeyli, seviyeli olmaktan dem vuruyorlardı, ne hâllere düştüler.

İmamoğlu, özelliğini herkese bulaştırdı. Baksanıza, Mansur Yavaş tanınmaz hâle geldi.

"Öğretmenlik Meslek Kanunu" gibi AK Parti'nin daha önce çıkardığı kanunları çıkarmayı vaat eden Kılıçdaroğlu mu?

Yalansız geçen bir dakikası yok.

PKK MI TÜRKİYE Mİ?

SERKAN FIÇICI / AKŞAM

-PKK'lı Cemil Bayık: Erdoğan'ın yıkılması için Yeşil Sol Parti'nin, Emek ve Özgürlük İttifakı'nın adres gösterdiği adaya (Kılıçdaroğlu) tüm halkımızın oy vermesi gerekiyor.

-PKK'lı Bese Hozat: Biz HDP'nin Millet İttifakı'nı destekleme tutumunu değerli, önemli ve anlamlı buluyoruz, bu tutumu destekliyoruz.

PKK'lı Roni Serdem: Kılıçdaroğlu'nun kazanmasını isteriz. Kılıçdaroğlu'na bir şans vermemiz gerektiğini düşünüyoruz.

PKK'lı Sabri Ok: 100 yıllık Cumhuriyet'i yıkacağız.

PKK'lı Helin Ümit: 14 Mayıs'ta Cumhuriyeti biz yıkacağız. 15 Mayıs'ta Kürdistan gerçeği ile yüzleşip yeni bir döneme gireceğiz.

PKK/PYD'li Salih Müslim: Türk ordusu hep sahada zaten. Afrin'de, şurada burada her yerde. Gerçekten bunu sandıkta yenebilirsek bütün bunların intikamını bir yerde bir kişiden (Erdoğan'dan) almış oluruz.

Bunlar montaj değil gerçek.

Hepsini gözlerimizle gördük, kulaklarımızla duyduk.

Aylardır PKK'nın yayın organları aralıksız Kılıçdaroğlu propagandası yapıyor.

Kılıçdaroğlu hiçbirine itiraz etmedi.

Katil sürüsünün hain yaklaşımlarına boyun eğdi.

Terör örgütünün açık desteğine karşı milli duruş sergileyemedi.

Bütün mesele budur.

Geri kalan tartışmalar boştur.

Yarın millet sandığa giderken tek bir soruya yanıt verecek.

PKK mı Türkiye mi?

MELANET CEPHESİ Mİ; MİLLİ İRADE Mİ?

ALİ SAYDAM / YENİ ŞAFAK

Bilindiği gibi ABD, Biden’ın açıklamaları doğrultusunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı muhalefeti ve PKK’yı desteklemekteyken; Kandil, ABD’nin talimatı olmadan tuvalete dahi gidemezken, Kandil’in üst düzey yöneticilerinin birer birer TV’lere çıkıp Kılıçdaroğlu’nu desteklemeleri herkesin gözü önünde cereyan ederken, Kılıçdaroğlu, aşağıdaki minvalde bir açıklamayla yalan ve karşısındakinin aklıyla dalga geçme tarihine geçmiştir:

“Kandil’in beni desteklemesi kimin işine yarar? Tabii ki Erdoğan’ın. O hâlde Erdoğan Kandil’le görüşmüş, beni destekliyor gibi yapmalarını sağlamıştır.”

İşin trajikomik yanı bu yalan rüzgârı Kılıçdaroğlu’nun takipçilerine sunulduğunda ortaya çıkan tavırdır: “Olsun… Önemli değil… Önemli olan Erdoğan’ın gitmesi… Sonrası nasılsa hâllolur…”

Bu cümle, ülkelerin yalan dolanla, ilkesizlikle, günübirlik taktiklerle yönetilemeyeceği bilincine sahip pek çok çevrede de karşılık bulmaktadır. Esas trajikomik olan da budur…

Peki, kimler bu, ‘tek amaca kilitlenmiş’ ilkesiz birlik cephesinde buluşmaktadır: ABD, İngiltere, AB ülkeleri, PKK, HDP, faşistler, ırkçılar, sözde milliyetçiler, komünistler, AK Parti artıkları, pek çoğu rahatsız olsa da CHP içindeki “Gitsin de ne olursa olsun” diye düşünenler… Buradan ancak kaos çıkar… ABD ve maşası PKK’nın istediği de aynen budur.

Bu, ortaya karışık bulamaç karşısında Sayın Cumhurbaşkanı’mız sırtını, tek bir güce yaslamıştır: Kamu vicdanı, halkın ortak ruhi şekillenmesi ve hepsini içeren millî irade… Onun tecellisi ise ancak ve ancak sandığa giderek ve oylara sahip çıkarak mümkün olabilir. Laf ebeliğiyle değil…

Melanet cephesi mi yoksa millî irade mi kazanacak? Yarın göreceğiz…

TÜRK MİLLİYETÇİLERİ KİME OY VERECEK?

KADİR YILDIZ / TÜRKGÜN

Türk milliyetçiliğini günübirlik siyasi değerlendirmeler ışığında yorumlamak ya da geleceği okuma perspektifinden uzaklaştırarak tanımlamak mümkün değildir. Dün, bugün ve yarın arasındaki derin bağı bugüne dair küçük hesaplarla koparmaya çalışmak dürbünün tersiyle bakmaktır. Bununla beraber ne Türk milliyetçiliği ne de bu misyonun sahiplerinin değerini ölçecek bir terazi de yoktur. Türk milliyetçiliği, Türk milletinin tarihiyle aynı yaşta ve aynı ağırlıktadır.

Türk milliyetçileri ve Ülkücülerin siyasi kıblesi olan Milliyetçi Hareket Partisi 14 Mayıs seçimlerinde tüm beklentilerin aksine yüzde 10’dan fazla aldığı oy ile hem yönetim sistemi üzerinden oynanmak istenen oyunları bozmuş hem de Cumhur İttifakı’nın gücüne güç katmıştır. Bu bakımdan MHP’nin aldığı yüzde 10 sadece rakamdan ibaret değildir. Bu duruş, Türkiye ve Türk milletinin geleceğinin tayini açısından tarihi bir nitelik taşır.

Sonraki Haber