29 Aralık Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

ADI ÖZGÜR FAKAT ‘HÜR VE MÜSTAKİL’ DEĞİL

Tamer Korkmaz/ Yeni Şafak

Siyasi gerilim filminde “CHP Genel Başkanı” rolünde oynayan Hususi Bey, emanetçiliğe memur edilmiş vaziyette debeleniyor.

Komprador Burjuvazi’nin “Mavi Boncuk” taktığı İmamson Efendi’nin vesayeti altında!

Özgür Hususi’nin “Hür ve Müstakil” olamayışının “özel” nedeni budur.

-Bir de “genel” sebebi var:

-CHP yönetimi, Amerika’nın başını çektiği Batı Kulübünün vesayeti altında bir ana muhalefet partisidir!

Kasetle başlayan Kılıçdarson dönemi de hiç şüphesiz böyleydi.

Haydut Devlet ABD ile Türkiye’deki Gladyo’su, Deniz Baykal’ı FETÖ eliyle tasfiye ettiler.

Baykal’ın CHP’yi yönettiği dönemi, bir nevi “Fetret Devri” diye gördüklerine kuşku yoktur.

Nitekim: Yahudi Baron İzhak Alaton, Kılıçdarson’un CHP genel başkanlığına getirilmesinden sadece birkaç gün sonra Şahin Alpay’a şöyle demişti:

“-CHP’ye en büyük kötülüğü, Deniz Baykal yaptı!” (27 Mayıs 2010)

Dışarıya Bağımlı Büyük Sermaye…

CHP’nin genel başkanlık koltuğunu bırakmak istemeyen Kılıçdarson’u…

Adı “Özgür” fakat “Hür ve Müstakil Olmayan” Hususi Efendi’ye yedirterek zorunlu oyuncu değişikliğine gitti!

Finalde: Hususi Bey Matruşkası’nın içinden İmamson Efendi Matruşkası çıkarmayı planladıkları ise herkesin bildiği sırdır.

“Daha Ziyade Müsait” amma velakin bir başka “Hür ve Müstakil Olmayan” Matruşka!

DİYARBAKIR’DAKİ TÜRKİYE ANNELERİ!

Mustafa Balbay/ Cumhuriyet

Sözcü gazetesi yazarı, sevgili kardeşim Saygı Öztürk’le birlikte Diyarbakır Kitap Fuarı’ndan bir süre kopup evlatlarını isteyen annelere gittik. Genişçe, beyaz çadırın içinde ne zaman geleceğini bilmedikleri evlatları için örgü örerken bulduğumuz anneler hiç kapanmayan yaralarını büyük bir metanetle anlatırken gözyaşı molası kaçınılmaz oldu. Evlatlarının fotoğrafı vücutlarından bir parça olmuş.

Necibe Çifçi Hakkâri Şemdinli’den. Oğlu Roşat şehre gitmiş, geri dönmemiş. 5 çocuklu. Biri şehit olmuş. İki kızı evli, 2 oğlundan biri dağda. Torunlarını saymaya çalıştı, başaramadı. “Akıl kalmadı ki... Tek derdim oğul. Onu bulmak için Kandil’e kadar gittim. Peşine düşmeyeyim diye, ‘Öldü’ dediler. İnanmadım” diyor. (…)

Ziyaret anımızda Van, Kütahya, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır, Hakkâri’den anneler vardı. Onlara, “Türkiye anneleri” demek en doğrusu. 371 anne buraya gelip “Çocuğumu istiyorum” demiş. 4 yılda 46’sı evladına kavuşmuş.

Annelerden ayrılırken “Bir daha sizi çocuklarınızla ziyaret etmek istiyoruz” dedik. O an gözlerini anlatamam. Annelerin acıları yarıştırılmaz. Bu acılar üzerinden siyaset yapılmaz. Terör belası nedeniyle acı çeken bütün annelere karşı sorumluluğumuz var.

GAYRİMEŞRULUKTA DEM'LENEN CHP

Bahadır Çoban/ Türkgün

ABD’nin besleyip büyüttüğü yılanların saldırılarıyla iki günde 12 askerimizi şehit verdik.

Türkiye’nin terörle mücadeledeki azim ve başarısının zirvesindeyken böylesine acı bir kaybı yaşamasının temel nedeni PKK’nın arkasındaki ABD varlığıdır.

Türkiye’nin bu sözde müttefiki her yıl bütçesinde PKK’ya bir ödenek tahsis ederek bu yılanın eğitimini, donatımını sağlıyor.

Askerlerimizin Irak’ın kuzeyinde işgal ettiği geçici üs bölgesine düzenlenen bu saldırılar ABD’nin konum, uydu, modern ekipman desteği olmaksınız düzenlenebilecek saldırılar değildir.

Kurtuluş Savaşı’nda sadece Yunan birliklerine değil, onu destekleyen İngiltere’ye karşı da savaş verdiysek bugünkü mücadelenin menzilinde sadece PKK yok. Sözde müttefikimiz ABD de vardır.

Dolayısıyla Türkiye’nin PKK’yla mücadelesine kara çalmaya yeltenen herkes ABD’nin bir numaralı uşağı sıfatına layıktır.

12 şehidin acısında bile Türk milletiyle aynı safta buluşamayan CHP, DEM’le beraber bu küçültücü sıfatı en çok hak eden siyasi partidir.

TBMM’deki siyasi partilerin PKK’yı lanetleyen ortak bildirisine imza atamayan CHP yönetimi DEM’lendiği ihanet ilişkisini korumak için her türlü düşüklüğü göstermiştir.

Sonraki Haber