28 Nisan Medyanın Halleri

Hazırlayan: Beyhan Korkman

HÜKÜMETE YAKIN YAZARLAR: CEZALAR ELEŞTİRİLEBİLİR AMA...

MELİH ALTINOK / SABAH

Kepçeleri gasp edip Başbakanlık Ofisi’ne molotoflarla yürüdüler. Aylarca kent merkezlerini işgal edip ticareti, turizmi, gündelik hayatı sabote ettiler. Ortamı terörize ederek insanların ölümüne zemin hazırladılar. Erdoğan, yanında kalan birkaç isimle birlikte cesurca direndi. Daha sonra açık darbe girişimi sırasında 15 Temmuz'da sokağa çağıracağı kitleye sürekli tahriklere kapılmamaları konusunda uyarı yaptı. Halktan aldığı yönetme emanetini, sokak kabadayılığına, darbe tehdidine terk etmedi.

SON KARARIM: Son mahkûmiyet kararıyla tartışılan Gezi davasının bu perspektifi ne kadar kapsadığı, mahkemenin delillendirme konusunda ne kadar titiz olduğu ya da ceza verilen isimlerin sorumlulukları hakkında yorum yapacak kadar bilgiye sahip değilim.

Dava boyunca da bu uyarılarımı yine bu köşede dile getirdim. Ama bir gazeteci olarak her anına tanıklık ettiğim, yazdığım ve bugünden dönüp bakınca daha da netleştiğim Gezi sürecinin benim düşünce dünyamdaki sistematiği tam olarak böyle. Karar sizin.

HİLAL KAPLAN / SABAH

Tüm Gezi ruhu, "Y kuşağı", orantısız zekâ güzellemelerini bir yana koyup esasa bakın. Mısır darbesinde olduğu gibi halkın seçtiği Erdoğan'ı devirmekti niyetiniz, başaramadınız. Bu yüzden sadece 5 ay sonra FETÖ'cüler devreye girip 17-25 Aralık'ı yaşattı. İki yıl sonra da 15 Temmuz'u yaşattı. Şimdi "Derdimiz üç-beş ağaçtı" mı diyeceksiniz gerçekten? Cezaları eleştirin, fazla olduğunu söyleyin anlarım ama "Ne hükümet devirmesi canım" dediğinizde inandırıcılığınızı yitiyorsunuz.

SALİH TUNA / SABAH

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Gezi olayları davasında Kavala'ya müebbet hapis cezası vermesi üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı "derin bir endişe ve hayal kırıklığı" yaşadıklarını neden ilan etti? İlaç ambargosu yüzünden on binlerce Iraklı çocuğun ölümüne neden olan ABD'yi bir insanın mahkeme kararıyla mahkûmiyeti neden bu kadar endişelendirsin ki? Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü, söz konusu mahkeme kararı üzerine "Kesinlikle sonuçları olacaktır" diye Türkiye'yi neden tehdit etti? Çok mu umurlarındaydı Türkiye'de hukuk ve demokrasi? Bu aziz millete 15 Temmuz gecesi tanklarla ve savaş uçaklarıyla saldırıldığında endişe etmek şöyle dursun ellerini ovuşturmadılar mı? (…) CHP'li Özgür Özel de iş bu emperyalistlerin mahut tehditlerinden aldığı cesaretle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tehdit ediyor. Yargı kararını eleştirebilirsin / eleştirebiliriz. Kavala'nın mahkûm edilmesine karşı çıkabilirsin / çıkabiliriz ama yargı kararının üzerinden bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı kimse tehdit edemez.

'SEÇİM KARARINDAN 1 HAFTA SONRA ADAYLARINI AÇIKLAYACAKLAR'

ABDÜLKADİR SELVİ / HÜRRİYET

6 liderin toplantısının perde arkasından ve muhalefet yöneticileriyle yaptığım görüşmelerden bazı kararlara ulaştığımı düşünüyorum. Onları sıcağı sıcağına paylaşmak istedim.

1- Ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarılacak. İlk tura çoklu adayla gidilmesi gündemde değil. Tek cumhurbaşkanı adayı olacak.

2- Cumhurbaşkanı adayı seçim kararı verildikten 1 hafta sonra açıklanacak. Yukarıda belirttiğim gibi hem cumhurbaşkanı adayı belli değil hem de erken açıklanıp yıpranması istenmiyor.

3- Altı parti, seçimlere Millet İttifakı olarak mı girecek yoksa üçüncü ittifak olacak mı? Seçimlere hangi sistemle gidileceği ise sekizinci gün ilan edilecek.

4- Üçüncü ittifak olsa da muhalefet ortak cumhurbaşkanı adayı çıkaracak. Seçimlere 14 ay süre var. Daha köprülerin altından çok su akar ama şimdilik eğilim bu yönde.

CHP’DE ORTALIK KARIŞIK

YALÇIN BAYER / HÜRRİYET

CHP’nin dün grup toplantısı vardı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu kürsüden önce hazırladığı metni değiştirerek, genelde bir saat süren konuşmasını 13 dakikada bitirdi. Konuşmasına sert bir tonda “Öfkeliyim, yumruklarımı sıkıyorum!” diyerek başladı, daha sonra “Biz birbirimize emanetiz, başarırsak birlikte başaracağız.” diye de ekledi.

Hem parti içine de hem de dışarıya mesajlar vardı.

“Şimdi bütün yol arkadaşlarıma sesleniyorum” derken, şu tarafı dikkat çekiciydi: “Size de bir çift lafım var. Ya bana katılın ya şimdi şu anda yolumdan çekilin, açık ve net söylüyorum!”

(Kılıçdaroğlu bu cümleleri hazırladığı kâğıttan okuyordu.)

Bu sert konuşmanın ardından akla bir dizi soru geliyor:

CHP grup toplantısında milletvekilleri, bazı CHP’li belediye başkanları da bulunuyordu. Genel Başkan’la hareket etmeyen, cumhurbaşkanlığı adaylığında Mansur Yavaş’ı ya da Ekrem İmamoğlu’nu destekleyenleri mi kastetti burada Kılıçdaroğlu... Yoksa altılı masada bulunan parti genel başkanlarına, yani ‘dostlarına’ anlamlı bir mesaj mıydı?

MEHMET BARLAS / SABAH

CHP Genel Merkezi'nin bütün projelerinin oluşturulduğu 14. kattan gelen yeni haberler var.

Buna göre Kemal Kılıçdaroğlu, elektrik kesintisi üzerinde siyaset yapmanın geleceği olmadığına karar vermiş ve yeni yöntemler aramaya başlamış. Bir söylentiye göre Kılıçdaroğlu, masadaki arkadaşlarıyla İstanbul'daki üçüncü boğaz köprüsüne gelecek ve para vermemek için karşıya yüzerek geçecekmiş.

Bir başka söylentiye göre de eğer nefesini tutmayı başarırsa Yenikapı'dan Üsküdar'a deniz altından gitmeye çalışacakmış.

Sonraki Haber